Suriye'nin Çığlığı New York'a Ulaşmıyor
'Dünya yılana kalmış' sözü bugünkü uluslararası düzenin sahipleri için söylenmiş gibi. İnsanlık 1990’larda Bosna’da ölmüştü, 2000’lerde Suriye’de bir kez daha öldü. New York’taki toplantılar da bu ölüye rahmet okumaktan başka bir işe yaramıyor.
Gürkan Zengin / Al Jazeera
Geçen sene Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Birleşmiş Milletler’in kuruluşunun 69. yıldönümünde New York’a geldiğimizde Türkiye’de 1 milyondan fazla Suriyeli mülteci vardı. Türkiye bu insanlar için o zaman 3 buçuk milyar dolar harcamış durumdaydı.
Tam bir yıl sonra…
Bu kez Davutoğlu ile BM’nin 70. dönem çalışmalarının başlangıcı için New York’tayız.
Türkiye’deki Suriye sığınmacı sayısına bakıyorum, sayı artık 2 milyondan fazla...
Bir yılda bir milyon artış!
Bu insanları hayatta tutabilmek için Türkiye’nin harcadığı para da bir yılda ikiye katlanmış durumda. Başbakanın birkaç gün önce açıkladığı rakam 7.5 milyar dolar.
Erdoğan, geçen yıl BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında dünyaya bu insanların çığlığını duyurmaya çalışmış, ancak bir yıl içindeki gelişmelerin de gösterdiği üzere o sesi duyan olmamıştı.
Bu yıl aynı şeyi Başbakan Davutoğlu yapıyor, ama öyle görünüyor ki tıpkı Erdoğan gibi o da eli boş dönecek New York’tan. Onun da sesini duyan olmayacak.
Hani derler ya, duymak istemeyen kulaktan daha sağır, görmek istemeyen gözden daha kör bir şey yoktur.
Suriye, vicdanı kurumuş liderliklerin jeopolitik çıkarlarına kurban ettikleri bir ülkenin adı.
Yüz binlerce insan katledilmiş, milyonlarcası çoluğuyla çocuğuyla göçmen durumuna düşmüş, sefil olmuş, kimin umurunda? New York’taki BM zirvesi bu yıl da Suriye’nin dünya gündeminde olduğu ama hiçbir somut ilerlemenin sağlanamadığı günlerde yapılıyor.
Aylan bebeğin vicdanları kanatan kıyıya vurmuş cesedinin fotoğrafı Batılı vicdanlarda 24 saatten fazla yankılanmadı. Batılı büyük devletlerin liderleri bir iki cümle ettiler ve sonra yine kulaklarının üzerine yattılar.
Neden?
Suriye’deki sorun içinden çıkılmaz, çözülemez bir sorun mudur?
Suriye halkı ‘Biz de bizi yönetenleri seçebilmek istiyoruz’ demekten başka ne yaptı?
Bu talebe rejimin cevabı 200 binden fazla ölü, yüz binlerce yaralı, milyonlarca mültecinin sersefil hale gelmesi ve bombardımanlar altında harap olmuş şehirler!..
Ülkedeki bir avuç azınlığın içinden çıkmış bir diktatörün ailesi, bu diktatörlüğün devam edebilmesi için koskoca bir ülkeyi yangın yerine çevirdi.
Bütün bunlar dünyanın gözleri önünde cereyan etti ve el’an devam ediyor.
Obama, Putin ile yapacağı görüşmenin en önemli konusunun Suriye olmadığını, yanlış okumadınız, OLMADIĞINI açıklamaktan utanç duymuyor.
Dünyanın bu sahada halen en etkili iki aktörü de çıkarını o diktatörün iktidarda kalmasında gördüğü için bu kan banyosunu dört yıldır seyrediyor.
Dünyanın bütün liderleri bugünlerde bir salonda yine konuşup dağılacaklar.
Ve hiçbir soruna hiçbir çözüm getirmeyecekler.
Türkiye, yine bu insanlar için oraya buraya koşturacak, sağır kulaklara bağıracak ama işte o kadar.
Bugünlerde Suriyeli göçmenler onların da kapılarına dayandığı için Avrupalı siyaset adamları artık bu işin bir boyutuyla da olsa kendilerine de dokunmaya başladığını görüyor.
Mülteci meselesinde 7 milyar dolardan fazla para harcamış olan Türkiye’ye 1 milyar euro destek için ellerini ceplerine atacaklar gibi. Dedik ya, ateşin harını tenlerinde hissetmeye başladıkları için…
Geçen sene de buradan yazmıştık, 'dünya yılana kalmış' sözü bugünkü uluslararası düzenin sahipleri için söylenmiş gibi. İnsanlık 1990’larda Bosna’da ölmüştü, 2000’lerde Suriye’de bir kez daha öldü.
New York’ta her yıl Eylül ayında yapılan toplantılar bu ölüye rahmet okumaktan başka bir işe yaramıyor.
HABERE YORUM KAT