“Süt” mü bozuk? “Her güzel adımı, kötü gibi göstermek isteyen kafa” mı bozuk?

Sütün bozuk olup olmadığını tespit kolay..

Yollarsınız laboratuara.

Alırsınız raporunu, gösterirsiniz kamuoyuna..

Ama süt bozuk olmadığı halde, lokal rahatsızlıkları, büyük bir olay gibi gösterenlerin kafa rahatsızlığının laboratuar raporunu almak, bugünkü teknolojiye göre biraz zor..

Ne olmuş?

7 milyon öğrenciye Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk defa bedava süt dağıtılmış.

Kimse, “Benim çocukluğumda da okullarda süt dağıtılıyordu” hikayesi okumasın!

Yıllar öncesindeki o dağıtım, süt değil tozu idi..

Kaldı ki, milyon değil, birkaç yüz bini ancak bulabilen bir dağıtım idi o..

Türkiye’de ilk defa bu yoğunlukta bir süt dağıtımı yapılıyor.

Var mı böyle bir organizasyona karşı çıkan?

“Süt dağıtılmamalı” diyen veya “Süt zararlı bir maddedir. Niye dağıtıyorsunuz ki?” diyen?

Yok.

Olması da mümkün değil.

Ama illa çıngar çıkaracaklar..

Vazifelerini yapıyorlar..

Neye itiraz ediyorlar?

“Çocukların rahatsızlanmaları”na..

“Çocuklar, sizlerin altyapısını kurduğunuz okullarda bugüne kadar süt görmemiş ki. Onun için rahatsızlanıyorlar” diyecek olsak..

Pek yanlış olmaz ama..

Hemen gırgıra alırlar..

Nitekim bu yönde yapılan benzer bir açıklamayı, “bilimsel bulmamış” şanlı medyamız.

Sonradan bakanlıktan yapılan açıklama ile, “Uzun süre süt içmeyen çocuklarda, bu tür rahatsızlıkların olabileceği” söylendi..

Bu açıklamaya, bilimsel takılan medyadan bir cevap gelmedi...

Kaldı ki, eğer sütten kaynaklanan bir rahatsızlık var ise, ilk planda bunun sorumlusu kim?

Hükümet mi?

Yoksa üretici firmalar mı?

Tabii ki üretici firmalar.

Kim o üretici firmalar?

Yandaş şirketler mi?

(Onların ifadesi ile) Yandaş şirketler ise, yine hükümeti suçlayabilirsiniz..

Mesela, süt üretiminde önemli bir yere sahip olan Ülker var mı, bu firmalar arasında?

Görebildiğim kadarı ile yok.

O zaman, hükümeti niye sorumlu tutmaya kalkışıyorlar?

Lokal de olsa, rahatsızlıklardan bir sorumlu varsa, ihaleyi kazanan üretici firmalar olmalı..

Ülker kazanamamış ama..

Bakalım, kimler kazanmış?

Dimes..

Pınar..

Tat Konserve..

Danone..

Mamsan..

Birkaç firma daha var.

Bunların büyük çoğunluğu, ilk planda CHP’ye yakınlığı ile bilinen şirketler.

Örneğin Dimes’in sahiplerinden Ziya Diren Beyefendi, iki dönem CHP milletvekilliği yapacak kadar partili..

Pınar’ın sahibi, Yaşar Holding..

İzmir’in köklü holdinglerinden... 2001’de batan Yaşarbank’ın da sahibi olan holding.. O da CHP’ye yakınlığı ile biliniyor.

Bir diğeri Koç’un. Kime yakın olduğunu herkes biliyor.

Bir diğeri Sabancı ile piyasaya giren yabancı ortaklık.

Vesaire vesaire.

Böyle bir durumda, üretici firmalar sorgulanmadan, niye hükümet hedef alınıyor?

Çünkü hangi üretici firmayı söyleseler, ellerinde kalacak..

O zaman vurun abalıya..

Sanki “okullarda bedava süt dağıtımı kararı almak”, yanlış bir uygulama imiş gibi, 7 milyon öğrenciye dağıtılan sütte, ilk gün olayı olarak 1000 rahatsızlık vakasını, büyük bir tartışmaya dönüştür..

Her şeye muhalefet et..

Her şeye “İstemezük” de..

CHP’nin üst yönetimi, “Sen olacaktın-Ben olacaktım” kavgası ile meşgul olduğu için kafayı çıkaramıyorsa, medyadaki uzantıları girsin devreye..

“Sütler bozuk çıktı..”

Sütler gerçekten de eğer bozuk ise, firmaların hepsi orda..

Onların her birinden sayfa sayfa reklamları alanlar sizsiniz.

Bir tepki verin, “Çocuklara bozuk süt veren firmalardan reklam almıyoruz” deyin..

Sıkıysa deyin.

Diyemiyorsanız, kesin sesinizi, oturun..

YENİ AKİT