Suriye, İran’ın Ümmete İlk İhaneti Değil
Gaziantep’te Ahmet Varol dünyada yaşanan son gelişmeler ışığında Müslümanların durumu başlıklı bir sunum yaptı.
Yılmaz Bilgen / Haksöz Haber
Gaziantep’te düzenlenen bir panele konuşmacı olarak katılan araştırmacı-gazeteci Ahmet Varol dünyada yaşanan son gelişmeler ışığında Müslümanların durumu başlıklı bir sunum yaptı.
Beşeri ideolojilerin Uluslararası düzeyde gelecek vadeden pozisyonlarını yitirmelerine paralel olarak, İslama ve Müslümanlara saldırıların arttığını ifade eden Ahmet Varol, Suriye, Mısır, Filistin, Yemen, Tunus, Libya ve diğer İslam beldelerinde yaşananlarında bu çöküşün yansıması olduğunu belirtti.
Ahmet Varol: ‘İslam düşmanı odakların oynadığı rol kadar, Suriye’de yüzbinlerce masumu katleden acımasız bir diktatöre alenen destek veren İran’ın da üstlendiği misyonun önemine dikkat çekti.
Konuşmasını aynı konu üzerinde örnekler vererek sürdüren Ahmet Varol konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
Baba Bush’la başlayan körfez savaşı ve sonrasında Afganistan’ın işgalinde İran ABD’ye destek veren ülkeydi. Bu işbirliği Afganistan’da Karzai, Irak’ta da Maliki kuklasını iktidara taşıdı. Bu iki kukla işte bu kirli ve karanlık işbirliğinin sonucunda işbaşına getirildi.
‘Müslümanlar bu kirli alışveriş sürecinde sessiz kaldı. Sergilenen rezaleti dile getirmek isteyenlerde ‘fitne çıkmasın’ gerekçesiyle susturuldu. Ta ki İran, Suriyeli mazlumların katledilişinde aktif olarak yer alıncaya dek bu sessizlik devam etti. Geldiğimiz noktada geç kalındığını herkes kabul ediyor. Irak ve Afganistan’da oluşan ABD-İran ittifakı Rusya, AB ve Çin’le biraz daha genişleyerek yeni bir boyut kazandı.
İran’ı ve kadim Pers reflekslerini tanıyanlar için olanlar şaşırtıcı değildi. İslam devleti iddiasındaki İran’ın dış politikasında temel belirleyen hiçbir zaman İslami itikad olmamıştır. İran için siyasi Şiilik ve mezhebi tavır daima belirleyen olageldi. Pragmatist gizemcilik ümmeti uyutarak ustaca devam ettirildi.
İsrail’in bölgedeki etkisi her geçen gün azalmakta.Ortadoğu’da ki Müslüman uyanış terör devletinin geleceği olmadığını küresel efendilere çok net olarak gösterdi.İşte tamda bu dönemde İran faktörünün müstekbirlerle işbirliği yaparak devreye girmesi dikkate şayandır. Suriye savaşının ilk günlerinde İran direnişçileri ABD ve İsrail’in işbirlikçisi bozguncular olarak niteledi. Aradan geçen 3 yıl da şahit olduğumuz gelişmeler gösterdi ki Suriye’de İslam nizamına dayalı bir devlet istemeyen ‘kutsal ittifakta!’ yer alan ABD, İsrail, Rusya, Avrupa, Çin gibi ülkeler arasında İran başrolü oynuyor.
Beşşar Esed’e her şeyiyle destek olan İran’a ve onun ideolojisine ve de diğer Kafir müttefiklerine karşı Müslümanlara düşen görev küresel cihadı yaymaktır.
Gazeteci-yazar Ahmet Varol sözlerini ‘ Dün kazandık, yarında kazanan biz olacağız.’ Diyerek sonlandırdı…
HABERE YORUM KAT