İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun
Allah'a Hamd, O'nun Resulüne Salat ve tüm inananlara selam olsun

O Mü'minler ki eğer onları yeryüzünde iktidar sahibi yaparsak namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, iyilikleri emredip yaygınlaştırır, kötülükleri de nehyederler. Bütün işlerin sonu Allah’a aittir. 

İnsanlığın büyük bir medeniyet ve inanç krizi yaşadığı İslam dünyasının ise insanlığa adil bir dünya sunamayan Batı/l ittifak güçlerinin neden olduğu problemlere çözüm yolu aradığı günümüzde Rabbimizin bu ayeti yaşananları en güzel biçimde özetlemektedir.

ABD liderliğindeki Batı ülkelerinin 2. Dünya savaşından sonra oluşturdukları faize dayalı ekonomi, kapitalist yaşam biçimi, materyalizm, demokrasi ve liberalizm gibi insanları en temel ahlaki prensiplerden dahi uzaklaştıran ideolojiler insanlığa uzun süren felaketler, işgaller ve kulların kullara taptığı zulüm düzenlerinden başka bir şey getirmedi. 
İslam toplumları bu uzun süren ve neredeyse 100 yıla yaklaşan zulüm döneminde Batılı güçler tarafından halklarımızın başına musallat edilen, onların iradelerini bile zincire vuran, onları yaşamın her alanında köleleştiren ve sadece Batılı efendilerinin çıkarlarını koruyan zalim diktatörlerin baskısı altında büyük eziyetlere düçar edildi.

İran ve Hizbullah gibi İslam dünyasının kalbinde Şii Hilali isimli bir kanser olarak bizzat Batı tarafından desteklenen ve yıllardır İsrail’in sınır bekçiliğini yapan, şimdi de Suriye’nin mazlum halkına karşı katliamlara karışan sapkın güruhun ABD ve Batı’nın sessizlik desteği ile Suriye’de gerçekleştirdiği katliamlar halklarımızın gerçekleri görmesi için oldukça önemli süreçlerdir. Halklarımız Allah’tan ve onun izniyle kendilerine karşı son derece şefkatli, düşmana karşı da pek şiddetli olan mücahid evlatlarından başka dostlarının olmadığını ve küfrün tek millet olduğunu anlamıştır. Suriye’de bir İslam devleti yerine açık pazar ekonomisini kabul eden, demokratik ve laik bir rejimin kurulması için 3 yıl boyunca Esad ve Hizbullah zulmüne sessiz kalan Batı’nın kirli maskesi düşmüş ve Suriye cihadı ile Afganistan’da onlarca Hıristiyan ülkeye karşı devam eden cihadın aynı düşmana karşı, aynı motivasyonlarla gerçekleştiği kendilerine aşikâr olmuştur.

Zulmün uzayan gecesinde aydınlık şafakların özlemini kuran ve sadece İslam dünyasının değil Müslüman olsun gayri Müslim olsun tüm dünya halklarının Allah tarafından kendilerine verilen haklarını onlardan daha fazla gözeten adil bir İslami projenin hayata geçirilmesi için devam eden davet ve ıslah yöntemlerinin yanında şüphesiz en önemli mücadele yöntemi cihaddır. 

İslam dünyasının içinde bulunduğu siyasi, ilmi ve ictimai problemlerden kurtulması için ortaya konan mücadele yöntemleri arasında Cihad en saygın konuma sahip ibadettir. Cihad’ı İslam’ın evrensel mesajı ile halklar arasındaki engellerin kaldırılması olarak gören, insanlık içerisinde çıkarılan en hayırlı ve vasat ümmet olan İslam ümmeti, yeryüzünün doğusunu da batısını da zulme ve gözyaşına boğan “Yeni Dünya Düzeni” isimli uluslararası inkâr projesine en ciddi ve pratik meydan okumayı gerçekleştiren tek güçtür. İslam dünyası cihadi duruşu ile Batı'nın insanlığa dayattığı tüketici yaşam biçimi, ahlaksız ideolojiler ve zulme dayalı ekonomik dünya düzenine de muhalefet etmektedir.

Zirvelere ulaşmanın zorlukları gibi yüce amaçları gerçekleştirmenin sabır ve disiplin isteyen uzun vadeli mücadele gerektirdiğinin bilincinde olan ve Allah’ın “sözlerini tutanlar” olarak tanımladığı İslam ümmetinin değerli evlatları bu kutlu yolda kendilerinden beklenen bedelleri ödeyerek azim ile yürümeye devam etmektedirler. 

Onlar cihadı mutedil bir uyanış metodu, saygın bir değişim hareketi, davet, ilim ve ıslahı da içeren bir çağrı olarak görmekte ve her türlü aşırı, tekfirci ve bağnaz dinalgısını da reddetmektedirler. İslam ümmetinin ortaya koyduğu mücadele metodunun ve meydan okumanın sadece ezilen Müslümanlar değil zulme uğrayan bütün halkların haklarını iade etme konusunda bu yüzyılda atılmış en büyük ciddi adım olduğu aşikardır.

İslam dünyasının yeniden hak ettiği saygın ve aktör konuma gelmesi için dünya haklarının kendilerinden oldukça ümitli olduğu Selahaddin Eyyübi’nin ve Fatih’in yolunda yürüyen Kürt ve Türk halklarını, bu kutlu yolculuk sırasında çağa şahidlik ederken Afganistan ve Suriye cihadında şahadete ulaşan kardeşlerimizin müjdesiyle müjdeleriz. İslam’ın dünya ve ahreti cennete çevirecek ve insanlığın problemlerine çözüm sunacak mesajının dünya üzerinde küçücük bir toprak parçasında bile pratiğe dönüşmesini engellemeye çalışan Haçlı saldırısına karşı kahramanca çarpışan yiğit erlere selam ederiz. 

Bu yiğitler arasında geçmişte Afganistan’da cihad eden İstanbul Üniversitesi Tarih bölümü öğrencisi Zeynel Gelener isimli kardeşimiz Suriye’de şahadet şerbeti içmiş, diğer kardeşlerimiz ise ABD insansız uçaklarının saldırılarında yaşamını yitirmişlerdir. Ayrıca bu beyan ile görüntülerini kamuoyuna paylaştığımız iki kardeşimiz de Afganistan’da ABD güçlerine ölümcül darbeler vuran saldırılar düzenlemişlerdir.

Bizler Arakandan Afganistan’a; Suriye’den Filistin’e tüm Müslüman halkların yeniden bağımsızlığını elde ederek Resulullah’ın (sas) müjdelediği adil İslam Hilafetini tekrar inşa edeceği güne kadar şehitlerimizin yolunu takip edeceğimize dair Allah’a ağır sözler verdik. 
Şehid düşen kardeşlerimizin isimleri ve videoları aşağıdadır.