Suriye’ye Şam sarayından bakan gazeteci
Suriye’de halkın direnişi 14 ayı geride bıraktı, Türkiye’den defalarca bölgeye giden gazeteci arkadaşlar maalesef başkent Şam kentinin dışına çıkmayı başaramadılar.
Türkiye kamuoyunda genelde Suriye olayları iki açıdan ele alındı. Sol, Ulusalcı, Ergenekon, çevreler direk Beşşar’ın yanında durdular. İslamcı camiamız ise acaba İran’a bir şey olur mu endişesini henüz atlatabilmiş değil. Suriye’ye giden gazeteciler Akşam gazetesi yazarı, Suriye asıllı 1989 yılından beri SANA haber ajansının resmi muhabiri olan Baasçı ideolojiye sadakati ile bilinen Hüsnü Mahalli’nin güvenliği ve kontrolünde bölgeye gitmektedirler.
14 ay içerisinde iki kez seçimler yapıldı. Bu seçimlere katılan gazeteciler sadece Şam’ın belirli mahallelerinde dolaşabildiler. Hama, Humus, Dera, İdlip, Lazkiye şehirlerinde kurulan seçim sandıklarını dahi göremediler, Şam’ın dışında halkın neler yaşadığını yanan evler, bombalanan sokaklar, yaralanan insanlar ve 200 bin tutuklu insanın durumunu soramadılar. Ceyda Karan, Fehim Taştekin, Mete Çubukçu, Cüneyt Özdemir, Şam’ın dışına özgürce kameralarını doğrultamadılar. Sadece Yeni Şafak gazetesi istihbarat müdürü Hikmet Gök, Şam’da yapılan seçimlerin trajikomik bir seçim olduğunu yazabildi.
Suriye resmi SANA haber ajansı görevlisi ve aynı zamanda Akşam gazetesi yazarı olan Hüsnü Mahalli düzenlediği haber gezilerinde maalesef Şam’ın dışına çıkamadı. Mahalli, Suriye’de yaşanan olayları ve Şam’da geçtiğimiz hafta meydana gelen patlamalar sonrasındaki değerlendirmesi gerçekten beni hayretlere düşürdü.
Türkiye’nin özgür vicdanlı gazetecileri Hüsnü Mahalli’nin habercilik mantığını sorgulaması gerekiyor. Hüsnü Mahalli, Suriye’de meydana gelen olaylardan patlayan bombalardan bakın kimleri sorumlu tutuyor.
Mahalli diyorki; “Suriye’de halk nezdinde karşılığı ve saygınlığı sıfır olan ve kendini Suriye Ulusal Konseyi olarak tanıtan örgüt bu cinayetin suç ortağıdır. Komutanları Antakya’da bulunan Özgür Suriye Ordusu ise başından beri silahlı eylemlerde bulunarak katliamlar gerçekleştirmektedir. Yani özgürlük ve demokrasi uğruna başından beri cinayet işlemektedir. Bu ordu militanları şimdiye kadar binlerce asker, güvenlik elemanı ve vatandaşı öldürdü. Bu orduya Kaide ve benzeri örgütlerin ruh hastası elemanları yardım ediyor.”
Hüsnü Mahalli, 6 aydır sessiz sivil direniş yaparak reform talep eden halkı adeta görmezden gelerek yalan ve yanlış dezenformasyon yapıyor. Suriye halkının sanki 40 yıldır çok partili özgür demokratik seçimlerle yönetilen çoğulcu sivil bir iktidar tarafından yönetildiğini sanıyor.
Mahalli, Suriye halkının % 80 Sünni olan gücünü görmezden gelerek Suriye Ulusal Meclisi’ni Suriye halkı nezdinde saygınlığının sıfır olarak ifade etmesi gerçekleri nasılda çarpıttığını Baas yönetiminin psikolojik harp uzmanı gibi cümleler kurduğuna şahit oluyoruz.
Hüsnü Mahalli, halkını katleden bir rejimin propagandasını yapan bir üslup kullanması çok üzücü ve talihsiz bir olaydır.
Özgür demokratik bağımsız gazeteci arkadaşların acaba bu tutumu değerlendirmesi gerekmeyecek mi? Fehim Taştekin, her konuşmasında 3 bin asker öldüğünü söylüyor.
Bir kez olsun Şam’a giden gazeteciler 1122 çocuğun öldürüldüğünü, 14 bin kadın, yaşlı genç sokakta ve camiden çıkarken, işine giderken öldürülen insanlardan 200 bin kayıp ve tutukludan tek kelime bahsetmemelerini nasıl değerlendireceğiz.
Suriye’de bugün yaşananları uluslararası emperyalist yabancı ve bölge güçlerinin oyunları ile ifade etmek asıl gerçeğin üzerini örtmektedir. 40 yıldır babadan oğula süregelen hanedan Baas diktatörlüğüne ses çıkarmayan Hüsnü Mahalli ağzı ile konuşan muhafazakar camianın bazı yazarları da Suriye’nin masum halkını hayal kırıklığına uğratmıştır.
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT