Suriye Cihad Grupları: Stratejik Bir Rapor
Suriye’de son zamanlarda artan cihad faaliyetleri isyanın yeni ve daha radikal bir aşamaya doğru ilerlediğini göstermektedir.
Quilliam Foundation isimli Batılı strateji kurumunun Suriye’deki cihadi gruplar hakkındaki raporunu Ekrem Yılmaz Küresel Haber için tercüme etti.
Giriş
Suriye’deki muhalif savaşçılar genel olarak 3 sınıfa ayrılıyor: 1) Kürdistan emellerini gerçekleştirmek için savaşan Kürtler gibi bölgesel savaşçı grupları, 2) Ana olarak ÖSO’nun temsil ettiği vatansever gruplar, 3) Cihadçılar. Türkiye sınırındaki bazı şehirleri kontrol eden Kürtler de dahil olmak üzere muhalefetteki savaşçıların çoğu özgürlük ve demokratik bir devlet kurmak için savaşan kişilerdir. Bazı raporların işaret ettiğine göre ÖSO bünyesindeki savaşçıların çoğunluğu İslamcı’dan ziyade “dindar” kişilerdir ve mezhepçilik sâikinde değillerdir. Ancak Suriye’deki savaş şiddetini artırdıkça savaşçıların daha da radikalleşmesi ve etnik çizgilere dayalı bir iç savaş çıkması ihtimali vardır.
Tarafı oldukları çatışmaların çoğunda cihadçılar savaşçıların küçük bir kısmını teşkil eder, bu durum muhalif savaşçıların yaklaşık %10’unu oluşturdukları Suriye için de geçerlidir. Özellikle Arap Baharı devrimlerinin barışçı cihadçıları devredışı bıraktıktan sonra Suriye isyanı cihadçıların nüfuzunu artırmak için bir fırsat olarak görülmektedir.
Artan mezhepçilik tehdidi ile birlikte Suriye’de savaşan cihad gruplarını tanıma gerekliliği ortaya çıkmıştır. Ancak bu gruplar birleşik bir güç olmayıp birbirlerinden bazı yönlerde ayrılmaktadırlar. (Bu rapor şemsiye mücahid oluşumlar Suriye İslami Cephesi ve Suriye Hürriyet Cephesi kurulmadan önce yazılmıştır. EY). Bu raporda ülkenin geleceğindeki etkilerini daha iyi anlamak için Suriye’deki önemli cihad gruplarının örtüsünü kaldıracak, ana hedefleri, stratejileri, savaşçılarının kökeni, ideolojileri ve lider kadrolarını tartışacağız.
Kökenleri
Suriye cihad ağı militan İslamcılığı ideolojisi olarak benimsemiştir ve kuruluşu 2 aşamalıdır:
1- Devrim öncesi dönem: Bu aşama 2003 Irak işgali ile başlamış ve El Kaide ideolojisi ve söylemlerinden büyük ölçüde etkilenmiştir. Irak savaşı esnasında Suriye Arap savaşçıların Irak’a sızmak için kullandıkları ana kapıydı. Suriye cihadı bağlantıları başlarda Ebu Mus’ab ez-Zerkavi tarafından yönetiliyordu, daha sonraları Zerkavi Lübnanlı cihadçılari Suriye’deki lojistik ve askeri işlerle ilgilenmeleri için görevlendirdi.
2- Devrim dönemi: Bu selefi cihad ağı devrim başladıktan sonra çeşitli gruplara katılan radikal Sünni cihadçılardan oluşmaktadır. Bu evre düşük yoğunluklu şehir gerilla savaşları ve bazı terörist taktikler ile tanınır. Irak, Lübnan, Türkiye, Libya, Katar, Suudi Arabistan ve Kuveyt ile bağlantıları, Fransa, Belçika ve İngiltere gibi bazı Batı ülkeleri ile de zayıf irtibatları bulunmaktadır.
Cihad görevine katılan savaşçıların kökeni gruptan gruba değişiyor. El Kaide’nin Suriye şubesi sayılan Nusret Cephesi, ya da Şam’ı Korumak için Nusret Cephesi Suriyeli cihadçıları ve Irak, Afganistan gibi yerlerde savaşmış yabancı savaşçıları cezbetmektedir. Liva’ul Ummah veya Ümmet Tugayları genelde Suriyeli savaşçılardan oluşmakta, ancak muhaliflere destek olmak için liderleri Libyalı Mehdi el Harati’ye katılan düzinelerce Libyalı savaşçıyı da içermektedir. Önde gelen gruplardan Sukûr eş-Şam (Şam Şahinleri) sözcüsü Ebu Zeyn, Suriyelilerin yanısıra diğer Arap savaşçılara, Fransız ve Belçikalılara da sahip olduklarını iddia etmektedir. Emektar bir Suriyeli cihadçı Dr. Ebu Muhammed es-Suri İngiliz müslümanlarının Suriye cihadına katılmalarını sağlayan küçük bir grup olan Devletu’l İslamiyye’nin lideridir. Bu son grubun Temmuz 2012’de Batılı gazeteciler John Cantlie (Ingiliz) ve Jeroen Oerlemans’in (Hollandalı) kaçırılmasında parmağı olduğuna inanıyoruz. Bu gruplar ana olarak Suriyeli savaşçılardan meydana gelmekle birlikte yabancıların da kaos ortamını kullanarak ülkeye sızdıkları ve cihadçılara katıldıkları bilinmektedir.
Hedefleri
Cihad grupları mücadelelerini Beşşar Esed rejimine karşı kutsal bir savaş olarak görüyorlar, hatta bazıları rejimin devrilmesini müteakip şeriatı esas alan bir İslam devleti kurma arzusunda olduklarını açıkça beyan ediyor. Cihadçı grup Liva’ul İslam websitesinde kendisini Esed’in silahlı çetelerine karşı askeri strateji benimseyen bağımsız bir cihad grubu olarak tanımlıyor ve mücadelesini “Kur’an ve Sünnet’e, Şeriata sıkı sıkıya bağlı, Ensar’ın yolunu takip eden Allah yolunda bir cihad” olarak görüyor. Ahrar’uş Şam net bir şekilde Suriye’de şer’i vasıtalarla bir İslam devleti kurmak istediğini söylüyor. Benzer şekilde Liva’ul Ummah Facebook sayfasında amaçlarından birinin “ümmetin seçeceği adil İslami rejimi kurmak için herkesimle istişare etmek” olduğunu söylüyor. Daha da fazlası Nusret Cephesi yayınladıkları ilk açıklamada hedefinin Allah’ın kanununu onun topraklarına geri getirmek olduğunu ilan etmişti.
Uzmanlar savaş aynı şiddette devam ettiği takdirde muhalif grupların El Kaide hedeflerinden etkilenme ihtimalinin yüksek olduğunu söylüyor ve şu anda milli çapta olan gündemlerinin küresel bir hal alıp Batı’ya karşı cihada dönüşmesinden endişe ediyor. Süregelen kavganın mezhep savaşına dönüşüp farklı cihad gruplarını daha fazla işbirliğine sevketmesi ve hırslarını artırması ihtimali de vardır.
İdeoloji
Bütün grupları motive eden İslami güçler olmakla birlikte hepsinin ideolojisi aynı değildir. Mesela Nusret Cephesi El Kaide’nin katı cihad ideolojisinden etkilenmiştir. Ana hedefleri Suriye hükümeti ve ordusu olmakla birlikte Amerika’ya İslam’ın düşmanı olarak bakmaktadır ve Aleviler de dahil Suriye’deki diğer dini grupların inançlarına (sözlü) saldırılarda bulunmuştur. Aynı şekilde Liva’ul İslam da El Kaide söylemi kullanmakta ve devrimi Alevilere karşı bir mezhep savaşı olarak görmektedir. İki grup da faaliyetleri ve dini konularda danıştıkları şeriat uzmanlarına sahiptir. Liva’ul Ummah ve Sukûr es-Şam gibi diğer gruplar mücadeleyi İslam ümmetini Esed’in vahşetine karşı koruma girişimi olarak görmektedirler. Liva’ul Ummah lideri grubun İslami bir referans çerçevesini muhafaza ederek Suriye’deki bütün grupları, Aleviler de dahil mezhep ve dinleri kabul etmek için siyasi ideolojisini düzenlediğini belirtmiştir.
Suriye’deki Ahrar’uş Şam ve Irak’taki Ensar es-Sünne arasında şaşırtıcı bir benzerlik bulunmuştur.(Ahrar’uş Şam) etnik olarak Kürt olmasına rağmen iki grup da selefi cihad ideolojisini takip etmektedir.
Lider Kadro
Cihadçı grupların çoğu mücadelenin ilk aşamalarında liderlerinin kimliğini ve geçmişine dair bilgileri gizlemek için büyük çaba sarf etmektedir. Ancak Liva’ul Ummah ve Sukûr eş-Şam’da olduğu gibi bazılarının liderleri tamamen veya kısmen belirlenebilmektedir.
Her grup tabur komutanlarına ek olarak merkezi lider kadrosuna sahiptir. Mesela El Nusra’nın Suriye rejimine karşı kutsal mücadele için birleşmeleri çağrısında bulunan Muhammed el Culani tarafından yönetildiğine inanılıyor. Videoda Culani Suriyelilere Esed rejimine karşı cihada katılmaları çağrısında bulundu ve cihadın İslam için tek ümit olduğunu söyledi. Ayrıca uluslararası camiadan ya da Arap ülkelerinden destek alma ihtimallerini reddetti. Ahmed İsa el Şeyh ise 2004’te rejim tarafından hapse atılmıştı, isyan başladıktan sonra ise 2011’de şu an lideri olduğu Sukûr eş Şam’ı kurdu. Liva’ul Ummah Libyalı Mehdi Harati tarafından yönetiliyor, kendisi Dublin’de bir camide(İrlanda) Arapça ve Kur’an öğretmenliği yaptıktan sonra Libya devriminin önde gelen komutanlarından biri olmuş, sonra da Suriye’ye giderek muhaliflere katılmıştır.
Organizasyon Yapısı
Suriye’deki cihad grupları 2005’te Irak’ta kurulan Şura Konseyi benzeri birleşik bir yapıya sahip değillerdir ve böyle bir teşebbüste de bulunmamışlardır. (Kasım 2012’de Ahrar’uş Şam Suriye İslam Cephesi’ni kurmuş, diğer İslamcı gruplar da Ocak 2013’te Suriye Hürriyet Cephesi’ni kurmuşlardır- çeviren).Her grup iki tür üyeden oluşmaktadır:
1- Sert cihadçılar- evvelce savaş tecrübesine ve cihad bağlantılarına sahip olan, en fazla nüfuzlu olan kişiler.
2- Amatör cihadçılar- gerçek savaş tecrübesi olmayan, ancak cihad çağrısından etkilenip Suriye’nin İslami emellerini gerçekleştirecekleri bir platform olduğunu kabul etmiş kişiler.
Ağın organizasyon yapısı farklı gruplara bölünmüştür. Kaynaklarımıza ve araştırmalarımıza dayanarak rahatlıkla cihadçıların çoğunluğunun Suriyeli olduğunu söyleyebiliriz. Yabancı savaşçıların sayısı ise 1200-1500 civarındadır (Eylül 2012 itibari ile).
Eleman temini yöntemleri gruplar arasında değişmektedir. Nusret Cephesi sert güvenlik tedbirlerine dayalı katı bir politika izlerken diğer grupların açık eleman temini politikası vardır. Sukûr eş-Şam üyeleri arasında normal vatandaşlarla birlikte saf değiştiren askerler de bulunmaktadır. Grup sivil ve askeri kolları olan bir tabur olarak kurulmuştu, ancak coğrafi genişleme ve katılan savaşçıların sayısındaki artış sonucu İdlib’de faaliyet gösteren 10 tabur, ayrıca Halep, Şam çevresi ve Lazkiye’deki taburlardan meydana gelen büyük bir tugaya dönüştü. Bütün cihad grupları merkezi bir komutaya tabi olan birkaç tabura sahiptir, bu yapı ortak bir yönetim şemasına dönüşmüştür. Liva’ul İslam taburları Muhammed’in (sallallahu aleyhi ve sellem –Çeviren-) ashabı ve savaşlarının isimlerini taşımaktadır. Liva’ul Ummah değişik taburlarda 6000 savaşçıya sahiptir. Ahrar’uş Şam Kürt taburlarını içeren ülke çapına yayılmış bir gruptur, baskın olarak rejim ordusu ile Jericho, Saraqib ve Cebel-i Zaviye’de savaştıkları İdlib bölgesinde bulunmaktadırlar.
Strateji ve Taktikler
Cihadçılar Suriye rejimi ile gerilla ve terörist taktiklerini içeren geniş bir plan vasıtası ile savaşmayı hedeflemektedirler. Şu andaki hedefleri rejimle bir yıpratma savaşına devam etmektir. Sonraki adım yıpratma savaşından rejimle savaş kapasitelerini dengelemeye geçmek olacaktır.
Cihadçı gruplar çoğunlukla gerilla savaşı taktikleri ve daha spesifik olarak şehir gerilla taktiklerine başvurmaktadırlar. Rejimin devrilmesinden sonra bağımsız organizasyonlar olmayı planladıklarından savaş haricinde teşkilatlanmalarını yaptıkları açıktır. Liva’ul Ummah’in siyasi liderlerinden Abdulmecid Hatib Foreign Policy dergisi ile röportajında hedeflerini gerçekleştirmek için siyasi bir partiye dönüşeceklerini ve geçiş hükümetinin bir parçası olacaklarını söyledi. “Rejimin sonu yakın, o yüzden organize olmalı ve bu hükümetin Suriye dışından değil, içinden oluşturulmasını temin etmeliyiz”.
Birçok grup yabancı savaşçıları bazı İslamcı gruplara maddi ve askeri destek sağlayan Müslüman ülkelerin desteğini kazanmak için seferber etmektedir. Mesela taktikleri içinde bombalama ve intihar eylemleri bulunan Nusret Cephesi diğer ülkelerden intihar eylemcisi temin etmek istemektedir. Grup 10 Şubat 2012’de Halep’te iki intihar saldırısını, 17 Mart 2012’de polis merkezi ve Hava Kuvvetleri Karargahı’na intihar saldırılarını, 20 Nisan 2012’de Latamina şehri katliamından sorumlu olan askeri birime düzenlenen intihar saldırısını, 24 Nisan 2012’de Şam’daki İran Kültür Merkezi bombalamasını ve Suriyeli yetkililere yapışkan bomba tabir edilen araca monte edilen bombalarla düzenlenen suikastları üstlendi. Amerikan istihbaratı bu saldırıların Irak’taki saldırıları taklit ettiğini ve Suriye’deki intihar eylemlerinden Irak el Kaidesi’nin sorumlu olduğunu söyledi.
Liva’ul İslam da Suriye savunma bakanının ölümüyle sonuçlanan 18 Temmuz 2012 Şam milli güvenlik binası bombalaması da dahil birçok saldırının sorumluluğunu üstlendi. Grubun askeri stratejisi intihar ve cephe saldırılarına dayanmaktadır. Sukur eş Şam da bombalı araç ve intihar saldırılarını da içeren gerilla taktiklerini kullanıyor ve kendi beyanatlarına göre sivillere zarar vermekten kaçınıyor. Ahrar’uş Şam ve Liva’ul İslam çoğunlukla ev yapımı patlayıcılar kullanarak kontrol noktalarına ve emniyet binalarına saldırıyor.
Stratejik pozisyon, bazı grupların hakim noktaları kontrol etmek için kullandıkları taktik. Devlet’ul İslamiyye grubu Bab’ul Hava sınır geçişini kontrol ediyor. Nusret Cephesi’nin çoğu operasyonu Şam’da ve çevresinde gerçekleşmektedir. Açıkça bu grubun başkentteki konumlarını güçlendirmeye yönelik bir stratejidir.
Cihad gruplarının stratejilerinin iki ana boyutu vardır: ordu ve medya. Askeri olarak gerilla savaşına dayanıyorlar, medya stratejileri ise propagandaya dayalıdır. Sosyal medya da bu grupların çoğu tarafından yaygın biçimde kullanılmakta, videolar, şarkılar ve beyanatlarla destek toplamaya çalışılmaktadır. Özgürlük için savaşan diğer gruplardan farklı olarak cihadçılar herhangi bir sivil veya politik direnişte yer almamaktadır.
Gelecek Neler Getirecek?
Suriye’de son zamanlarda artan cihad faaliyetleri isyanın yeni ve daha radikal bir aşamaya doğru ilerlediğini göstermektedir. Cihad grupları ülkede artan roller oynamakta ve El Kaide’nin artan kaostaki gerçek etkisine dair endişeler doğmaktadır. Bu gruplara olan silah ve finansman destekleri, ayrıca Suriye devriminin etnik ve dini bileşenlerinin eski ÖSO askerlerini ve diğer ülkelerden gelen savaşçıları İslamcılara cezbeden bir faktör olmaya devam etmesi muhtemeldir.
HABERE YORUM KAT