Suriye Direnişi Bağlamında Kürt Sorunu ve Çözüm Süreci
Özgür-Der Amasya Temsilciliğinde Suriye Direnişi Bağlamında Kürt Sorunu Ve Çözüm Süreci Konulu Seminer Yapıldı.
23 Kasım 2013 Cumartesi gecesi dernek salonunda gerçekleştirilen programda, Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı ve Haksöz Dergisi Yazarı Murat KOÇ, konu ile ilgili olarak özetle şunları söyledi.
KÜRT SORUNUN DOĞUŞU VE GELİŞİMİ
Kürt sorunu, laik Kemalist sistemin, Türk Ulusunu oluşturmak için Kürt kavmini ve dilini yok sayması nedeniyle ortaya çıktı. Kürt kavmi Türkler Anadolu’ya gelmeden binlerce yıl önce Anadolu’da oldukları gibi, Türklerden 200 – 300 yıl önce, yani peygamberimizin vefatından 8 – 10 yıl sonra Müslüman oldular ve bu güne kadar kendilerini öncelikle Müslüman kimliğiyle ifade ettiler. Türklerin Anadolu’ya geldiği 1000’li yıllardan Kemalist rejimin laik Türk Ulusçuluğunu dayattığı 1925’lere kadarda, Türklerle ciddi bir sorun yaşamadan adeta kader birliği içinde yaşadılar.
Kemalist rejimden Türkler sadece İslami yönden darbe yerken, Kürtler ise hem İslami, hem de Kürt kimliklerinden ve dillerinden dolayı çift yönlü darbe yediler. Türklerin çoğunluğu laik Kemalist baskıya boyun eğerek laik Türk Ulusu kimliğini özümserken, Kürtler baskıya boyun eğmeyerek, hem dinlerini, hem de Kürt kimliklerini ve dillerini korumak için ciddi direniş gösterdiler.
Kemalist rejimin baskılarına ilk ciddi itiraz 1925 yılında Şeyh Sait kıyamıyla ortaya kondu ise de çok kanlı bastırıldı. Süreç içinde Kürtlerin İslami ve kavmi itirazları bastırıldı ise de yok edilemedi. Kürtlerin geneli laik Kemalist Türk Ulusu kimliğini kabullenmedilerse de, 1980’lere kadar çok ciddi itirazda bulunamadılar.
PKK SORUNUNUN DOĞUŞU VE GELİŞİMİ
1970’lerde gelişmeye başlayan sol hareketler içinde Marksist Leninist Kürt hareketleri ve PKK’da gelişmeye başladı. 1980 askeri darbesinde gerek Hapishanelerde ve gerekse Kürt illerindeki halka Kürt kimliği ve dili nedeniyle yapılan aşırı baskı ve işkencelerin de alevlendirmesiyle, 1984’lerde PKK Marksist Leninist Kürt Ulusçuluğu ideolojisi ile silahlı mücadeleye başladı ve bu mücadele 30 yıldır kesintisiz devam ediyor.
Aslında PKK’nin laiklikten de öte ateist (tanrıtanımaz) ve Marksist yapısı itibarıyla Kürt halkınca rağbet görmesi asla mümkün değildi. Lakin Kemalist rejim 1980’lere kadar olan baskıcı uygulamalarını, PKK ile mücadele sürecinde daha da arttırdığı için, Kürt halkı ister istemez PKK’ya yanaşmak zorunda kaldı.
Öyle ki bu süreçte, özellikle 1989 – 1999 arasında silahlı mücadeleyle alakası olmayan 17 bin kişi faili meçhule kurban giderken, 3500 köy yakıldı, 4 milyona yakın kişi köylerinden kentlere göç etmek zorunda bırakıldı
Çocukluğumun geçtiği kulp ilçesi ve köyleri de bu süreçte yakıldı ve insanlar yoğun biçimde göç etmek zorunda kaldı. Sivil halka yapılan bu ağır baskılar sonucu sınıf arkadaslarım, komsularım, akrabalarımdan insanlar tepki sonucu ve intikam hırsıyla dağa çıkıp PKK'ya katıldılar.
PKK’NIN İDEOLOJİSİ VE DEĞİŞİMİ
PKK aslında Marksist – Leninist sol bir örgüt olmasına rağmen, Kürt halkının dindarlığı nedeniyle tabanını genişletemeyince, Marksist ligini arka plana atarak Kürt Ulusçuluğu anlayışına kaydı.
Şu anda PKK’nın Abdullah ÖCALAN merkezli laik Kürt Ulusçuluğu projesi ile (APOİZM), rejimin Mustafa Kemal ATATÜRK merkezli laik Türk Ulusçuluğu projesi (KEMALİZM) paralellik arz etmektedir.
Tek fark, Türk ulusçuluğunun Kürtler ve diğer kavimleri yok sayarken, Kürt ulusçuluğunun diğer kavimleri yok saymayarak, sadece Kürtleri içeren bir ulusçuluk anlayışını savunmasıdır. Öyle ki Türk Ulusçularının söylemlerindeki Türk kelimelerini çıkarıp Kürt kelimesini koyarsınız, Kürt Ulusçularının söylemlerini elde edersiniz. Tam tersi de geçerlidir.
Bu nedenle Kürt Ulusçuları ile Türk Ulusçuları zıt kardeşlerdir ve birbirlerini beslerler. Çünkü Türk Ulusçuluğunun baskıları olmasaydı Kürt Ulusçuluğu ve PKK olmayacağı gibi, Türk Ulusçuluğu da Kürt Ulusçuluğu ve PKK’yı bahane ederek tabanını tutmaya çalışmaktadırlar.
Bu nedenle her iki kesimde Kürt sorununun bitmesini ve çözüm sürecini arzulamamakta, 30 yıldır ne zaman çözüm yönünde adımlar atılsa sabote etmeye çalışmaktadırlar.
KÜRT SORUNU İLE PKK SORUNU AYRI SORUNLARDIR
Bu gün BDP’ye verilen oylar Kürt Ulusçuluğuna destekten değil, Türk Ulusçuluğu ve baskılarına duyulan tepkiden dolayıdır. Dolayısıyla Türk Ulusçuluğu resmi ideoloji olmaktan çıkarılır ve Kürtlerin kimlikleri ve dilleri tanınırsa, BDP’nin oyları düşecektir.
Nitekim Kürt illerinde BDP’nin oyları yüksek iken, bu illerde çözüm sürecine destek % 98 civarındadır. Bu durum Kürt halkının çoğunluğunun PKK çizgisinde olmadığını, Kemalist rejimin baskıcı uygulamaları nedeniyle kerhen PKK ve BDP’yi desteklemek zorunda kaldığını göstermektedir.
Üstelik PKK halkın kendisine olan kerhen desteğini istismar ederek Kürt halkını İslam dininden uzaklaştırarak laik Kürt Ulusçuluğunu benimsetmek için kullanmaktadır.
Bu nedenle Kürt Sorunu ve PKK Sorunu ayrı sorunlar olup, PKK sadece Türkler için değil, asıl Kürt halkı için ciddi bir sorundur. Çünkü sadece Türkiye’de bulunan Kürtler üzerinde değil, komşu memleketlerde bulunan Kürtler üzerinde de tartışılmaz bir iktidar oluşturarak, her türlü yolu deneyip gerektiğinde zor kullanarak laik Kürt Ulusunu oluşturmayı hedeflemektedir.
Kürt sorununun çözümü, Kürt halkının İslami anlayışı ile Kürt kimliğine ve diline müdahale edilmesinden vaz geçilmesiyle mümkün olup, Kürt halkının çoğunluğunun desteklediği çözüm süreci başarıya ulaşırsa Kürt sorunu çözülmüş olur.
PKK sorununu ayrı düşünmek ve çözüm aramak gerekmektedir. PKK sorunu ideolojik bir grubun iktidar mücadelesi olmasının yanında, tarafları arasında İran, Suriye, Irak, ABD ve başka dış güçlerinde bulunduğu uluslararası bir sorun olduğu için, çözümü zor ve uzun bir süreci gerektiren bir sorundur.
SURİYE SORUNU İLE ÇÖZÜM SÜRECİ İLİŞKİSİ
Suriye’de 3 yıldır Esed rejimine karşı devam etmekte olan kıyam ve direniş esnasında, Esed rejimi daha önce kimlik dahi vermediği Kürtleri direnişçilere karşı kullanmak istemiş, PKK’nın Suriye’deki kolu olan PYD Esed rejimi ile işbirliği yaparak, bunun neticesinde Suriye’nin kuzeyinde Rojava olarak adlandırdıkları bölgede Kürt Ulusçuları hesabına iktidar mücadelesine girişmiştir.
Kürt ulusçuları lehine Suriye’de ortaya çıkan bu imkan PKK’nın çözüm sürecine bakışını olumsuz etkilemiş, çözüm sürecini engellemeye, Suriye’de elde ettiği bu alanda konuşlanarak silahlı mücadeleyi yeniden alevlendirmeye yönlendirmiştir.
Lakin Kürt halkının ezici çoğunluğunun çözüm sürecini desteklemesi nedeniyle süreci açıkça red edip engelleyememekte, bunun yerine yaptığı kışkırtıcı eylemlerle devleti süreci bitirmeye zorlamak istemektedir.
Bu nedenle Suriye’deki mevcut durum çözüm sürecini zora sokmakta ve geciktirmekte ise de, eğer hükümet süreçte samimi davranıp Kürtlerin haklarını verirse, sürecin bitmesi değil gecikerekte olsa başarıya ulaşması söz konusu olacaktır.
HABERE YORUM KAT