Sümela'da ayin ve Kemalizm'in din karşıtlığı
Ali Bulaç, Sümela Manastırı'ndaki ayine yönelik tepkilerin Kemalistlerin bütün inançlara duydukları nefretin bir sonucu olduğunu ifade ediyor.
Ali Bulaç / Farklı Bakış
Sümela’da ayin!
Bugün 15 Ağustos, Sümela Manastırı’nda Hıristiyanlar geleneksel ayinlerini yapabilecekler mi, merak konusu olan bu!
Günler öncesinden ayinin yasaklanması için bazı çevreler harekete geçmişler. İlk yasaklama talebinde bulunan bir emekli bir general. General şu gerekçeyi öne sürüyor:
“Fener Rum Metropoliti Kara Papaz Sümela’da, hem de Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethettiği günün yıl dönümünde ayin yapacakmış! Fener Rum Metropolitliği’nin (Patrikhane) Sümela Manastırı’nda ayin yapmasına izin verilmemelidir! Hele hele Fatih Sultan Mehmet Han’ın Trabzon’u fethettiği 15 Ağustos gününde asla! Bu ayinle Lozan Antlaşması’na göre Fatih Kaymakamlığı’na bağlı olarak yalnızca Gökçeada, Bozcaada ve İstanbul’daki Ortodokslardan sorumlu olan Fener Rum Metropolitliği yetkisini aşmaktadır. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren 2010 yılına kadar, 88 yıl boyunca, sadece müze olan Sümela Manastırı’nın ibadet ve ayinlere açılmasının hiçbir mantıklı anlamı yoktur.”
Emekli generalin talebine ve ayinin yapılması aleyhinde başlattığı kampanyaya İYİ Parti, Zafer Partisi ve Yeniden Refah Partisi de katılmakta gecikmedi, onlara göre de bu ayinin yapılması yasaklanmalıdır.
Sümela neyin göstergesi
Sümela imanın gücünü gösteren bir abide eser. Romalıların zulmünden kaçan Hıristiyan mü’minler Sezar’a değil, Tanrı’ya ibadet etmek üzere dağın yüksek göbeğinde manastır inşa etmişler. 300 sene büyük zulüm gören, arenalarda vahşi hayvanlara, aslanlara parçalattırılan Hıristiyanların talebi şuydu: “Biz Sezar’a itaat edeceğiz ama Tanrı’ya ibadet edeceğiz.” Roma ise hem itaatin hem ibadetin Sezar’a, yani devlete yapılmasını istiyordu; Hıristiyanlar buna karşı direndiler ve sonra Roma elinde balta, mızrak, kılıç göçebe kavimler tarafından yıkılırken Kilise kılını kıpırdatmadı, Roma’nın trajik çöküşünü keyifle seyretmekle yetindi; Roma’nın yardım taleplerini reddetti. İşte manastırlaro zulüm ve kahır döneminden kalma hatıralardır.
İki defa bu manastıra çıkabildim ve her seferinde o günkü Hıristiyanlara derin saygı duydum. Pagan zulmüne karşı imanın ne büyük güç ve değer olduğunu sembolize eden Sümela, tabii ki en çok Hıristiyanların kendi dinlerince ayin yapmalarını hak eder.
Hıristiyanlığın yayılmaya başladığı Roma topraklarının neredeyse tümünde Sümela benzeri manastırlar tapınaklar var. Yerleşim birimlerinden hayli uzakta yapılan tapınakların inşa edilmelerinin amacı din özgürlüğünü tanımayan Romalılardan uzakta rahatça ibadet edebilmekti. Şehirlerin hayli dışında tamamen yeraltında inşa edilmiş bir manastır gördüm.
Tarih boyunca samimi mü’minler din düşmanı ateistler, deistler, lakiler, laik-seküler yönetimler tarafından büyük zulümler görmüşlerdir. Her bir zalimin mü’minler üzerinde baskı kurarken kendince bir gerekçesi vardır ancak dini hayatı ve ibadeti engellemenin, şu veya bu dini ibadethaneleri tahrip etmenin, bir başka dinin ibadetine tebdil etmenin İslam nokta-i nazarından meşru gerekçesi yoktur.
Sasani Kralı’nın sarayına girip mızrağını ipekten ve atlastan yastığa saplayan sahabe, Kisra’nın
“-Siz ki bedevi Araplardınız, sizi bu raya kadar getiren nedir?” sorusuna verdiği cevap İslam ile diğerlerinin arasındaki farkın altını çizer:
“-Biz insanları dinlerin zulmünden Allah’ın adaletine çıkarmak için geldik!”
Oryantalistler ve şimdi bayrağı onların elinden alıp İslam tarihini oryantalistlerin kılıcıyla delik deşik eden akademisyenler İslam tarihinin sadece ve sadece bir zulüm tarihi olduğunu anlatıp, bütün bir tarihle birlikte İslam dinini de süpürüp çöplüğe atıyorlar. Tarihin yüceltilmesi ifratına karşı tarihi yerin dibine batırma tefritle kendimizi anlamaya çalışıyoruz. Elbette meşru olmayan fetihler, savaşlar ve baskınlar oldu ama İslam’ın üç kıtaya yayılmasını sağlayan ilk büyük etken Müslümanların gittikleri her yerde din ve vicdan özgürlüğünü tanımaları ve derebeyliği ortadan kaldırmaları ile sufi tüccarların o güzel tebliğ ve dini temsil etmeleri oldu.
Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Osmanlılar sadece kılıçla ayakta durmadılar; bu büyük devletleri çok yönlü eleştirmemiz lazım, bu hakkımız ve görevimizdir ama batılı oryantalistlerin gözüyle tarihi kritik edecek olursak, bu bizi nihilizme götürür sadece.
Sümela olayına bir de bu açıdan bakalım: Osmanlı nasıl davrandı, bugün emekli general ve üç siyasi parti bir ayini yasaklarken gösterdikleri gerekçeler ne?
Osmanlı ve Kemalist cumhuriyetçi tutum farkı
Osmanlı zamanında Sümela manastırına ayenilerni icra etme konusunda herhangi bir kısıtlama yapıldığına dair elimizde bilgi yok, aksine manastıra bir takım iltifat ve cemilelerde bulunulmuştur. Mesela Yavuz Sultan Selim, Trabzon’daki şehzadeliği sırasında buraya iki büyük şamdan hediye etmiştir. Fatih Sultan Mehmed, II. Murat, I. Selim, II. Selim, III. Murad, İbrahim, IV. Mehmed, II. Süleyman ve III. Ahmed‘in de manastırdaki hayatın devamıyla ilgili fermanları bulunmaktadır. Osmanlı döneminde manastıra çeşitli imtiyazlar sağlanırken, manastırın sıkı denetim altına alınması Cumhuriyet dönemine rastlar, bu baskının gerisinde kemalizmin bütün dinlere karşı duyduğu nefretin etkileri yatmaktadır. Hala Heybeliada Rum Okulu açılmış değildir; Çarşamba’da ekümenik olduğu teolojik gerekçe ile Katoliklik’ten ayrılan Patrikhane bir tarikatın ağır kuşatması altında tutulmaktadır. Dini bilgileri ve hassasiyeti olması beklenen Yeniden Refah Partisi’nin Ortodokx Kilisesi’nin ekümenik vasfına ve Sümela Manastırı’nda yapılmak istenen ayine karşı çıkması hayli şaşırtıcıdır.
Ayasofya’nın camiye çevrilmesini sevinçle karşılayan bizlerin bir manastırda ayinin yapılmasını çok görmemiz doğru değildir. İtiraz gerekçesi makul değildir, çünkü Osmanlılar zamanında her sene 15 Ağustos’ta ayinler yapılmış, Osmanlı kamu otoritesi buna mani olmamıştır.
Umarım Hıristiyanlar bugün gönüllerince ayinlerini yaparlar.
HABERE YORUM KAT