1. YAZARLAR

  2. Ahmet Varol

  3. Sudan’da gidişatın yönü
Ahmet Varol

Ahmet Varol

Yazarın Tüm Yazıları >

Sudan’da gidişatın yönü

16 Mayıs 2008 Cuma 04:07A+A-

Bundan önceki yazımızda Sudan’daki son olayların, ayrılıkçıların Umdurman’ın kenar semtlerine gerilla ve silah yığını yapmaları sonucu gerçekleştiğini, bunun da Sudan yönetimi açısından önemli bir açık olduğunu dile getirmiştik.

Bazı Sudanlı yetkililerin basına yaptığı açıklamalar bunda devletin kendi iç organları arasında yaşanan pürüzlerin önemli rol oynadığına işaret ediyor. Özellikle ordu ile güvenlik ve istihbarat organları arasındaki ihtilafların ve uyuşmazlığın ayrılıkçı gerillaların işlerini kolaylaştırdığını ortaya koyuyor. Bu da sorunda devletin kendi iç mekanizmasının da payı olduğunu gösteriyor. Güvenlik organlarının etkin müdahaleleri sonucu oyun bozuldu ve ayrılıkçı isyan mevzilendiği bölgede bastırıldı ise de devletin içindeki önemli bir pürüz de ortaya çıkmış oldu. Hatta haber kaynaklarının verdiği bilgilere göre isyanın bastırılması için gerçekleştirilen müdahalede ordu pasif kaldı. İstihbarat ve güvenlik organları etkili oldu. Sudanlı bazı muhalif siyasetçiler de bu konuyu gündeme getirdi ve gerillaların söz konusu ihtilafı tespit edip bundan yararlanarak yığınak yaptıklarını dile getirdiler.

Sudan cumhurbaşkanı Ömer Hasan el-Beşir, Umdurman’daki isyanın bastırılmasıyla Darfur’daki ayrılıkçı hareketin daha bir köşeye sıkıştırıldığını ve gidişatın ayrılıkçıların aleyhine olduğunu söyledi. Çünkü Beşir’in yaklaşımına göre ayrılıkçılar Umdurman isyanının amacına ulaşabilmesi için gerilla güçlerinin önemli bir kısmını buraya taşımışlardı. Adalet ve Eşitlik Hareketi’nin bizzat lideri Halil İbrahim isyanı yönetmek için çatışma bölgesine geçmişti. Onlar da ağır darbe alarak dağılmış, birçokları da tamamen tasfiye edilmişti. Bu yaklaşım nispeten isabetlidir. Fakat isyancıların asıl çatışma bölgesindeki varlıklarını tümüyle etkisiz hale getirecek kadar Umdurman’a taşındıklarını da düşünmemek gerekir. Dolayısıyla burada yaşanan olaylarla bağlantılı olarak Darfur’daki ayrılıkçı hareketin artık çok zayıf düştüğünü ileri süremeyiz. Sudan yönetiminin Halil İbrahim’in başına 246 milyon dolar ödül koyması da onu ciddiye aldığını ve ele geçirilmesini de çok kolay bir iş olarak görmediğini ortaya koyuyor. Ama Umdurman olaylarında ayrılıkçı gerillaların hükümet güçlerinden daha fazla kan kaybettikleri, üstelik bu olayların onlara ciddi şekilde prestij kaybettirdiği de bir gerçektir. Çünkü çıkardıkları isyanda paniğe sebep olmak, eylemlerinin yankı uyandırmasını sağlamak ve hükümet güçlerini telaşlandırmak amacıyla bölge ahalisine, işyerlerine ve savunmasız insanlara saldırılar düzenlediler.

Olaylardan sonra güvenlik ve istihbarat organları başkent Hartum ve çevresinde tedbirleri artırdılar. Olayların yaşandığı bölgede ve başkent Hartum’da çok sayıda tutuklama gerçekleştirdiler. Human Rights Watch adlı meşhur uluslar arası insan hakları kuruluşu da bu tutuklamalardan dolayı Sudan yönetimine tepki gösterdi, ağır eleştirilerde bulundu. Tutuklamaların elbette eleştirilecek yanı vardır. En azından, kısa süre içinde serbest bırakılmış olsa bile ve izlediği tutumun eleştirilecek yanı olsa da ülkedeki önemli hareket liderlerinden Hasan Abdullah Turabi’nin tutuklanıp sorguya çekilmesi eleştiriyi hak eden bir uygulamaydı. Zaten geniş çaplı tutuklama kampanyası toplumda korku havası oluşturduğu için tepkiyi gerektirir. Fakat adı geçen uluslar arası insan hakları kuruluşunun da eleştiri ve sahip çıkmada insan merkezli bir tarafsızlık sergileyebildiğini, insan haklarına sahip çıkmada yine aynı esasa dayalı bir samimiyet ortaya koyduğunu söylemek mümkün değildir. Ayrılıkçı gerillaların isyan bölgesinde savunmasız insanlara yönelik saldırıları, yıkım ve tahribatları karşısında HRW’den ciddi bir tepki duymadık. Teşkilatın aynı ikiyüzlülüğünü Filistin’le ilgili gelişmelerde de görüyoruz. İşgalci Siyonistlerin onca zulüm ve terörü karşısında bir uluslar arası insan hakları kuruluşu olduğunu hatırlama ihtiyacı duymayan HRW, Filistinlilerin haklı ve meşru direnişlerinden gasıp Siyonistlerin zarar görmesi durumunda hemen bu vasfını hatırlayıveriyor. HRW’nin samimiyetine inanabilmemiz için emperyalist ABD’nin, Siyonizmin ve onlarla işbirliği içinde olanların mağdur ettiklerini de “insan” saydığına şahit olmamız gerekir.
Olaylar bölgedeki diplomatik ilişkilere de yansıdı ve Sudan hükümeti ayrılıkçılara destek verdiği gerekçesiyle Çad’la ilişkisini kesti. Bu arada Arap Birliği teşkilatı ve bazı bölge ülkeleri gelişmeler hakkında açıklama yaparak, Umdurman isyanını çıkaran örgütlerin terör örgütleri olduğunu dile getirdiler.

Vakit gazetesi

YAZIYA YORUM KAT