Suriye'de dengeler değişirken...
Rusya'nın Suriye'den ciddi oranda güç çekmesinden azami fayda görmeyi uman ülkenin İran olduğunu söylersek abartmış olmayız. Bu kapsamda Suriye'nin kuzeyine Türkiye'nin yapacağı operasyona yüksek perdeden dillendirilmese de şiddetle karşı çıkmaktalar.
Faruk Önalan, Star Gazetesinin Açık Görüş ekinde yayınlanan yazısında Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik operasyon yapacağını açıklamasından sonra bölgede değişen dengeleri yorumluyor:
Moskova yönetimi 24 Şubat günü Ukrayna'yı işgal etmeden önce, kısa süre içinde başkent Kiev'i kontrol altına almayı planlıyordu. Öyle ki Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski'nin yerine "atamak" istediği Viktor Yanukoviç Belarus'un başkenti Misnk'te hazır bekletiliyordu. Özel bir operasyon ile Ukrayna Cumhurbaşkanı ilan edilecekti. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Haftalar içinde kesin sonuç alınması beklenen işgalin üzerinden yaklaşık dört ay gibi uzun bir süre geçti. ABD ve Avrupa ülkelerinin etkin istihbarat paylaşımı dahil olmak üzere verdiği her türlü destekle Ruslar ağır kayıplar verdi, önemli generallerini ve subaylarını kaybetti. Azımsanmayacak sayıda Rus silahı imha edildi. Bunun üzerine Ruslar başta başkent Kiev olmak üzere birçok cepheden çekilmek zorunda kaldı. Şu anda ise yeniden şekillenen planlama doğrultusunda ülkenin doğusundaki Donbas bölgesi ve güneyinde Karadeniz'e kıyısı olan şehirlere odaklı bir operasyon yürütülüyor. Bu noktada çatışmaların yoğunlaştığı Severodonetsk kilit konumda yer almaktadır.
Nihai hedef
Geçen hafta Rusların bu bölgenin çoğunun kontrolünü ele geçirdiğine dair bilgiler geldi. Fakat Ukrayna güçlerinin karşı saldırısı ile Rus birlikleri bazı mevzileri kaybetti. Eğer Ukrayna burada tutunabilirse hem İzyum hem de Luhansk alanlarında önemli kazanımlar sağlayabilir. Diğer yandan liman kentleri Mariupol, Melitopol, Herson Rusların kontrolü altında. Rusya'nın güneyde nihai hedefi önemli bir liman şehri olan Odesa idi. Buranın kontrolünü ele geçirip Ukrayna'nın Karadeniz'e erişimini tamamen kesme planlanıyordu ancak Mikolayiv'deki sağlam direniş ve sonrasındaki karşı saldırıyla Herson'a geri çekilmek zorunda kaldılar.
Gelinen bu aşamada, dünyayı etkileyen tahıl krizini de değerlendirmek gerekiyor. Odesa açıkları mayınlarla tuzaklı olduğundan tahıl yüklü gemilerin geçişi için bu bölgenin temizlenmesi gerekmektedir. Bunun için de iki taraf ile ilişkileri güçlü olan Türkiye ön plana çıkıyor. Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Ankara'ya geliş amaçlarından biri de buydu. Mayınların Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından temizlendikten sonra yine Türk savaş gemileri eşliğinde tahıl yüklü gemilerin Odesa limanından güvenli bir şekilde ayrılması hedefleniyor. Zelenski Odesa limanında yaklaşık yirmi beş milyon tahılın bloke edildiğini açıklamıştı. Tabii mayınlar temizlendikten sonra Rus güçlerinin Odesa'ya denizden bir harekât düzenlemeyeceğine dair bir garanti vermesi de masadaki gündem maddelerinden biri. Lavrov'un ziyaretindeki bir diğer önemli konu hiç şüphesiz Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine gerçekleştireceği beşinci sınır ötesi operasyonu. Bazen arzu edilmeyen küresel krizler beraberinde fırsatları da getirebiliyor. Ukrayna savaşının uzaması ve önemli derecede zayiat verilmesi Rusya'nın Suriye'deki varlığını da etkiledi. Rus askerlerinin büyük çoğunluğu Ukrayna'daki cephelere kaydırıldı. Boşalan bazı alanları İran destekli milislerin kontrol altına aldığına dair görüntüler yayılıyor. Son olarak İsrail Alma Araştırma ve Eğitim Merkezi Rusların boşalttığı Kuveyris hava üssüne İran yanlısı milislerin yerleştiğine dair fotoğraflar paylaştı. (2020 yılında gerçekleştirilen Bahar Kalkanı Harekâtı ile Kuveyris üssü Türk jetleri tarafından vurulmuş Şam rejimine ait helikopterler, Pantsir ve BUK hava savunma sistemleri imha edilmişti. O günden sonra üsse Rus güçleri konuşlanmıştı.)
Şii milislerin kurduğu üsler
Suriye Milli Ordusu sözcüsü Yusuf Hammud, Türkiye'nin olası operasyonu duyurmasından sonra İran destekli milislerin ve rejim güçlerinin takviye kuvvet olarak PKK/YPG'ye destek vermek amacıyla bölgeye gönderildiğini açıkladı. Bazı kaynaklar Şii milislerin Tel Rıfat çevresinde iki üs kurduklarını söylüyor. (Anadolu Ajansı'na göre İran yanlısı milislerin 30 Mayıs'ta Tel Rıfat'a girmesine Rus güçleri tarafından izin verilmedi zira Ruslar Tel Rıfat'ta İran'ın etkisini arttırmasını istemiyor) Ayrıca Rus helikopterlerinin Tel Rıfat yakınlarındaki bir hava üssüne indiğine dair istihbarat alındığını vurguladı. Rus kargo uçakları Haseke'ye bağlı Kamışlı'ya Pantsir kısa ve orta menzilli hava savunma sistemi de getirdi. Bunun yanında Tel Rıfat üzerinde Rus helikopterleri keşif uçuşları gerçekleştirmeye devam ediyor. Türk yetkililer Lavrov görüşmesinde bu soruların da sorulacağını belirtmişlerdi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Rus mevkidaşı Sergey Şoygu arasında da görüşmeler gerçekleştiriliyor. Rusların son günlerde Tel Rıfat, Münbiç, Ayn el Arab (Kobani), Ayn İsa, Tel Tamer ve Kamışlı 'da askeri hareketliliği artırmış olması –ki bu artış cüzidir- masaya oturmadan önce yapılan bir hamle olarak görülebilir. Kremlin, Ukrayna krizi sonrası uluslararası baskıya rağmen ambargo kararlarına iştirak etmeyen, stratejik açıdan önemli bir konumda olan Türkiye'yi şu süreçte karşısında görmek istemez. Ayrıca NATO'nun genişlemesi hususunda Türkiye'nin veto gücünün (sonuna kadar haklı sebeplerden dolayı) farkında ve mevcut durum bu aşamada fazlasıyla işlerine geliyor. Rusya için en önemli bölge bir liman şehri olan Lazkiye ve bağlantıyı sağlayan stratejik M4 yolu. Daha önce yapılan anlaşmada M4 kara yolunun kuzeyinde altı kilometre ve güneyinde altı kilometre derinliğinde bir güvenli koridor oluşturulması kararlaştırılmıştı ancak bu da tam anlamıyla uygulamaya konulmadı.
Rusya'nın Suriye'den ciddi oranda güç çekmesinden azami fayda görmeyi uman ülkenin İran olduğunu söylersek abartmış olmayız. Bu kapsamda Suriye'nin kuzeyine yapılacak operasyona yüksek perdeden dillendirilmese de şiddetle karşı çıkmaktalar. Hafta içi İran Dışişleri Bakanı Amir Abdullahiyan'ın Ankara'da olması bekleniyordu lakin "programların çakışması" bahanesiyle ziyaret ileri bir tarihe ertelendi. (O gün Tahran'da Irak İçişleri Bakanı ile görüştü) Öte yandan Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov'un ziyareti de öne çekildi. Tahran yönetimi muhtemelen Ankara-Moskova görüşmesinin sonuçlarını merak ettiği için "bekle-gör" politikasını tercih etmektedir. Tel Rıfat'ın terör örgütünden temizlenmesi İran yanlısı Şii milislerin kontrolündeki Nubul ve Zehra bölgelerine Türk güçlerinin komşu olması demek. İran da bu bölgelerdeki hâkimiyetinin tehlikeye girmesinden çekiniyor zira PKK ile iç içe olmak kendileri için bir sorun teşkil etmemektedir. Vel hâsılı kelam, harekât bölgelerine 2022 yılı başından itibaren yaklaşık beş yüz saldırı ve taciz girişiminin olduğu bir ortamda Türkiye'nin beşinci kez Suriye operasyonunu gerçekleştirmesi tercih değil zorunluluktur. Bir diğer ilginç nokta ise, Türkiye milli güvenliğini tesis etme kapsamında ne zaman bir sınır ötesi harekât gerçekleştirmeyi planlasa ABD, Rusya, Avrupa Birliği ve İran ortak paydada birleşebiliyor. Yapılan açıklamalar da sanki aynı kalemden çıkmış gibi: "Türkiye'nin meşru kaygılarını anlamakla beraber olası operasyon bölgeyi daha da istikrarsızlaştıracaktır."
Yapılan diplomatik görüşmelerde Rusya'nın ya da ABD'nin gerginliği azaltacağını umut eden PKK/SDG elebaşı Mazlum Abdi kod adlı Ferhat Abdi Şahin bir yandan da rejim ile işbirliği yapma çağrılarında bulunuyor. "Suriye ordusunun Suriye topraklarını savunmak için yapabileceği en önemli şey, Türk uçaklarına karşı hava savunma sistemleri kullanmak olacaktır."
En büyük korku SİHA'lar
Örgütün en büyük korkusunun SİHA'lar olduğu bilinen bir gerçek. Bu yüzden Mazlum Abdi gerek Rus gerekse ABD'li yetkililerden Türkiye ile yapılacak görüşmelerde SİHA operasyonlarının durdurulmasının gündeme alınması talebini sık sık dile getiriyor. Oysaki hem ABD hem de Rusya Tel Rıfat ve Münbiç'in yanında Türkiye sınırından 32 km derinliğinde bir güvenli bölge içinde kalan tüm PKK/YPG güçlerinin çekileceğine, ağır silahların toplanıp mevzilerin imha edileceğine dair mutabakatlara imza atmışlardı.
Adana Mutabakatı ne diyor?
Son olarak, ne Tahran ne Moskova ne Vaşington ne de Avrupa başkentleri Suriye toprakları üzerinden gerçekleştirilen terör saldırılarından bir zarar gördü. Oysa Türkiye, hem Irak hem de Suriye topraklarından gerçekleşen saldırılardan bugüne kadar asker ve sivil olmak üzere yüzlerce vatandaşını şehit verdi. Moskova ile yapılan müzakerelerde masaya sürekli Adana Mutabakatı getirilmektedir. Zaten Türkiye'nin Suriye'de bulunması Adana Mutabakatı'nın bir gereğidir ki birinci ve ikinci maddeler son derece açıktır:
Suriye kendi topraklarından Türkiye'nin güvenlik ve istikrarını tehlikeye atacak eylemlere izin vermeyecek. Suriye, PKK'nın silah, lojistik ve mali destek sağlamasına ve propaganda faaliyetlerine izin vermeyecek.
Suriye, PKK'yı terör örgütü olarak ilan etmiştir. Suriye, diğer terör örgütlerinin yanı sıra PKK ve uzantılarının topraklarındaki faaliyetlerini yasaklamıştır.
Durum net bir şekilde açıkken, Türkiye'nin ulusal güvenliği doğrultusunda gerçekleştirdiği ya da gerçekleştireceği tüm sınır ötesi operasyonları meşrudur.
HABERE YORUM KAT