Suriye'de Muhalefet Beğenmek
Suriye'deki devrim süreci başladığından beri onu bir Amerikan veya dış güç komplosu olarak lekelemeye çalışanlara ibretlik ders olması gereken bir durum.
Yasin AKTAY
Suriye'de muhalefet beğenmek
Dün Suriye'de 566 kişi daha Esed'e bağlı ordu birliklerinin savaş uçakları, tank ve Scud füzeleri saldırıları sonucunda hayatını kaybetti. Bir önceki gün yüzlerce, daha önceki gün de yine yüzlerce kişi bu rejimin saldırıları sonucunda hayatını kaybetti. Muhtemelen yarın da öbür gün de Esed rejiminin bu saldırıları devam edecek ve yine yüzlerce insan toprağa düşecek. Bu insanlar arasında Esed'e isyan etmiş belki de savaşmakta olan insanlar da var. Ancak bu kadar çok insanın savaşçı olması herhalde mümkün değil, zira neredeyse Suriye ordusuna yakın sayıda insan öldü bu saate kadarki saldırılarda. Bu saatten sonra bunu hangi akıl hangi vicdan hala ciddiye alıyor bilinmez ama Esed ve yanlılarının sarıldığı bir savunma, sonuçta dışarıdan destekli azınlık bir terörist grubunun silahlı faaliyetlerine karşı meşru savunma hakkını kullandığıdır.
Esed'in küçük çocuk kandırır gibi ileri sürdüğü bu tezler ne yazık ki, kimseyi kandırmıyorsa da buna kanmak isteyenler eksik olmuyor. Sonuçta görünürde Esed'in gitmesinde başından beri ısrarlı görünen ABD ve Avrupa cephelerinin son zamanlarda giderek 'Esed karşıtı Aşırı İslamcılar' bahanesine daha fazla sarıldığı görülüyor. Bu noktada bunca katliamı ve cürmü irtikap etmekte olan Esed'in onlar için hala Suriye halkından daha ehven olduğu anlaşılıyor. İstanbul'daki Suriye dostları toplantısında da bu kaygılar açıkça ifade edildi. Muhaliflere verilmesi düşünülen desteğin hala Esed rejimine ölümcül darbeyi vuracak noktaya gelmemesi özellikle gözetiliyor gibi.
Açıkçası, tehdit altındaki canlarını, çiğnenen onurlarını savunmaktan, bu uğurda savaşmaktan başka bir derdi olmayan Suriye halkı birileri tarafından Esed'e alternatif olarak görülmüyor. Aslında başlıbaşına bu bile Suriye'deki devrim süreci başladığından beri onu bir Amerikan veya dış güç komplosu olarak lekelemeye çalışanlara ibretlik ders olması gereken bir durum.
Suriye'deki devrim sürecinin gerçek anlamda Suriye halkından başka bir desteği veya aktörü yok. Zaten dış motivasyona dayalı bir direnişin bu boyutlara kadar ne ulaşması mümkün olurdu ne de devam etmesi. Her gün yüzlerce kişi ölürken, rejimin hesabı, karşısındaki direnişi katliamlarıyla, aşırı şiddetiyle yıkabileceği istikametindeydi. Oysa uyguladığı her şiddet hamlesi onuruna düşkün Suriye halkında daha büyük bir direniş duygusu oluşturdu.
Direnişi basitçe dışarıdan gelen Selefi veya el-Kaideci unsurlarla açıklayanların en iyi ihtimalle Suriye'de olup bitenlerin mahiyetine tamamen yabancı olduklarını, tabii ki daha yaygın ve doğru bir ihtimalle olayı hala bir umut çarpıtmakla uğraşıyor olduklarını söylemek zorundayız.
Israrla terörist listesine alınmaya çalışılan el-Nusra cephesi de diğer livalar da, isimleri ne olursa olsun, devrim sünecinde Suriye halkının bünyesinden ortaya çıkmış hareketlerdir. Hepsinin de tek motivasyonu rejimin cinayetlerine, tecavüzlerine, aşağılamalarına karşı biriken öfkeden başkası değil.
Uluslararası toplum onların çektiklerine duyarsız kaldıkça, dolayısıyla çatışma ortamı uzadıkça bu hareketlerin giderek daha da radikalleşmesine hiç de şaşırmamak gerekiyor. Hatta daha da ötesini de artık görmek zorundayız ki, çözüm yolundaki inisiyatifler geciktikçe, sahada direnen unsurlarla Suriye dışında oluşmuş olan koalisyonlar, muhalefet ve sair diplomatik oluşumların bağları gittikçe azalmakta hatta kopmaktadır. Bu durumda Suriye'yi uluslararası düzeyde temsil etmekte olan koalisyon veya ulusal meclis neye nasıl karar verirse versin hiç bir öneminin olmadığı, hiç bir temsil kabiliyetinin kalmadığı bir duruma gelmek işten bile değildir.
ABD ve Batlı güçler Suriye'deki mevcut reel muhalefeti beğenmeyip kendilerine sevebilecekleri muhataplar bulabilirler ama bu muhalefetin hiç bir temsil kabiliyeti olamayacağı için sorunu çözmekten ziyade daha da derinleştirmekten başka bir işe yaramaz. O beğenmedikleri muhalefetin, yani Suriye devrimcilerinin Suriye'nin gerçek halk olduğunu herkesin görmesi gerekiyor. Ancak amaç Suriye'yi sürekli bir istikrarsızlığa mahkum etmek, hiç bir zaman toparlanamayacağı bir kaotik ortamda tutmak ise, kabul etmek gerekiyor ki, bu yolla bunda başarılı olunmaktadır.
Ancak bu konuda Suriye halkında oluşmuş bulunan devrimci iradenin artık durdurulamaz ve yerine başka bir şey ikame edilemez olduğunu da hesaba katmalarını öneririm.
Rejimin her gün yüzlerce insanı hunharca, acımasızca öldürmesine karşılık hiç geri adım atmayan, direnişe daha bir inatla sarılan, korku duvarını tamamen aşmış bir halk ayaklanması sözkonusudur. Bu konuda karar vermekte gecikenlerin, olup bitenlere karş tereddütler taşımakla meşgul olanların, korkarım, bu suça ortaklıktan başka bir paylar kalmayacaktır.
YENİ ŞAFAK
HABERE YORUM KAT