Sudan’da İmzalanan Anlaşmada İhtilaflar Giderildi mi?
Ahmet Varol yazısında, Sudan’da Askeri Geçiş Konseyi ile Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri arasında geçiş süreci konusunda kabul edilen siyasi belgenin imzalanması üzerine her iki taraf arasındaki ihtilaflar ve talepleri değerlendiriyor.
Ahmet Varol’un Yeni Akit’te yayımlanan yazısı şöyle:
Sudan’da imzalanan anlaşma
Sudan’da Askeri Geçiş Konseyi ile Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri arasında geçiş süreci konusunda kabul edilen siyasi belgenin imzalanması işlemi bazı ayrıntılar üzerindeki ihtilaftan dolayı ertelenmişti. Son olarak Salı akşamı uzun süren bir müzakerenin ardından 17 Temmuz Çarşamba sabahı imzalandı. Anlaşmayla ilgili ikinci metnin de yarın yani Cuma günü öğleden sonra imzalanacağı ifade edildi.
Üzerinde en çok ihtilaf olan konulardan biri Askeri Geşiç Konseyi’ndeki generallere yasal dokunulmazlık verilmesi talebiydi. Generallerin, onlarca göstericinin öldürülmesine neden olan olaylardaki sorumluluklarından dolayı hesaba çekilmemeleri ve yasal bir sorgulamaya tabi tutulmamaları isteniyordu. Sivil hareketin başını çeken Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri ise buna karşı çıkıyorlardı. Bu organizasyon, başını cuntanın ileri gelenlerinden Muhammed Hamdan Daklu’nun çektiği Hızlı Destek Güçleri’nin söz konusu olaylarda sorumluluğu olduğunu ve göstericelerden onlarca kişinin öldürdülmesine, yüzlercesinin de yaralanmasına bunların sebep olduğunu söylüyordu. Bunun dışında da ayrıntıya dair bazı konularda ihtilaflar vardı.
Aslında imzalanan bu anlaşma şimdilik bir ön anlaşma niteliği taşıyor. Anlaşmada ağırlıklı olarak değişim sürecinde yasama meclisinin yapısı, temsil oranları, daha önce üzerinde ittifak sağlanmış olan geçiş sürecinin süresi, bu süreç için oluşturulacak devlet konseyinin yapısı vesaire gibi konular açıklığa kavuşturuluyor. Ancak imzalanan anlaşma bir nihai anlaşma niteliğinde değil ve özellikle üzerinde durduğumuz, generallerin yasal dokunulmazlığa sahip olması gibi bazı konularda hâlâ ihtilafın giderilemediği söyleniyor.
Ayrıca askerin imzaladığı anlaşmada yasama meclisindeki temsil oranlarıyla ilgili olarak Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri için tahsis ettiği miktardan vazgeçmesi ihtimalinin de bulunduğu haberlerde dile getirildi.
Kabul edilen anlaşmada geçiş sürecinin üç yıl üç ay yani toplamda otuz dokuz ay sürmesi kararlaştırılmıştı. Bu süre için 11 kişilik bir Devlet Konseyi oluşturulması, üyelerin beşinin sivil taraftan, beşinin askerlerden oluşması bir kişinin de iki tarafın üzerinde ittifak edeceği bir sivil olması kararlaştırılmıştı. Devlet Konseyi’nin başkanının 39 aylık geçiş sürecinin ilk 21 ayında askerlerden, kalan 18 ayında da sivillerden olması kararlaştırılmıştı.
Geçiş sürecinde gerekli yasal düzenlemelerin yapılması ve seçim için şartların oluşturulması amacıyla bir yasama meclisi oluşturulacak. Yasama meclisinin yapısı hakkında bazı ihtilaflar vardı. İmzalanan anlaşmada bu ihtilaflar kısmen giderilmiş gibi görünüyor. Ancak askerlerin oranlar konusunda tereddütlü oldukları ve değişiklik isteyebilecekleri anlaşılıyor.
Görüldüğü kadarıyla bu anlaşmanın imzalanması ile meselelerin tümü çözüme kavuşturulmuş değil. Bunun yanı sıra sivil kesimin askerleri anlaşmaya ikna edebilmek için onlara önemli tavizler verdiği ve geçiş sürecinde askeri konseyin etki gücünün daha fazla olacağı anlaşmanın mahiyetinden anlaşılıyor. Cunta liderleri bu kadarını da yeterli görmüyor ve kendilerinin etki güçlerinin daha fazla olması için sivil tarafı zorluyorlar. Bu arada kendilerine yasal dokunulmazlık verilmesi konusundaki taleplerinde de ısrarlılar.
Askerlerin isteklerini kabul ettirmek için dayatma yapmalarında Suudi Arabistan, Mısır ve BAE gibi Arap dünyasındaki zulmün ve diktatörlüğün başını çeken yönetimlerin verdiği desteğin önemli rolü olduğu tahmin ediliyor.
HABERE YORUM KAT