HAKSÖZ HABER

“Tarsus’ta bir eczaneye Suriyelilerin saldırısı” diye dün saatler boyu sosyal medya üzerinden sürdürülen ırkçı kışkırtma neyse ki hedefine ulaşmadı ve iddianın yalan olduğu anlaşılınca mevzu yatıştı. Ama yine de bu konunun öylesine geçiştirilecek ve kapatılıp unutulacak bir mesele olmadığı görülmeli.

Bu tahrikler neticesinde Tarsus’ta ya da ülkenin başka bölgelerinde zaten alev almaya hazır ırkçı-lümpen güruhların Suriyeli muhacirlere yönelik saldırıları yaşanabilirdi.

Unutmayalım ki, tüm seçim kampanyasını muhacir düşmanlığı üzerine kurmuş muhalefet partileri var bu ülkenin!

İddianın yalan olduğu anlaşıldı ve rahatladık!

İyi de iddia doğru da olabilirdi. Suriyeli birileri suç işlemiş olabilirlerdi. Bu ülkede hergün binlerce, onbinlerce insan suç işlemiyor mu? Neden bazı suçlular kökenlerine göre teşhir edilip, suç kolektifleştiriliyor?

İşte bu tavır tam anlamıyla ırkçılıktır, ayrımcılıktır.

Peki tüm bu tehlikeli icraatı gerçekleştirenler kimlerdir?

Maalesef bu ülkede ırkçılığı meslek edinmişlerin sayısı az değil, bu yüzden cımbızla seçip ayrıştırmak mümkün olamaz.

Mamafih bu çirkin kampanyayı birilerinin köpürttüğü, ırkçı-ayrımcı tahrik kampanyasına öncülük ettiği de görmezden gelinmemeli.

Iğdır eski milletvekili Sinan Oğan bu olayda da başroldeydi. Tarsus hadisesini sosyal medyada kirli ve tehlikeli bir kampanyaya dönüştürme çabasında aktif pozisyon aldı.

İşte tam burada merak ediyoruz, savcılar tüm bu olup biten hakkında ne düşünür, ne yaparlar?

Çok basit suçlamalar, hatta eleştiriler söz konusu olduğunda dahi hedef gösterme, ayrımcılık, hakaret iddialarıyla soruşturma açan, dava açan savcılar ülkede toplumsal bir kesimi başka kesimlere hedef göstermeye yönelik bu kampanyayı ve bu kampanyada Sinan Oğan’ın rolünü görmezden mi gelecekler?