Tacikistan'da Müslümanlara Zulüm
Tacikistan’da siyasi muhalif Müslümanlara göz açtırılmıyor. İşkenceler ve göstermelik yargılamalar sonrasında ağır cezalar veriliyor.
Tacikistan'da Müslümanların yaşadığı baskılar, haksızlıklar maalesef dünya kamuoyu şöyle dursun Müslümanların da gündemine girmiyor. Oysa başta Hizb-ut Tahrir mensupları olmak üzere Müslümanlara yönelik işkence ve hukuksuzluklar diz boyu olarak sürmekte.
Yargılamaların göstermelik olarak yapıldığı ve işkence seanslarıyla oluşturulan yalan ifadelerle ağır cezaların verildiği Tacikistan'da yaşananlara, Tacikistan'daki bir hapishaneden gelen mektupla dikkat çekmek istedik.
Hapishaneden Bir Mektup:
Benim adım, Razıkov Abdurresül Abdussettarovic. 1960 doğumluyum ve Tacikistan'da Hizb-ut Tahrir üyesiyim. 01 Şubat 2010 günü sabahı, bir gurup güvenlik adamı evime girdi, evimi aradı ve Hizb-ut Tahrir'in çıkarttığı bazı İslamî kitaplar buldu. Beni, hanımımı, 12 yaşındaki çocuğumu ve yanımda bulunan "Nimetullah" adındaki misafirimi aldılar. Bize küfrettikten ve darpettikten sonra hepimizi alarak tutuklu merkezine götürdüler. Eşimi ve çocuğumu bir hücreye, beni ve Nimetullah'ı başka bir hücreye koydular. Ve bizi şiddetli bir şekilde darpettiler. Derken bizi sorguya alarak tutuklamak için Hizbin şebabı hakkında bilgi vermemiz istediler. Biz ise bilgi vermedik. Ellerimi kapının alt kısmına bağlayarak yere yatırdılar ve beraberinde dokuz yardımcısının olduğu işkence ekibi müdürü (Jalav) geldi ve bana en ağır işkenceleri yaptılar. Ardından başka bir gurup geldi, beni yatağa bağladılar ve 01 Şubat sabahından 02 Şubat öğlene kadar durmadan vahşi işkenceye devam ettiler. Ben ve eşim oruçluyduk. (Jalav), bizim oruçlu olduğumuz öğrenince iğrenç sözlerle bize küfretti ve beni hücrenin tavanındaki boruya astılar, elbiselerimi çıkardılar ve asılı halde bana işkence etmeye başladılar. Kırbaçla bedenimin her yerine vuruyorlardı ve bu mücrimlerin kalplerinde hiç merhamet kalmamıştı. Bu vahşilerden ikisi, bacaklarımı tutarak biri bir tarafa ve diğeri bir tarafa çekti ve üçüncü bir vahşi kırbaçla bacaklarımın arasına vurmaya başladı. 02 Şubat öğle vaktinden 03 Şubat öğle vaktine kadar vurmaya devam ettiler. Sırayla asılı bir halde bana işkence ediyorlardı. Bütün vücudum morarmıştı. Hava soğuktu ve tepemden aşağı soğuk su döküyorlardı. Soğuğun şiddetinden tir tir titriyordum. Başıma dayanılmaz bir ağrı saplandı. 03 Şubat günü öğleyin (Jalav) geldi ve benim kendilerine istediklerini vermeyeceğimi anladı. Bunun üzerine beni yatağa yüzün koyu yatırmalarını, ayaklarıma vurmalarını ve elektrikle işkence etmelerini emretti. Ellerim ve ayaklarım felç oldu. Beni, başka bir yerde benim gibi işkence ettikleri (Nimetullah) ile görüştürdüler. 04 Şubat günü beni soruşturma hapishanesine naklettiler ve orada eşimi gördüm. Bana gizli bir şekilde kendisine işkence ettiklerini ve saçlarını yolduklarını söyledi. Ve ondan bir gün boyunca tutuklu kaldıktan sonra çocuğumu serbest bıraktıklarını öğrendim.
Verilen Ceza Oranlarına Örnek
İşkenceyi gözler önüne seren Tacikistan'da Müslümanlara verilen ceza oranı da yaşananları gözler önüne sermeye tek başına yeterli olsa gerek. Örneğin kuzeydeki bir mahkeme, 1 Mart 2011 günü silahlı ve illegal hiçbir eylemi olmayan 11 Hizb-ut Tahrir üyesi hakkında uzun süreli hapis hükmü verdi. Bu üyelerin aldığı cezalar şunlardır: Hüseyin Vartjanov [20 yıl], Abdulhalık Mullayov [20 yıl], Habibullah Ceveryov [18 yıl], Haşim Abdullahyov [15 yıl], Tahir Mahmudcanov [9 yıl], Mukim Babacanov [9 yıl], Delşad Muhtarov [10 yıl], Şevket Muhammedov [13 yıl], Nebi Devletov [13 yıl], Yusufcan Yusufcanov [14 yıl], Nazım Ayargaçov [4 yıl]
Tacikistan'daki Yargılamalar da Göstermelik
Öte yandan bu cezaların nasıl verildiğine dikkat çekmek gerekiyor. 27 Aralık 2010 yılında Tacikistan'ın başkenti Duşanbe şehrinde Tacik vatandaşı 8 gencin yargılanmasına başlandı. Bu kişiler, 2010 yılı içerisinde "terörist İslamî siyasî bir hareket" olan Hizb-ut Tahrir'e mensup olma suçlamasıyla tutuklanmışlardı. Bu kişiler hakkındaki kovuşturma, beş ila dokuz ay arasında devam etti.
Hizb-ut Tahrir, İslam devleti kurmak idealiyle şiddete başvurmaksızın siyasî ve fikrî çalışma yoluyla İslam'a davet eden siyasî bir hiziptir. Ancak sorgucular, hizbe terör suçlaması yaftalamayı ve tutuklamak için tüm gençlerden hareketin diğer gençlerini ispiyonlamalarını istiyorlar.
Sahte suçlamalar hazırlamak ve ağır işkenceler yoluyla silahlı olmayan bir hareketi yok etmek çabasındaki Tacikistan işkencecileri, tutukladıkları gençleri güvenlik komisyonun hücrelerine asıp saatlerce ağır vahşi işkenceler yaparken kendilerinin hakka ve insanların güvenliğine hizmet ettiklerini iddia edebiliyorlar!
Tutuklanan Müslümanlar, hâkim karşısına çıktıklarında, aleyhlerinde tutulan tutanakları, sorgucuların düzenlediklerini belirtiyorlar. Avukatlar da engellenerek tehdit ediliyorlar. Avukatların tutuklularla görüşmesini veya sorgulamaya katılmasını engelliyorlar. Tutuklular aleyhinde yalan şahitlikte bulunmaları için birilerine ve ailelerine baskı yapılıyor.
Hâkimlerden biri yaşananları şöyle itiraf ederek tağuti devlet düzeninin Müslümanlara yönelik hukuksuz, baskıcı politikasını ortaya koymuştur: "Hukuki yargılamalar olmadan nasıl olur ki. Bütün İslamî ve siyasî hareketlerin müntesipleri hakkındaki hükmü, yukarıdan gelen emirlere binaen yüksek yargı belirlemektedir."
Nitekim sözü geçen tutuklular hakkında bir delil olmamasına rağmen 18 ila 6 buçuk yıl arasında değişen cezalar verildi.
HAKSÖZ-HABER
HABERE YORUM KAT