1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. Suriye Yönetimi Adana’da Protesto Edildi
Suriye Yönetimi Adana’da Protesto Edildi

Suriye Yönetimi Adana’da Protesto Edildi

İslami kuruluşlar, Suriye halkı ile dayanışmak ve yapılan zorbalığı protesto etmek için öğle namazına müteakip 5 Ocak Meydanı’ında toplanarak bir basın açıklaması yaptılar.

26 Nisan 2011 Salı 22:16A+A-

Ardından Kızılay Caddesine kortej halinde yürüyerek Merkez Postane'ye varıldı. Orada Başbakanlığa ve Suriye Ankara Elçiliğine fax çekildi.

Öğle namazına müteakip 5 Ocak Meydanı'ında bir araya gelen İslami Kuruluşlar, Suriye Yönetimi'nin başta Der'a olmak üzere Şam'ın dış mahallelerini de içine alan bölgede göstericilere tanklarla ateş açılmasını protesto ederek, Türkiye Hükümetine Suriye ile ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesini istedi. İslami kuruluşlar adına basın açıklamasını Hakan Yalınız okudu. Yalınız bildiriyi okurken sözü sık sık 'Suriye halkı yalnız değildir', 'Zulme karşı omuz omuza', 'Uyan, Diren, Özgürleş' ve 'Direne direne kazanacağız' sloganları ile kesildi. Etkinlikte 'Ortadoğu ateşi zalimleri yakacak', 'Babasından kalan miras: kan, zulüm ve ölüm', 'Katilin oğlu kimin yolunda', 'Reform dedin, katliam yaptın', 'Suriye'de kardeşlerim var', 'Özgürlük ateşi zalimleri yakacak', 'Direne direne kazanacağız', 'Dün Hama'ydı, bugün Der'a mı?' türü dövizler taşındı.

Basın açıklamasının ardından Merkez Postaneye kadar birlikte gidilerek, Başbakanlık ve Suriye Ankara Elçiliğine yapılan zulmün durdurulması için fax çekildi.

Haksöz Haber / Adana

 

 

Basın Açıklamasının Tam Metni:

Bu gün burada 20 sivil toplum örgütünün temsilcileri ile birlikte toplanmamızın nedeni, komşumuz olan ve binlerce akrabamız bulunan Suriye'de son günlerde artan devlet terörünü Adana halkına duyurmak, bu konuda kamuoyu oluşturmak ve savunmasız Suriye halkına yapılan katliama seyirci kalmadığımızı göstermek ve Suriye yönetimini protesto etmektir.

Bildiğimiz gibi Tunus'da başlayan zalim ve diktatör yöneticilere karşı başlatılan özgürlük hareketi kısa zamanda tüm Ortadoğu'yu etkisi altına almıştır. Bu süreçte Suriye halkı da özgürlük meşalesini yakmış ve yıllardır kendilerine verilmeyen haklarını talep etmişlerdir. Ürdün sınırında bir kent olan Der'a'da, bir grup öğrencinin başlatmış olduğu 'özgürleşme hareketi' bu gün itibariyeledördüncü haftasına girmiş bulunmaktadır. Fakat ne acıdır ki Suriye yönetimi sadece 'özgürlük' isteyen bu genç kitleye, gözaltı, işkence ve katliamlarla cevap vermiştir. Sayısı tam bilinememekle birlikte, aralarında bebeklerin ve çocukların da olduğu, 500'ü aşkın kişiyi katletmiştir.

Son olarak 22 Nisan Cuma günü yapılan protestolara yönelik sert müdahalelerde onlarca Suriyeli katledildi. Yüzlerce kişinin yaralandığı gösterilerde tutuklananlardan ise haber alınamıyor. Suriye ordusunun 24 Nisan Pazar ve 25 Nisan Pazartesi Der'a'ya ve Şam'ın dış mahallelerine yönelik saldırılarının şiddeti ise gittikçe artmakta. Ağır silahların yanı sıra tanklar da devreye sokularak 'Allahu Ekber' nidalarıyla adalet ve özgürlük talebinde bulunanlara ölüm ve vahşet kusulmakta. Buna rağmen, Suriyeli özgürlük savaşçıları hiçbir şartta silaha müracaat etmediler. Etmeyeceklerini de haykırıyorlar. Rejimin tüm kışkırtmaları ve vahşetine rağmen, elinde sopa bile olmayan bu kutlu direnişin, 40 yıllık Esad hanedanlığının sonunu getireceğinden şüphe yok.

Suriye'deki despotik rejimin,  başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerinin sessizliğinden cesaret aldığı gayet açık. Konu ile ilgili Dışişleri Bakanlığının yaptığı yazılı açıklama kamuoyu tarafından yetersiz görülmektedir. Açıklamada, direnişçilerin silahlı bir eyleme başvurmadıkları ortada iken, Suriye rejimine 'orantısız ve aşırı güç kullanmama' çağrısını anlamsız buluyoruz. Hükümet, İsrail ve Avrupa Parlamentosuna karşı gösterdiği tepkiyi, neden despot Suriye rejimine karşı da göstermiyor.

Bizler buradan, Sayın Başbakan ve Dışişleri Bakanına sesleniyoruz; 

Beşşar Esat yönetimi, daha fazla kan dökmemesi konusunda sert bir şekilde uyarılmalıdır.

Aynı şekilde Beşşar Esat'a buradan sesleniyoruz ki babanızın HAMA da yaptığı katliamı unutmadık ve unutturmayacağız.

Biliyoruz ki; 2 Şubat 1982'de Hama'da gerçekleşen katliam, yakın tarihimizin bölgemizde yaşanmış en acı olaylarından biridir. O gün Hama'da başlayan bombardıman 21 gün ve gece boyunca sürmüş, bu süre zarfında yaklaşık 40 bin kişi hayatını kaybetmiştir. Saldırılardan sonra başlayan operasyonlarda 13 ile 70 yaş arası erkekler şehirde tutuklanmış, birçoğundan bir daha haber alınamamıştır. O günlerde gözaltına alındıktan sonra kaybolan ve bir daha kendisinden haber alınamayan insan sayısı 20 binden fazladır. Operasyon sadece Hama'da değil, Suriye'nin tüm şehirlerinde gerçekleşmiş ve tüm ülkede büyük trajedilerin yaşanmasına sebep olmuştur. Olayların yaşandığı günler ve takip eden günler boyunca tüm ülkede ölen insan sayısının ise 70 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir.

Katliamdan sonra 800 bin kişi ülkeyi terk etmek zorunda kalmış ve o gün ülkesini terk eden insanların bugünkü nüfusları 2 milyonu aşmıştır. Halen diasporada yaşayan bu insanlar ülkelerine dönememektedirler. Hama olaylarının yaşandığı esnada henüz hayatta olmayan Hamalı ailelerin çocukları ve torunları bile ülkelerine dönememektedirler. Suriye yönetiminin uluslararası topluma bu kişilerin ülkelerine dönebilecekleri yönündeki açıklamaları uygulamada yerini bulmamış ve bugüne kadar geri dönen insanlardan yaklaşık 1000 kişi tutuklanmış ve bu kişiler halen hapiste bulunmaktadır.

Suriye'de özgürlük hareketinin başladığı günlerde Beşşar Esat:

Refomlar yapılacak, halkın talepleri yerine getirilecek demesine rağmen gelinen noktada rejimin reform yapmak değil katliam yapmak niyeti taşıdığını açıkça göstermektedir.

Hiçbir zulmün karşılıksız kalmayacağını, bir defa daha dikta yönetimlerine ve Baas rejmine hatırlatıyoruz. Bir an önce halkın taleplerini dikkate almalarını, zulüm, işkence ve ölümlerin son bulmasını istiyoruz.

Bu zulüm bitene kadar Müslüman Suriye halkının yanında, zalim Baas rejiminin karşısında olduğumuzu bilmelerini istiyoruz. Bu nedenle yapılan zulümleri ve işkenceleri şiddetle kınıyor, bu konunun takipçisi olacağımızı kamuoyuna ve siz değerli basın mensuplarına saygı ile duyuruyoruz.

BİR SONRAKİ EYLEM PLANI DA BURADAN DUYURMAK İSTİYORUZ

CUMA GÜNÜ CUMA NAMAZINDAN SONRA SURİYEDE ŞEHİT EDİLEN KARDEŞLERİMİZ İÇİN GIYABİ CENAZE NAMAZI KILINACAKTIR.

HABERE YORUM KAT

7 Yorum