Suriye saf mı değiştiriyor?
Suriye'nin Annapolis barış görüşmelerine katılması somut olarak hiçbir sonuç çıkmasa da önemliydi. Belki de Annapolis'in tek kazancı Suriye'nin sisteme dahil edilebileceğinin işaretlerini vermiş olmasıydı. Ortadoğu'da İsrail'le uzlaşmış bir Suriye'nin İran'ı denklem dışına iteceği açıktı. Özellikle İsrail'in Filistinlilerle barış yapmaktan çok Suriye ile görüşmelerin başlatılmasından yana olduğu yönünde verdiği mesaj dikkatle takip edilmeli. İsrail Filistinlileri bir kenara bırakarak oldu-bittileri sürdürürken barışçı görüntüsünü pekiştirmek için Suriye'ye göz kırpmasının basit bir taktik olmadığı ortada. Bölgede rakiplerini saf dışı etmiş bir İsrail'in Filistinlilere istediği şartları dayatması daha kolay olacak.
Bölgede yaşanan son suikast eylemleri Suriye'nin Annapolis'e katılmasının tesadüf, hele hele Türkiye'nin “ikna etme”siyle lütfen katılmasından ibaret olmadığı konusunda kuşkuları artırıyor. Amerika'nın teröristlere destek veren ülke suçlamasıyla diplomatik ve ekonomik alanda sıkıştırdığı Suriye gerçekten İsrail'le ilişkileri normalleştirmeye mi çalışıyor? Hatta Amerika ile işbirliği yaparak hedef olmaktan çıkıp sisteme dahil olmak mı istiyor?
Tüm bu soruları akla getiren bazı iddiaları yan yana koyunca Suriye'nin çok daha derin strateji değişikliğine hazırlandığı, kendisini izole eden Ortadoğu siyasetini değiştirmeye hazırlandığı yönünde kuşkular artmakta. Böyle düşünmeye cesaret veren geçmişteki strateji değişikliklerini de hatırlamak da yarar var. PKK sorunu yüzünden Türkiye ile savaşın eşiğine gelen Şam'ın şartlar değiştiğinde ne kadar hızlı değişebildiği göz önüne alındığında saf değiştirmenin hiç de uzak ihtimal olmadığı düşünülebilir.
Gelelim Suriye'nin saf değiştirmeye hazırlandığı yönündeki kuşkuların kaynağı gelişmelere. Geçen hafta Amerika'nın ve İsrail'in yıllardır peşinde olduğu, Hizbullah'ın önemli isimlerinden İmad Mugniye'nin otomobiline yerleştirilen bombanın patlatılması sonucu Şam'da öldürülmesi belli çevrelerde memnuniyetle karşılanırken büyük bir istihbarat başarısı olarak yorumlanmıştı. Amerika'nın Lübnan'dan çekilmesine neden olan deniz piyadelerine yapılan saldırılardan, Güney Amerika'daki İsrail hedeflerinin bombalanmasına kadar pek çok olayın sorumlusu olarak gösterilen Mugniye'nin Suriye istihbaratının göz açtırmadığı bir yerde Şam'da katledilmesi konusunda Batı basınında değişik iddialar ortaya atılmaya başladı.
Suriye'nin saf değiştirmiş olabileceği, en azından ABD ve İsrail'le belli konularda işbirliği yapabileceği iddiaları son suikast konusunda kuşkuları artırırken, yüksek sesle konuşulmaya başlandı bile. Lon-dra'da yayınlanan Asharq Alawsat gazetesinin yazdığına göre, “bir Hamas yetkilisi Arap istihbarat servislerini, Suriye'deki Hamas liderleri hakkında İsrail ve ABD'ye enformasyon vermekle suçladı. İsmail Heniye'nin danışmanı Ahmed Yusuf, 'sızdırılan bilgiler arasında Şam'a yerleşen HAMAS liderlerinin hareketleri, kaldıkları yerler ve kullandıkları arabaların çeşitleri bulunuyor' dedi.”
Burada açıktan Suriye ismi geçmiyor, ancak başka bir haberle bu iddia birleştirilince daha farklı bir resim çıkıyor ortaya.
The Washington Times'ta yayınlanan Claude Salhani imzalı yazıda Mugniye'ye yapılan saldırının istihbarat bilgilerinin Suriye tarafından verildiği iddia ediliyor. Başına 5 milyon dolar ödül konan Mugniye'nin Suriye istihbaratının denetimindeki bir yerde, başkent Şam'da suikaste kurban gitmesi başlı başına skandal sayılmalı. Her şeyden önce diyor Salhani, Mugniye'nin kaldığı yerin tespiti kadar doğru kimliğin bu suikasti tertipleyenlere verilmiş olması gerekir.
Böylesi bir işbirliğine gerekçe olarak da Hariri suikasti nedeniyle başı sıkışan Suriye'nin Fransa ve Amerika'ya verilmiş bir rüşvet olabileceği.
Tekrar HAMAS iddialarına dönersek, Şam'da bulunan örgütün siyasi sorumlusu Halid Meşşai'nin de verilen istihbarat sonucu çeşitli suikast girişimlerine maruz kaldığı, yardımcısı Musa Ebu Merzuk hakkında da bilgi sızdırıldığı yapılan açıklamada yer alıyor. Hizbullah kadar HAMAS'ı da hedef tahtasına koyan ABD ve İsrail ile Suriye'nin el altından istihbarat alışverişi yapmayacağını kimse iddia edemez. Önemli olan bu istihbaratın ne çapta ve ne karşılığı yapılmış olduğudur.
Annapolis'e katılarak bugüne kadar izlediği uzlaşmaz tutumunu terk ettiği ve terk edebileceği sinyalini veren Suriye yönetiminin kontrolü altındaki kimi isimleri “yüksek siyaset” adına feda etmeyeceğinin garantisi yok. Açıktan Suriye'nin ismini vermeyen HAMAS yöneticilerinin başına Hizbullah liderlerinden Mugniye'nin başına gelen türden bir saldırı gelirse bunun adresinin neresi olabileceği konusunda işaret verilmiş oldu şimdiden.
Suriye ile Türkiye arasındaki yakınlaşmayı abartan, üstelik bunu Osmanlı projesinden İslamcılık idealleriyle örtüştürme konusunda çaba gösterenlerin bu gelişmeler karşısında bazı konuları yeniden düşünmeleri gerekir..
Yeni Şafak gazetesi
YAZIYA YORUM KAT