İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM), Türkiye’nin yüzleşmekte olduğu toplumsal sorunları tespit edip veriye dayalı ve somut çözüm önerileri getirmek üzere yayımladığı politika notlarına bir yenisini daha eklerken mülteci işçilerin çalışma koşulları ve Türkiye'deki istihdam politikalarını inceledi. Göçmenlere Yönelik Tutumlar: İşgücü Piyasaları Bağlamında Bir Analiz başlıklı analiz raporu; göçmenlere yönelik tutumları yönlendiren işgücü piyasalarıyla bağlantılı koşulları, Türkiye toplumu bağlamında değerlendirmeyi hedeflemektedir. Raporda, vatandaşların tutumlarının işgücü piyasalarındaki koşullardan nasıl etkilendiği kuramlar üzerinden tartışmaya açılmış ve işgücü piyasalarında bir göçmen alt segmenti oluşmasına neden olan koşullar değerlendirilmiştir. Son olarak, var olan kapsamlı veri setleri üzerinden vatandaşların işgücü piyasalarındaki konumlarına göre tutum farkları tespit edilmiş ve duruma dair temel çözüm önerileri sunmuştur: İyi işler yaygınlaştırılmalıdır. Kayıt dışı istihdam, uzun çalışma saatleri ve düşük ücret düzeyleri Türk işgücü piyasalarının yaygın sorunlarındandır. Özellikle son yıllarda kayıt dışılığın azaltılması konusunda bir ilerleme söz konusu olsa da işlerin kalitesi hususu halen geliştirilmesi gereken bir alandır. Analiz sonuçlarından da görüldüğü gibi, vatandaşların kayıtlı ve düzenli işlere erişimi arttıkça, göçmenlere ilişkin olumsuz tutumları azalmaktadır. Atipik istihdam biçimleri düzenlenmelidir. Kısa süreli çalışma vb. atipik biçimler Türk işgücü piyasalarında son derece düzensiz alanlardır. Buna karşın özellikle kadınlar ve gençler gibi dezavantajlı grupların işgücü piyasalarına girişi için işlevsel kanallar olabilirler. Bu kanalların yaygınlaştırılması, söz konusu grupların kayıt dışı istihdamdan uzaklaşmalarına katkı sağladığı gibi göçmenlere yönelik rekabet tehdidinin azalmasına da neden olur. İçerici işgücü piyasaları düzenlemeleri yapılmalıdır. Türkiye’de göçmenlere yönelik aktif işgücü piyasası düzenlemeleri yeterli değildir. Ayrıca bu düzenlemelerin içerici olması önemlidir. Buradaki kritik nokta, düzenlemelerin sadece beceri kazandırmakla sınırlı kalmamasıdır. Özellikle dil becerilerinin geliştirilmesi kritik önemdedir. Türkçeyi daha iyi konuşan göçmenlerin, kayıtlı işlere daha kolay yöneleceği unutulmamalıdır. Yine iş arama stratejilerine yönelik desteklere odaklanılmalıdır. Buradaki ana amaç, işgücü piyasalarındaki düşük ücretli işlere erişimi kolaylaştırmak değil; daha iyi işlere erişimin önünü açmaktır. Bürokratik engelleri az ve koruyucu bir yabancı çalışma hukuku oluşturulmalıdır. Türkiye’de yabancıların çalışma hukuku temelde çalışma izinlerinin düzenlenmesi üzerine kuruludur. Ancak göçmenlerin kırılgan bir kategori olduğu ve sömürüye uğrama olasılıklarının yüksek olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle çalışma hukukuna ilişkin düzenlemeler, göçmenlerin çalışma izinlerine odaklanmak yerine; kötü koşullarda çalışmalarını engelleyici düzenlemeler barındırmalıdır. İşveren örgütlerine sorumluluk verilmelidir. Türkiye’deki göçmen işgücü segmenti büyük ölçüde, düşük ücret düzeylerine ihtiyaç duyan üretim mantığının bir sonucudur. Ancak bu tür firmaların, sadece sosyal damping kanalıyla avantaj elde etmenin sürdürülebilir bir strateji olmadığı konusunda ikna edilmesi gerekir. Bu nedenle işveren örgütleri, daha sürdürebilir ve iyi şartlarda göçmen istihdamı yaratılması için sorumluluk üstlenmeli ve üyelerini bu konuda yönlendirmelidir.
ANALİZE ULAŞMAK İÇİN |
HABERE YORUM KAT