1. YAZARLAR

  2. SÜLEYMAN CERAN

  3. Tadamon kayıtları
SÜLEYMAN CERAN

SÜLEYMAN CERAN

Yazarın Tüm Yazıları >

Tadamon kayıtları

30 Nisan 2022 Cumartesi 01:41A+A-

27 Nisan Çarşamba günü sabaha karşı The Guardian Gazetesi’nde Orta Doğu muhabiri Martin Chulov imzalı “Tadamon Katliamı: Suriye’nin Gizli Savaş Suçu başlıklı bir haber paylaşıldı. Bu paylaşımda,16 Nisan 2013'te Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed'e bağlı askeri istihbaratın vahşilikleriyle tanınan 227. Birimi’nin, başkent Şam’ın güneyinde, diktatörün sarayına yalnızca 1 km mesafede bulunan Tadamon Mahallesi’nde 41 sivili acımasızca infaz ettikleri anlara ait kayıtlar servis edildi.

Görüntülerde halen görevde olan Suriye istihbarat görevlisi Amjad Yusuf’un ve yanındaki askerlerin, gözleri bağlı ve kelepçeli şekilde gözaltına alınan sivilleri katlettiği anlar apaçık görülüyordu. Haberi video kaydında yorumlayan gazeteci Martin Chulov, "Bunlar, tüm savaşın en çok suç teşkil eden görüntülerinden" dedi ve "Görüntüler, bize 10 yıllık savaşın daha önce görülmemiş bir tarafını anlatıyor" diyerek durumun vahametini anlatmaya çalıştı.

Bu korkunç kayıt, 3 yıl önce askere giden Suriyeli bir gencin bir rejim subayının bilgisayarını tamir ederken videoyu görmesi ve karşılaştığı vahşet anlarına kayıtsız kalamadığı için ne pahasına olursa olsun görüntüleri sızdırma kararı almasıyla ülke dışına çıkarıldı. Önce Türkiye’ye ve ardından Fransa’ya giden kişi, görüntüleri burada bir muhalif eylemciye, daha sonra da Amsterdam Üniversitesi Soykırım Araştırmaları Merkezi'nden araştırmacılar Annsar Shahhoud ve Prof. Uğur Ümit Üngör'e ulaştırdı. Geçtiğimiz Şubat ayında iki akademisyen, videoları ve binlerce saatlik görüşmeden oluşan notlarını Hollanda, Almanya ve Fransa'daki savcılara teslim ederek yasal süreci de başlatmış oldular. 

Uğur Ümit Üngör, Amsterdam’daki odasında, son yıllarda Suriye’de yaşanan katliamları, işkenceleri çalışan bir akademisyen. Özellikle Esed rejiminin, tıbbi sistemi başta olmak üzere tüm sektörleri militarize ettiğini, birçok doktor ve hemşirenin işkence ve cinayet suçlarına bulaştığını belirten Üngör, Mart 2011’den günümüze 102.000 Suriyelinin hükümet güçleri tarafından işkence ve cinayetlerle yok edildiğini yazılarında belirtiyor. Bu bağlamda, “Suriye hükümeti işkenceyi bilime dönüştürdü” tespiti de son derece önemli.

The Guardian’ın dünyaya servis ettiği videoda, Esed güçlerinin gözleri bantlanmış onlarca sivili, önceden hazırlanmış büyükçe bir çukura tek tek atıp kurşunladıklarını görüyoruz. Katil Amjad Yusuf, gelen her masuma arkadan tekme atıp çukura yuvarlıyor. Bir ara işi o kadar rutine bağlıyor ki ayağı havada, tutsakları bekliyor. İlerleyen dakikalarda gözünden kaçırdığı yaşlıca masum durmaksızın yürüyerek kafasını duvara çarpıp, yüksekçe yerden çukura sertçe düşüp inlemeye başlıyor; iniltileri tüfekten çıkan kurşun nedeniyle biraz sonra kesiliyor. Bu düşüşten sonra gelen garibanlara, ileri doğru yürü talimatı veriyor Amjad denen katil. Gelen boşluğa doğru yürüyüp çukura, ölü bedenlerin üzerine düşüyor. Sonra işi geliştirip kuyuya düşmekte olanlar mazlumları havada vurmaya çalışıyorlar. Öyle rahat, öyle pervasız, öyle acımasız, öyle kalpsiz, öyle vahşi, öyle kitapsızlar ki, cümleler bu alçaklığa kifayet edemiyor. Kayıtta cinayetler esnasında sivillerle dalga geçildiğini ve bir askerin kameraya dönerek “Usta’ya (Beşşar Esed) selam. Mavi gözlerine feda olsun.” denildiğini işitiyoruz. Vurulan sivillerin hepsinin o anlarda ölüp ölmedikleri meçhul ama çukurun dibine lastiklerin atıldığını ve daha sonra hepsinin üzerine benzin dökülerek hunharca yakıldıklarına şahit oluyoruz. İçlerinde henüz ölmemiş olanlar ıssızda, dağda, çölde değil; zalim Beşşar Esed’in sarayının neredeyse dibinde, Tadamon Mahallesi’nde, yaşam alanları içerisinde, iki inşaat arasındaki bir çukurda diri diri yakıldılar. Bu katliamın olduğu yerde şu an hayat devam ediyor. Kim bilir kaç apartman bahçesinde, kaç bodrumda, kaç parkta, kaç viranede, nice masum Suriyelinin naaşı, acılar içinde can verdikleri kuyulardan çıkarılmayı bekliyor?

Suriye’de 2014 yılında “Sezar” kod adlı Suriyeli askeri polis, Esed rejiminin muhalifleri tuttuğu hapishanelerde işkenceyle öldürülen tutukluların fotoğraflarını Esed ordusunda 2 buçuk yıl askeri fotoğrafçı olarak çalışmış, işkenceye uğrayan, aç bırakılan çocuk, kadın ve erkek çektiği 55 bin muhalifin fotoğrafını dünya basınına sızdırmıştı. Sezar, daha sonra yaptığı açıklamada Fotoğrafçı, "Biraz hayal kırıklığı içindeyim. Aynı zamanda da öfkeliyim. Çünkü rejimin yaptıklarını ifşa ettikten sonra gerçek bir eyleme geçilmedi." demişti. ABD'nin Beşşar Esed rejimi ile destekçilerine yönelik Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası bu fotoğraflardan sonra yürürlüğe girmişti. Bu hafta ortaya çıkan görüntülerle, konjonktür gereği, Suriye rejiminin daha da zora gireceğini söylemek yanlış olmaz. Ukrayna Savaşı’ndan dolayı izole olan ve Avrupa Birliği ve NATO ülkeleriyle karşı karşıya gelen Rusya’nın, Suriye hamiliği Beşşar Esed’i ne kadar koruyabilecek bilmiyoruz. Hollanda, Almanya ve Fransa’da videoları alan savcıların ne tür karar alacaklarını, yüz binlerce masumun katili olan Beşşar Esed ve avenesinin savaş suçları kapsamında yargılanıp yargılanmayacaklarını önümüzdeki zaman diliminde hep birlikte göreceğiz.

The Guardian Gazetesi’nin haberi servis ettiği vakitlerin, Rusya’nın İngiltere’yi Ukrayna’ya silah göndermesi halinde askeri hedeflerini vurmakla tehdit ettiği günlere denk gelmesi bir rastlantı olamaz. Gazeteci Martin Chulov’un şaşkınlıkla izlediği video kaydının daha ağır yüzlerce versiyonu yıllarca sosyal medya ağlarında aktı durdu da dünyanın kılı kıpırdamadı. Şebbiha denilen canavarların, masum halka yaptığı işkence çeşitlerinin haddi hesabı yoktu. Görenin günlerce yemeden içmeden kesildiği o vahşet anları tez unutuldu. Ne oldu da yıllar sonra, Batı medyasının ilgisini bu kayıtlar çekti? Avrupa ülkelerinin hemen her alanda uyguladıkları ambargoların yanında, Rusya’yı Suriye’de işlediği savaş suçları üzerinden de sıkıştırmaya çalışacağını öngörebiliriz. Yakın zamanda Rusya’nın geçmiş sicilinin ortaya döküleceği kayıtlarla karşılaşmak şaşırtıcı olmayacaktır. Nasıl ki, Ukrayna’da düşen her Rus uçağı, vurulan her tankı, öldürülen her askeri, dağılan morali Müslümanlar açasından bir kazançsa; işlediği savaş suçlarıyla alakalı yaşayacağı her sıkıntı, her baskı da bir kazanımdır. Çeçenistan’da, Afganistan’da ve Suriye’de milyonlarca Müslümanın katili olan Vladimir Putin, bundan daha fazlasını hak ediyor elbette.

YAZIYA YORUM KAT

3 Yorum