Sudan’daki yangın gün geçtikçe daha bir büyüyor
Ahmet Varol, Sudan’daki gelişmeleri değerlendirdiği yazısında, Ordu ile Hızlı Destek Güçleri arasındaki kör savaşın ülkeyi yangın yerine çevirdiğini ve halkın durumunu daha bir güçleştirdiğine dikkati çekiyor.
Ahmet Varol’un Yeni Akit’te yayımlanan yazısı (16 Haziran 2023) şöyle:
Sudan’da alev her tarafı sardı
Sudan’da hayatı felç eden iç savaş ateşinin söndürülmesi için şimdiye kadar ülke dışından gerçekleştirilen tüm girişimler başarısız kaldı. Suudi Arabistan’ın tarafları Cidde’de bir araya getirmesi ve geçici ateşkes ilan edilmesini sağlaması sonuç getirmedi. Taraflar ateşkesin şartlarına riayet etmedi ve saldırmaya devam ettiler.
ABD Başkanı Biden’ın, “Aranızda anlaşma sağlamazsanız ikinizin de kulağını çekerim.” demesi de bir işe yaramadı. Zaten malum olduğu üzere ABD’nin bu gibi sorunların giderilmesi ve savaş ateşlerinin söndürülmesi konusunda sergilediği çabalar genellikle kamuoyuna samimi gelmemektedir. Çünkü bütün dünyada fitne ateşlerinin kaynağı niteliğindeki bir emperyalist gücün dünyanın herhangi bir yerindeki fitne ateşinden dolayı insani bir sorumluluk duygusuyla harekete geçeceğine ve bu ateşin söndürülmesinde samimi davranacağına inanmak zor geliyor.
Son günlerde de kısa adı IGAD olan, Doğu Afrika’daki sekiz ülkenin üye olduğu Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi, Sudan’daki iç sorunun sonlandırılması ve barış sağlanması için bir komite oluşturma teşebbüsünde bulundu. Ancak Sudan Dışişleri Bakanlığı bu komitenin başkanlığını Kenya’nın yapmasına karşı olduğunu, çünkü Kenya’nın tarafsız olamayacağını bildirdi. IGAD’ın bundan önceki girişimlerinden de bir sonuç elde edilememişti.
Tabii söndürülemeyen ateş yayılıyor. Yayıldıkça ise söndürülmesi daha da zorlaşıyor ve sebep olduğu tahribat ve kayıp daha büyük çapta oluyor.
Çarşamba günü de Batı Darfur Valisi öldürüldü. Valinin, Hamideti diye bilinen adama bağlı Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) sivilleri öldürdüğü yönünde eleştiride bulunmasının ardından öldürülmesi dikkat çekti. Dolayısıyla onun eşkıyaları tarafından öldürülmüş olması ihtimali yüksek. Zaten HDK milislerinin Darfur bölgesinde güçlü olduğu ve büyük ölçüde kontrolü ellerinde tuttukları biliniyor.
Bu arada öldürülen sivil sayısında sürekli artış olduğu raporlarda ve haberlerde dile getiriliyor. Yani valinin söylediği yalan değildi. Saldırılarda sivillerin hedef alındığı bir gerçek. HDK milislerinin saldırılarında ise sivillerin daha çok hedef alındığı da bir gerçek.
Fransa’nın ünlü gazetelerinden Le Monde’un Sudan muhabiri hazırladığı bir dosyada önemli bir noktaya parmak basmıştı. Hamideti için kendisinin ve mensup olduğu kabilenin tahakkümünün sürmesinin her şeyden önce geldiğini, bunun için her şeyi mahvedebileceğini vurguluyordu.
Zaten Müslüman coğrafyasını yakan ateşin sorumluları böyle dünya saltanatları ve hakimiyet kavgaları için kendileri dışında bütün her şeyi ve herkesi perişan etmekten çekinmeyen canavar ruhlular değil midir?
Ama ne yazık ki böyle canavar ruhlu birinin Sudan’da bu derece bileğinin güçlendirilmesinin tek sorumlusu bu adam veya ekibi değil. Darfur’daki çatışmalarda devletin sopası olması ve Cancevid gerillalarını örgütlemesi için kendisine çok geniş imkanlar verildiği gibi, HDK adında bir paramiliter güç oluşturması sağlandı.
Şimdi bu adam bütün Sudan’ı adeta bir ateş meydanına çevirdi. Bizim bunu söylerken, gayrimeşru darbeyle siyasi iktidara el koyan General Abdülfettah Burhan’ın tarafını tuttuğumuz zannedilmesin. Sudan’daki darbeye ve cuntanın izlediği politikaya başından beri karşı çıktığımızı bizi takip edenlerin bileceğini sanıyorum. Ancak bugün Sudan’daki söndürülemeyen ateşin fitilinin çekilmesinde ve gittikçe yayılmasında, söndürülmesi için yapılan tüm teşebbüslerin sonuçsuz kalmasında bu Hamideti denilen adamın hırslarının büyük bir payı olduğu gerçeğini de gözden uzak tutmamalıyız.
Le Monde gazetesinin yayınladığı dosyada bu adamın kirli işleri ve özellikle savaş sürecinde işlediği suçlar, yaptığı haksızlıklar, insanlık dışı uygulamalar hakkında ayrıntılı bilgilere yer verilmiş.
Adamın iyice gözü dönmüş ve hedefinde tek şey var: Sudan’da ne pahasına olursa olsun gücün, kontrolün ve hakimiyetin kendi elinde olması. Savaşın ülkeyi ne derece perişan ettiğini görmesine rağmen uzlaşmaya hiçbir şekilde yanaşmak istememesinin sebebi bu.
HABERE YORUM KAT