1. YAZARLAR

  2. Abdurrahman Dilipak

  3. Susma hakkınızı kullanın!
Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

Susma hakkınızı kullanın!

25 Mart 2010 Perşembe 05:25A+A-

Anayasa değişikliği tartışması hukukun sefaletini gözler önüne seriyor..

Mesela bu efendilerin çoğu Askeri Yargı diye bir mekanizmanın hukuka aykırılığından, komutanın, mahkemeye hukuk kariyerinden gelmeyen kişilerin re’sen atamasından, beğenmediği kararı komutanın emri ile bozulması yetkisinden asla rahatsız değiller. Bunlar olurken hiç “gık”larını bile çıkarmadılar..
Demeleri gerekir ki, Anayasanın değiştirilmesi dahi teklif edilemez maddelerinin bir an evvel kaldırılması gerekir. Zamanı durdurmadan böyle bir düzenleme yapmak, akla ihanettir. Ama hayır. Yapılacak değişiklik Anayasanın başlangıç ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddelerine aykırıdır..
Anayasada bir değişiklik yapacaksanız, elbette bu Anayasanın daha önceki düzenlemesine aykırı olacak.
Temel ilkeler dediğiniz maddelere gelince; onlar CHP’nin parti programı değil mi?
Bugün AYM’de kapatılan partiler, Osman Can’ın deyimi ile Anayasaya aykırılıktan değil, CHP tüzüğüne aykırılıktan kapatılıyor. Yargı, CHP’nin anayasal düzen içinde bekçiliğine soyunmuş oluyor bu yaklaşımı ile..
Bırakın CHP tüzüğüne, Kemalist ideoloji şablonuna aykırılığını da; adalete, hukuka aykırı mı, dünyada bu konuda gelen seviyeye uygun mu ona bakın.. Hani şu “Muasır Medeniyet” dediğiniz şey var ya, ondan söz ediyorum.. Çağdaşlıktan, inkılabtan ne çabuk vazgeçtiniz, hangi vadilere savruldunuz bir anda böyle?! Ne kadar muhafazakârsınız, daha doğrusu gericisiniz böyle!
Ne Anayasası kardeşim.. Bunlar darbeci çetelerin dayattıkları şartlar.. Sizler, brifinglenmiş yargıçlar, darbecilerin koydukları kuralların bekçiliğine soyunuyorsunuz..
Parlamentonun HSYK’ya atama yapmasına kuvvetler ayrılığı prensibi açısından karşı çıkmak, parlamentonun yasama yetkisine karşı çıkmaktan hiç de farklı bir şey değil.
Siz İstiklal Mahkemesi’ni icad eden kadroda yer alan eski faşist bir Adalet Bakanı’nı takdis eden kişiler değil misiniz? Bir Nazist olan Mahmut Esat Bozkurt’u savunduğunuzu unutmadık beyler, bayanlar. İşte onun hakkında internetteki bir makalede yazılanlar: “Kemalizmin teorisyenliğini de yapan Mahmut Esat Bozkurt, Hitler’e ve Musolini’ye övgüler dizdiği ‘Atatürk İhtilali’ adlı kitabında Kemalizmin, faşizm ve Nazizm’le olan benzerliğini(!) ortaya koyar. ‘Ariler medeniyet kurucularıdır. İdealistlik, o kuvvettir ki, Arilerin üstünlüğünü gösterir. Yahudi Ariliğin en belirli bir zıddıdır. Yahudiler göçebe değil asalaktır’ der. Kemalizmin kuramcısı olarak öne çıkan Mahmut Esat Bozkurt, Kemalist Tarih Tezi’nin o denli etkisinde kalmış olmalı ki, Nazilerin üstün ırk olarak gördükleri Arilere sahip çıkmakta, Türkleri de bu ırkın bir kolu olarak benimsemektedir. (...) Cumhuriyet’in kuruluş yıllarındaki Türkleştirme politikasında Yahudilerin önemli katkıları olmuştur.” Bakınız Tekinalp adı ile yazılar yazan Moiz Kohen ve Türkçülük hareketine mali kaynak sağlayanlardan Lazaro Franko...
Aslında bu gerçek bile her şeyi açıklamaya yetmiyor mu? Açık oy gizli tasnifle seçilen bir Meclis var. Zaten tek parti var, adaylar merkezden belirleniyor. Sandığın üstünde CHP bayrağı örtülü ve başında bir jandarma bekliyor. Seçmen kartını parti dağıtıyor. Sonra bu Meclis adına yargılama yapan kişiler Meclis tarafından atanıyor.. Savcı yok, avukat yok, temyiz yok. Kanuna göre yargılama da yok, ama verilen karar kanun sayılıyor. Siz bu yapıyı savunuyor, bugünki reforma karşı çıkıyorsunuz..
İdeolojik yargı olmaz, mezhepçi yargı da, yargının siyasallaşması da kabul edilemez, ama Jüristokratik yapılanma da kabul edilemez..
Dün brifinglere en önde koşanların bugün gelip hukuktan söz etmeleri ne kadar da garip.. En azından inandırıcı değil..
Onlar da sonuçta görevlerini (!) yapıyorlar.. Dertlerinin hukuk, adalet filan olduğunu sanmıyorum. Siyasi etkiden şikâyet ederken; aslında yargıyı emir komuta zincirine bağlamaktan sabıkalı bir zihniyetle karşı karşıyayız.. Moğultay ne demişti, ya da 60 darbesinde Anayasa hazırlamak için gelen akademisyenler ne demişti darbeci paşalara?! Menderes’e, “Sizi buraya tıkan irade böyle istiyor” diyen yargıç bozuntusu kimdi!
Hitler’e, Musolini’ye övgüler dizen bir “Kara gömlekliler” rejiminden söz ediyoruz. Hitler’in doğum günü partisine katılıp, “aynı idealler için savaştıklarını” söyleyen kadrolardan söz ediyoruz..
Bu düzen değişecek. Bu kanlı, bu vurgun, bu soygun düzeni değişecek..
Hakim amcalar, Sayıştay denetimine izin vermeyen asker amcalar için ne buyuruyorlar bu hususta aceba!..
Hiç sesleri çıkmıyor.. Ayıp olmuyor mu biraz..
Geçen gün Avukat Salih Döğücü ve Avukat Hasan Mollahasanoğlu ile bu gariplikler ve çelişkiler üzerine konuştuk biraz.. Bizim avukat Hacı Ali Özhan da bilir bu işleri.. Bizim avukat Ali Paççi yaşadıklarını anlatsa “Bizim Yargı” hakkında dudağınız uçuklar ya hu! Bu adamlar bunları bilmiyor olamazlar..
Baykal, dün söylediklerini unutup bugün nasıl kendilerini inkar ediyor bugün, garip değil mi? Hani özgürlük talepleri, barış, demokrasi taleplerinize ne oldu..
Neyse bütün bu tartışmalar, toplumun bazı gerçeklerin farkına varması için tarihi bir fırsat özelliği taşıyor..
Yüksek Yargı, bugün ağız birliği etmişçesine reforma karşı çıkıyor.. Anlıyorum, “onları oraya getiren irade” böyle istemiş olabilir..
Dertlerini anlıyorum, ama ileri sürdükleri argümanlara gelince..
Peki siz ne istiyorsunuz? Bugün olanları nasıl açıklıyorsunuz? Düne kadar yaşanan hukuk dışı olaylar karşısında neden sesinizi çıkarmadınız? Militarizme, darbelere, faşizme, derin devlete, darbe planlarına karşı nasıl sessiz kaldınız? Şemdinli davasında nasıl verdiniz o kararı? O Erzurum-Erzincan hattında yaşananlar neyin nesi idi?.. Adana Cumhuriyet Savcısını ihraç ederken ne düşünüyorsunuz?..
Ben sizi kendi davalarımdan bilirim..
Size bir şey söyleyeyim mi! Susma hakkınızı kullanın. Söylediğiniz her söz gelecekte aleyhinizde delil olarak kullanılabilir çünki. Başbuğ, Yüksek Yargı ve derin doktorlar, bu teklifim üzerinde düşünün bir isterseniz..
Selâm ve dua ile..

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT