Dün Muş’un merkezindeki Hacı Şeref Camisi’nde ikindi namazında bir araya gelen Muş Kardeşlik Plaftormu üyesi STK temsilcileri ve mensupları, Sakarya’nın Kaynarca ilçesindeki ormanlık alanda katledilen Emani Al-Rahmun (20) ile 10 aylık erkek bebeği Halaf Al-Rahmun’un gıyabi cenaze namazını kıldı.

Namazın ardından Erdal Eker, Suriye’de yaşanan üzücü olaylar ve İslam ümmetinin durumu hakkında kısa bir konuşma yapıp dua etti.

Konuyla ilgili Muş Kardeşlik Platformu tarafından kaleme alınan basın açıklamasını da ilgilerinize sunuyoruz:

Suriyeli Bacımıza ve Evlatlarına Reva Görülen Aşağılık Cinayeti Şiddetle Kınıyoruz!

08.07.2017

Saygıdeğer basın mensupları,

6 Temmuz 2017 tarihinde Sakarya’nın Kaynarca ilçesinde meydana gelen ve Suriye savaşının başladığı tarihten bu yana şahit olduğumuz en korkunç ve en aşağılık hadise olarak kayıtlara geçen bu tecavüz ve cinayet, insan olanların vicdanlarını kanatmış, Müslüman camiayı derinden yaralamıştır. İnsanlık onurunu ayaklar altına alan, yüreğinde zerre kadar da olsa varlık sevgisi taşıyan insanları utanca boğan ve bugüne kadar Suriyeliler için güvenli bir liman olan ülkemizin itibarını ayaklar altına alan bu aşağılık cinayetin faillerini asla unutmayacak, işledikleri cinayetin hesabını vermeleri için tüm platformlarda bu davayı takip edeceğiz.

Değerli basın mensupları,

Esefle belirtmek gerekir ki son aylarda bilinçli bir şekilde bazı medya organlarında ve birçoğu kayıt altına alınmış çeşitli sosyal medya hesaplarında Suriyeli kardeşlerimiz için akla ziyan iftiralar, mantıkla bağdaştırılmayacak iddialar ve aslı astarı olmayan ithamlar gündeme getirilmektedir. “Plajlarda ahlaksız Suriyeliler”, “parkları işgal eden asalak Suriyeliler”, “savaştan kaçan ödlek Suriyeliler”, “kadınlara sarkıntılık yapan sapık Suriyeliler”, “ev kirası vermeyen hırsız Suriyeliler” yahut “dilenen pis Suriyeliler” şeklinde aşağılanan ve hedef gösterilen kardeşlerimize yönelik gerçekleştirilmiş olan bu alçak cinayetin acısı, söz konusu paylaşımları kurgulayan, üreten ve paylaşan herkesin vicdanını ölene kadar rahatsız edecektir. Bireysel paylaşımlar olmaktan çıkıp bazı medya organları eliyle kurumsallaştırılan ve organize hale getirilen bu ayrımcı ve nefret dolu dil, medya haberlerinin vazgeçilmezlerinden olmaya başlamıştır.

Saygıdeğer basın mensupları,

İnsan insanın ya yurdu ya da kurdu olur. Bugün yaşadığımız bu acı tecrübe, bir kurt haline dönüştüğünde insanın ne büyük cinayetler işleyebileceğinin de acı bir göstergesidir. Savaşın mazlum ve mağdurları olarak bize sığınan, bizim emanımıza muhtaç durumda bulunan, kadınlarının ve kızlarının namuslarını, masum sabilerinin canlarını bize emanet eden kardeşlerimizden birine karşı işlenmiş olan bu cinayet, tüm vatandaşlarımızın tüylerini diken diken, gönül dünyalarını paramparça etmiştir. Bu aşağılık saldırı, samimiyetle ve fedakârca Suriyeli kardeşlerine yardımcı olan halkımızın, Sakaryalı Müslüman kardeşlerimizin bundan sonra sokağa başı dik çıkmasına da mani olacaktır. Tek tesellimiz, bu merhum kardeşlerimizin ailesine yardım edenlerin de yine Sakarya’da mukim gönüllü yardım kuruluşlarımızdan birisi olmasıdır. Katiller için yaşasın cehennem derken, mazlum maktuller için duamız cennettir.

Değerli Muş halkı,

Uzunca bir süredir ülkemizde insanları kutuplaştırmanın, yönetime muhalefet etmenin, insanlık dışı öfkeyi açığa çıkarmanın, şiddet ve öfke sarmalına meşru bir mazeret bulmanın gerekçesi, Suriyeli mülteciler olmaya başlamıştır. Özellikle bu şiddetin yöneldiği muhataplar, en zayıf halka olan kadınlar ve çocuklardır. Savaşın mağdurları savaş bölgelerinde de kadınlar ve çocuklardır, mülteci olarak sığındıkları ülkelerde de… Allah’ın bizlere birer emanet olarak bıraktığı kadına yönelik şiddetin ve cinsel istismarın bu olaydaki kadar aşağılık şekilde tezahür etmesi, öncelikle insan olarak ve daha sonra Müslüman olarak hepimizi düşünceye sevk etmelidir. Bir erkek ile sorunu olan iki erkeğin, bir kadını dağa kaldırarak cezayı kadına kesmeleri, ancak ilkel ve ibtiadi kabilelerde yahut savaşın insanı insanlıktan çıkardığı ortamlarda görülebilecek hunharca bir davranıştır. Bu şiddet hiçbir şekilde görmezden gelinemez, asla unutulamaz!

Değerli basın mensupları,

Türkiye bugüne kadar milyonlarca Suriyeli için emin bir yurt vazifesi görmüş ve görmeye devam edecektir. Gerek sosyal medyada gerekse yerel ve ulusal kimi medya organlarında son derece dikkatsiz ve ne yazık ki bazen art niyetli haberler ya da paylaşımlar, Ensâr ve Muhâcir kardeşliğimize gölge düşüremeyecektir. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kardeşlerimize kucak açacak, onları bağrımıza basacağız. Bizi evvela kendi içimizde, daha sonra ümmet platformunda birbirimize düşürmek ve ardından bir fitne ateşi içinde yakmak isteyenler, bu ateşin içinde kül olup gideceklerdir inşallah. Kimse fitne ortamından istifade ile iktidar devşiremeyecek, 14 asırlık İslam kardeşliği bağımızı hiç kimse ortadan kaldıramayacaktır. “Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır!”

Kıymetli basın mensupları,

Yaşamış olduğumuz bu büyük acı, bundan sonrası için önemli tedbirler alınması gerektiğini de bizlere öğretmiştir. Her şeyden önce ülkemizde yaşayan Suriyeli kardeşlerimizin temel hak ve hürriyetlerden en az bizim kadar faydalanabilmeleri temin edilmelidir. Gösterdiğimiz tüm güzel örnekliklere rağmen, Suriyeli kardeşlerimizle ilgili olarak toplumun hala çok kolay yönlendiriliyor olması, hukuki mevzuatımızda eksiklikler olduğunu akla getirmektedir. Yeni bir güne başka bir kâbus ile uyanmak istemiyorsak ivedi olarak bir yandan bu kardeşlerimiz için gerekli yasal düzenlemeleri yapmalı diğer yandan sosyal medya ve yerel-ulusal medya düzleminde zaman zaman tanık olduğumuz ayrımcı dil için caydırıcı tedbirler almalıyız.

Muş Kardeşlik Platformu olarak tarihe bir kayıt düşmek adına bu menfur saldırıyı şiddetle kınıyor, faillerinin en ağır şekilde cezalandırılmalarını talep ediyor; masum bacımıza ve iki evladına Allah’tan rahmet, acılı eş ve babaya sabr-ı cemil diliyoruz…

Muş Kardeşlik Platformu