Suriye izlenimleri
[26.01.2025]
Doğrusu, ilk yurt dışı seyahatimizi, devrim sonrası Suriye'ye yapacağımız aklımın ucundan geçmemişti. Rabbim nasip etti, Batman’dan çok kıymetli bir ekip ile sabahın erken bir vaktinde yola koyulduk. Diyarbakır, Urfa, Gaziantep güzergâhından ve en son Hatay ilinin Reyhanlı ilçesine uğrayıp Cilvegözü Sınır kapısından Suriye’ye geçtik. Çok uzun olmayan bir dinlenme ve moladan sonra mihmandarımız Ebu Vail eşliğinde gezi ve gözlemlerde bulunmak üzere tekrar yola koyulduk.
İlk güzergâhımız İdlib’in Harim ilçesinin El-Dana Nahiyah kasabasına bağlı Aqrabatyerleşim yeri oldu. Burada, dünyalar güzeli üç yüz yetimin yaşadığı Abdülhamid Han Yetimhanesini ziyaret ettik. Kurban kesimine şahitlik ettik. Sonra yine İdlib iline bağlı olan Sarmada köyünü ziyaret ettik. Hemen belirteyim ki Sarmada, Suriye'nin en kuzeybatısında Türkiye sınırına çok yakın bir konumda olan bir köy.. Fazla vakit kaybetmeden tekrar İdlib’e doğru yola koyulduk.
Doğrusu, uzun süredir Müslüman Devrimcilerin karargâhı olan bu ili merak ediyorduk. Hem devrimin hem de yönetimin tecrübe edildiği bu yerleşim yerinde ilk göze çarpan şey nüfus yoğunluğu ve kalabalıkların canlı akışıydı. Yapılan uluslararası anlaşma ve verilen güvenceler nedeniyle savaştan çok fazla etkilenmediği göze çarpan şehir, diğer mihmandarımız Ebu Abdullah'ın deyişiyle Suriye'nin en güvenli şehri konumunda şu an. Görülen asayiş ve canlılık bunun kanıtı gibi.
Karanlık çöktükten sonra yine tampon bölgede bulunan Fetih İnsani Yardım Vakfı’na ait misafirhaneye geldik. Ev sahipliği yapan kardeşlerimizin hazırladığı yemek ve tatlıları yedikten sonra dinlenmeye çekildik. Burada, Fetih Vakfı gönüllüsü ve çalışanı Yusuf İslam kardeşimiz, hem Suriye’de olup bitenler ile ilgili hem de Vakfın yaptığı çalışmalar ile ilgili genel bir değerlendirme yaptı. Değerlendirmeleri çok iyiydi. Tekrar kendilerine çok teşekkür ediyoruz.
[27.01.2025]
Sabah namazımızı kıldıktan sonra Kıymetli mihmandarımız Ebu Ahmet ile birlikte Humus'a doğru yola koyulduk. Devrim'in sembol isimlerinden olan şehit Abdülbasıt Sarut'un memleketi Humus'a varmadan önce, meşhur M4 ve M5 yolunun kesiştiği Seraqip ve Rastan'dan geçtik. (Ki bu stratejik yollar Şam, Humus, Halep ve Hama'yı birbirine bağlayan yollardır.) Seraqip, kelimenin tam anlamıyla yerle bir edilmiş. Devrik rejim ve hamisi Rusya, bu stratejik yeri almak için elinden geleni yapmış. Sağlam bina yok gibi. Ayrıca ulaşımı engellemek için Humus'a bağlı Rastan Köprüsü'nün büyük bir kısmını bombalanış. Geçtiğimiz her yerde yıkımlar vardı.
Humus'ta en çok zarar gören mahalle, Hz. Hâlid bin Velid'in medfun olduğu Halidiye Mahallesi. Büyük binalar, camiler, işyerleri vs. savaşın o kahredici yaralarını üzerlerinde hâlâ taşıyor. Bir anda kendinizi alacakaranlık kuşağında buluyorsunuz. Kevgire, kocaman eleklere dönmüş bu binalar bu haldeyse orada yaşayan insanların halini varın siz düşünün. İnsan ve insanlık düşmanı yaratıklarla aynı anda yaşamanın ağırlığını hissediyorsunuz. Lanet okuyorsunuz. Beddua ediyorsunuz.. Ahiret ve zalimler için can yakıcı azabın varlığıyla sakinleşiyorsunuz sonra..
Humus'u gördükten sonra yolumuzu, yönümüzü dünya gündemine bomba gibi düşen; işkence ve katliamlar ile yürekleri sızlatan, sineleri yakan Sednaya iline ve orada bulunan meşhur cezaevine çevirdik. (Hemen belirtelim ki Sednaya, Suriye’de genellikle Hıristiyan halkın yaşadığı bir il. Bu nedenle savaştan etkilenmeyen ender şehirlerden biridir.)
Sednaya Cezaevi, tahkim edilmiş büyük bir kale gibiydi. Duvarlar, tel örgüleri, labirent gibi uzanan yapısıyla dışardan da oldukça ürkütücüydü. Rehberimiz eşliğinde demir kapılardan içeri girdik.. Tekli hücreler, müşahede odaları, eni yaklaşık 60 cm, boyu yaklaşık 2 metre ve muhtemel uzunluğu 4-5 metre olan mahkûm istif odaları. (Ki, mahkûmlar burada tek sıra halinde ve çıplak halde ayakta sorgu için bekletiliyorlarmış...) Küf ve insan kokusu hala vardı.. İdama mahkûm edilenlerin idam edildiği yer ürkütücü ve karanlıktı. Hücreler kapkaranlıktı. İçine girince nefeslerin bir anda kesildiği... Bir marangozhaneyi andıran odaları gördük sonra. Pres makinesi, testere ve bir kaç işkence aleti daha.. Sadist, vahşi ve zalim bir yaratığın sınırsızlığına şahit oluyorsunuz birden. İnsanlığınızdan utanıyorsunuz sonra.. Nefesiniz kesiliyor.. Umudunuz tükeniyor.. Ölmek istiyorsunuz.. Orada esir edilen birinin duygu ve düşüncelerini hangi yazar yazabilir, hangi şair betimleyebilir, hangi ressam resmedebilir... Normal ölümün istendiği, ödül olarak kabul edildiği bir mekanı kim anlatabilir ki?!
Sednaya Cezaevi'nden sonra hemen başkent Şam'a doğru yol aldık.. Merkeze doğru geldikçe insan ve araç kalabalığı dikkat çekiciydi. Metrekareye düşen insan ve araç çokluğu nedeniyle kısa sürede varmamız gereken yerimize çok geç ulaştık.. Yine dikkatimizi çeken şey insanların yorgunluğu ve araçların köhneliği ile pazarlara ve insanların yüzüne yansıyan fakirlik oldu.. Emevîye camisine gitmek için içinden geçmek zorunda kaldığımız Hamidiye Çarşısı toplumsal resmi vermesi açısından önemli bir parametre idi bence..
Meşhur Emevîye Camisi' ne de gittik. Diğer ismiyle Şam Ulu Camii tam anlamıyla bir şaheser. Yapı ve mimarisiyle, hat ve minyatürleriyle, minare ve şerefeleriyle, bahçe ve ziyaret yerleriyle bunu fazlasıyla hak ediyor.. Orada namazlarımızı kıldık. Hemen bitişiğinde bulunan Sultan Selahaddin-i Eyyubi'nin kabrini ziyaret ettik. Duygulandık.. Dua ettik.
Sednaya Cezaevi'nden sonra bizi en çok etkileyen yer, Şam'ın merkezine bağlı olan Yermük Kampı/mahallesi oldu. Özellikle 1967'de İsrail tarafından Filistin'den tenkil ve tehcir edilen Filistinli muhacirlerin yerleştirildiği bu mahallede binlerce kişi Suriye rejimi tarafından katledildi, binlerce bina yok edildi. Mihmandarımız Ebu Ahmet, Yermük Kampı'nın Yermük, Hecerülesved ve Kadem olmak üzere üç yerleşim yerinden müteşekkil olduğunu belirtti. Oldukça büyük bir yer. Binlerce ev var/dı. Ama bütün binalar bombalar ile vurulmuş, yıkılmış veya yerle bir edilmiş... (Mihmandarımız ilginç bir olay aktardı. Rejim ve aveneleri kampı yıllarca kuşatma altına alıp bombalamış. Burada hurda haline gelen binaların demirlerini düzgün şekilde keser ve daha yıkıcı olsun diye varil bombalarına yerleştirirlermiş. Ve o varilleri de hedef ayırt etmeksizin kamptaki binaların üzerine atarmış.)
2023 Adıyaman ve Hatay depremlerinin sonuçlarını yerinde görenlerden biri olarak yazıyorum ki bu kamp, defalarca deprem görmüş gibi geldi bana. Her yer darmaduman edilmiş. Yaklaşık dört yüz bin kişinin katledildiği kaydediliyor.. Geriye kalan bir milyon beş yüz bin kişinin de başta İdlib olmak üzere civar il ve ülkelere göç ettiğini söylüyorlar.. Nutkumuz tutuldu.. Söyleyecek söz bulamadık.. Özellikle İran ve Suriye'nin Filistin hamisi olduğu; direniş eksenini koruduğu iddiasının doğru olmadığı bir kez daha açığa çıktı. Çünkü Yermük Kampı'nda katledilen dört yüz bin kişinin büyük bölümü Filistinli mazlumlar ve muhacirlerdi. Katilleri ise Suriye, Rusya ve İran.
[28.01.2025]
Önceki gün ziyaret ettiğimiz Yermük Kampına gitmek ve ihtiyaç sahiplerine yardım kolilerini dağıtmak için sabahın erken saatlerinde yola koyulduk. Yerle bir olan kampta çaresiz insanlar toplanmışlardı. Mihmandarlarımızla birlikte kolileri dağıtmaya çalıştık. Ardından Suriye’nin en büyük şehirlerinden olan Halep’e doğru yola çıktık.
Halep’e varmadan önce Hama ’ya bağlı köy ve kasabaların içler acısı haline de şahit olduk. Her yerde aynı felaket ile karşılaştık.
Rejim güçleri, İran ve Rusya ile birlikte önceleri Halep'teki çarşı, pazar, otobüs durakları ve fırınlara Scud füzeleriyle, ardından da misket ve vakum bombasıyla saldırmış, sonrasında ise varil bombası ile hedef almış. Halep’in en çok zarar gören semtlerinden Amiriye’de bu felaketin sonuçlarına şahit olduk.
Son olarak Halep kalesine de uğradık. Burada devrimin coşkusu ve sevinci vardı. He yaştan Suriyelinin sevincine şahitlik ettik.
SONUÇ YERİNE:
“Seyahat özgürleştirir!” diye yazar Ekrem Işın; Gerald de Nerval’ın ‘Doğuda Seyahat’ adlı kitabının takdim yazısında. İlk seyyahların prensler, asilzadeler olduğunu; ‘görgülerini arttırmak ve farklı siyasi yönetim biçimlerini yerinde görmek’ arzusuyla yola çıktıklarını ve dönüşlerinde bu konularda hayli kültürlendiklerini aktarır. Görmek, okumaktan daha evladır, bu yüzden.
Seyahatimizin her anlamda ufkumuzu açtığını /genişlettiğini aktarmalıyım. İstenilen seviyede olmasa bile olup bitenleri yerinde görmek ve değerlendirmek şansına sahip olduk, diyebilirim.
Dünya, Suriye’de onlarca yıldır toplumu, alevli ‘kundak bezine sarıp sarmalayan’; insanların imkân ve bağımsızlığını vesayet altına alan ve olabildiğince insan haysiyet ve onurunu çiğneyen ruh hastası bir babanın, psikopat oğlunun ve avenesinin demir yumrukları altında inleyen bir halkın trajedisine tanık oldu. Ve bu trajedi 8 Aralık 2024 günü sona erdi. Elhamdülillah.
Şimdi yaraları sarma, gönülleri onarma ve binaları imar etme zamanı. Rabbim yar ve yardımcıları olsun.
Bir öneri sunarak bitirmek istiyorum:
Keşke, başka ülkelerden Suriye'ye gelen veya gelecek olan ziyaretçiler için özel bir birim / ekip kurulsa veya oluşturulsa. Dil bilen, devrim öncesi ve sonrası Suriye'nin sosyal, siyasi, kültürel, demografik, adlî vb. konularına vakıf bir ekip en az devrimciler kadar önemli bir işlev görecektir. Ne olup bittiğini takip eden, anlayan, onu anlatıp aktaracak olanların varlığı devrimin anlaşılması ve yaşatılması hususunda hayati bir rol oynayacaktır, diye düşünüyorum. Vesselam.
YAZIYA YORUM KAT
Bu beldeleri özgürleştiren Rabbimize hamd olsun. Toplumların değerleri ile savaşan ve onlara zulmeden rejimler elbet bir gün yıkılacaktır. Baas rejimi de tarihin çöplüğüne mahkum oldu çok şükür. Bu Seyahat izlenimleri akıcı üslubuyla bir nevi fotoğrafı çekerek bize aktaran Osman kardeşimize teşekkür ediyoruz. Kendisinin ' de dediği gibi; Şimdi yaraları sarma, gönülleri onarma ve binaları imar etme zamanı. Rabbim yar ve yardımcıları olsun
Yanıtla (0) (0)Kaleminize yüreğinize sağlık. Suriye'nin yeniden inşa edildigi barış ve huzurun kaim olduğu yazılar yazmanızı umuyorur ve Rabbimiz den bunu diliyoruz.
Yanıtla (0) (0)İtiraf etmeliyim ki .. " o denli akıcı / üsturuplu bir şekilde yazılmış ki " söz konusu bu yazıyı bir çırpıda okudum ve kendimi Halep , biladi Şam sokaklarında buldum ..
Yanıtla (0) (0)Suriye' ye yapılan bir geziden / seyahatten ziyade .. Edinilen izlenimi / gözlemi özne kılarak aynél yakin bir şekilde süreci irdeleyen analiz eden , dia 'sını çeken ve tüm gelişmeleri edebî bir üslupla bizlere akıcı bir şekilde aktaran usta kalem Osman SEVİM kardeşime teşekkür ediyoruz .. Allah razı olsun ..
Filistin Gazze'de ve Suriye'de televizyonlarda ve diğer medya mecralarında gördüğümüz yıkıcı ve kırıcı görüntüler aklımızı, kalbimizi yaralayan merkezi, mutlak bir kötülük eseridir. Buralarda yaşananlar insanlığın düştüğü ve alçaldığı yerler oldu. Buralarda bütün dengeler ve ilkeler parçalanmış bulunuyor.
Yanıtla (0) (0)İzlenimler ve tutulan kayıtlar önemlidir. Emperyalist zalim güçlerin insan olmaktan nasıl çıkmış olduklarının kanıtlarıdır. Müslümanlar olarak varoluşa katkı vermek için ümmet bilinciyle hareket ederek, mutlak şer ve şer güçlere karşı dayanışma içinde olmamız lazım, Kevser Havuzu başında Peygamberiz (sav) ile buluşmak için Ensar olma vasfımızı/vazifemizi ısrarla büyüterek sürdürmemiz lazım.
Kayıtlarınız için elinize sağlık.
Osman kardeşimize teşekkür ediyorum, gayet canlı ve etkileyici bir anlatımla Suriye hadisesinin bir fotoğrafını çekmiş. Sednaya herkes için bir ibret müzesi bence ama Osman kardeşimiz gibi uzun yıllar cezaevi tecrübesi yaşayanların tanıklığı ve hisleri daha dikkat çekici elbette. Orada yaşayan inanların neler hissetmiş olabileceklerine dair satırlarının dikkatle tekrar okunmasını öneriyorum. Allah Teala Suriye hadisesini tüm Ümmet ve mazlumlar için hayreylesin.
Yanıtla (0) (0)