Suçüstü Yakalanan Pelikancı Taktiği: Davutoğlu’nu Suçla, Erdoğan’ın Ardına Gizlen!
Sabah yazarı Mehmet Barlas, “Suriye’de terör örgütlerine destek verdik, aynı hatayı İran’da yapmayalım” şeklindeki sözlerine gelen tepkileri dalkavuk takımının her zamanki taktiğine başvurarak savuşturmaya kalkmış!
HAKSÖZ HABER
Mehmet Barlas’ın 2 Ocak tarihli yazısında sarfettiği bazı ifadeler çok şaşırtıcı bulunmuş, tartışmalara yol açmıştı. Beklendiği üzere iktidarı vurma adına Kemalist-sol muhalefet bu sözlere dört elle sarılırken, iktidar medyası rezaleti görmezden gelmeye çalışmış, buna karşın Pelikan tayfasının zikzakları, iftiraları ve tutarsızlığının AK Parti iktidarını çürüttüğünü, yıprattığını her fırsatta dile getiren kalemler bu sözlerin hesabının sorulmasını talep etmişlerdi.
Gerçekten de bu sözlerin yenilir yutulur, görmezden gelinebilir bir yanı olmadığı açıktı. Aynı görüşü dillendirdiği için Can Dündar’ı mahkum edip Mehmet Barlas’a ‘üstat’, ‘yol gösterici’ muamelesi yapmanın çirkinliği ortadaydı.
Anlaşılan o ki Mehmet Barlas da gelen tepkiler üzerine konuyu kendince izah etme çabasına girişmiş, sözlerini tevil etmek zorunda kalmıştı. Bugünkü yazısında ne demek istediğini güya açıklamaya çalışmıştı. Doğrusu açıklaması çok komikti. Güya yılların yazarı PYD ile kurulan ilişkiyi kast etmiş!
Bu zorlama izah tarzı bir yana asıl dikkat çeken şey ise Pelikan tayfasının artık klasik haline getirdiği ucuz taktiğin bir kere daha devreye sokulmasıydı. Yine Türkiye’nin Suriye ve Ortadoğu siyaseti dolayısıyla Davutoğlu suçlanıyor, Ümmetten yana, mazlumlardan yana tavır ‘başarısızlık’ olarak tanımlanıp Davutoğlu’nun şahsına yıkılarak, Reisçi tutum takviye edilmiş oluyordu. Üstelik de bununla da kalınmayıp, aynı yazının devamında Erdoğan’ın Fransa’da bir gazeteciyle yaşadığı polemik de aktarılarak biat töreni tamamlanıyordu.
Mehmet Barlas şunları yazmış:
“CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara İl Kongresi'nde konuşurken benim 2 Ocak tarihli yazıma atıfta bulunarak bana teşekkür ettiğini duyunca güldüm...
Demek ki "Beni bir kişi anladı o da yanlış anladı" deyişi, hiç umulmadık bir yerde yine gerçekleşmişti.
O yazımda İran'daki olaylara Amerika'nın ve Trump'ın yaklaşımlarını eleştirirken şöyle demiştim:
O yazım
"-İran halkının mutsuzluğunu yine bu halk değerlendirecektir. Eğer rejim sağlam değilse, halka rağmen ayakta kalamaz.
Ancak buna asla ABD karar veremez.
Bu vesileyle bizim aynı hatayı Suriye'de 'Muhalif gruplar' diye terör örgütlerine verdiğimiz destekle ve Esad rejimini bizim bir iç sorunumuz gibi görerek yaptığımızı unutmayalım." Kılıçdaroğlu konuşmasında yazının bu bölümünü almış ve "Kamuoyunda bilinen MİT TIR'ları ile Suriye'ye silah gönderildi" iddiasına da kanıt olarak yazımı göstermiş.
MİT TIR'ları o yazıda yok
Suriye'deki muhalif gruplara destek verdiğimiz Mısır'daki sağır sultanın da duyduğu bir gerçek. PYD'nin lideri Salih Müslim bile 2014'ün ekiminde Ankara'ya gelmemiş miydi? Bu ve buna benzer durumlardaki yanlışlarımız zamanla açığa çıktığı için, politikalarımızda radikal değişikliğe gitmiyor muyuz? Esad'ın altı ayda devrileceğini iddia eden ve daha sonra da Rus uçağının düşürülmesi emrini de kendisinin verdiğini söyleyen dönemin Dışişleri Bakanı ve sonra Başbakanı olan Ahmet Davutoğlu, yanlışların baş sorumlusu değil miydi?
Bütün bu gelişmeleri yok sayıp, Suriye'yi "MİT TIR'ları olayı" ile anlamaya çalışanlara, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aynı hatayı yapan Fransız gazeteciye verdiği cevabı hatırlatmak doğru olur. Şöyle konuşmuştu Cumhurbaşkanı...
Türkiye'ye Fransız kalmak
"-Çünkü o operasyonu yapanlar FETÖ'nün savcılarıydı. Şu anda hapisteler. Operasyonu yaptılar. Bakın istihbarat teşkilatlarının bu tür operasyonlara yönelik, kamyonlarla silah taşımaya yönelik yetkileri vardır. Sen bana bu soruyu böyle soruyorsun da Amerika'nın 4 bin TIR Suriye'ye getirdiği silahları niye sormuyorsun? Gazetecisin ya. Bunları da araştırsaydın, niye bunların üzerinde durmuyorsun? Bunları yazın. Sorularınızı sorarken bu noktada hassas olun. Ve bir başkasının ağzıyla konuşmayın. Ve bunları da kolay kolay karşınızda yutacak birisi yok, bilmenizi isterim. FETÖ ağzıyla konuşmamayı da lütfen öğrenin."
Sayın Kılıçdaroğlu'na tavsiyem, Türkiye'deki gelişmelere Fransız kalmamasıdır.
HABERE YORUM KAT