1. YAZARLAR

  2. MEHMET PAMAK

  3. Suçumu Seviyorum
MEHMET PAMAK

MEHMET PAMAK

Yazarın Tüm Yazıları >

Suçumu Seviyorum

21 Mayıs 2009 Perşembe 16:39A+A-

1999-2000 yıllarında Almanya’da muhacir olarak bulunduğum süreçte yaptığım geçmişe dair sorgulamayı, daha özlü bir biçimde bir de şiir formunda anlatayım diye yazdıklarımdan daha önce bahsetmiş ve bazı bölümlerini de burada paylaşmıştım. İşte bu yayınlanmamış olan kitaptan başka bazı bölümleri daha, güncelliği nedeniyle paylaşmak istiyorum.

 

Gelin, Tağuti Sistemi Tahlil Edelim

 

Kuruluş

 

Bazıları savundu, şu Amerikancı “manda”yı

“Devrim”yapan ise, batıya verdi tüm kumandayı

 

Yunan’la savaşıp, “yedi düvelle savaştık” dendi

İngiliz’le işbirliği, böyle gizlenmek istendi

 

Çok kan döküp geçilmişken Çanakkale boğaz yolu

Neden sessiz ve savaşsız terk ettiler İstanbul’u?

 

Hilafet ve İslamı dışlamak, şart koşuldu onlara

İngiltere, Fransa, İtalya ile uzlaşanlara

 

Onlar ise zaten gönüllüydü, İslam’dan sapmaya

Pozitivizm yöneltmişti, hevalarına tapmaya

 

Sözde kabul edilmezken Amerikan mandası

Oldular, İslam’a karşı Batı’nın payandası

 

Bunca insan öldü, sonuç yine Batı hegemonyası

Ekonomi, kültür ve siyasetin Batı’da kumandası

 

İslamî kimliği imha için kurulan ittifak

Tedbir aldı, İslam ufkunda sökmesin diye şafak

 

Kurtarmayan savaşın, “kurtuluş savaşı” kondu adı

Tam teslimiyetle dayatıldı, Batı’nın her muradı

 

Savaştan sonra, hep Batı hâkim oldu ve diretti

Ülkeyi de, hep onun işbirlikçileri yönetti 

 

Binlerce insanımız kaybedildi, tüm cephelerde

Kurtuluş ve bağımsızlıksa, hâlâ çok ötelerde

 

Eğer “manda” olsa ve Amerika yönetseydi bizi

İnan bu kadar yok etmezdi, İslamî kimliğimizi

 

Mandacının amacı, yalnız ekonomik sömürü

Korkup, yok edemezdi dini kimlik ve kültürü

 

“Manda” çoktan bitmiş, özgürlük gelmiş olurdu

Korunan kimlikle halk, gerçekten kurtulurdu

 

İşbirlikçi daha zalim oldu, halkı içinden vurdu

Halk ise onu kendinden sandı ve itaatkâr durdu

 

Mandacı yapsa idi, bunların yaptığı zulümü

Mutlaka ayaklanırdı, halkın büyük bölümü

 

Maraş halkı, başörtüye uzanan “gâvur”u vurdu

Aynı halk, daha şedit yerli zulme hep sessiz durdu

 

Böyle oldu, içinden çıkana sessiz kaldı halkımız

Maalesef dezavantaj oldu, sömürge olmamamız

 

Öyle zulümler yaptılar ki, Batı’ya uymak için

Bunu sömürgeci yapmazdı, ülkeyi soymak için

 

Zorla dönüştürdü halkı, birkaç batıcı“ittihatçı”

Baskı ve hileyle hâkim oldu, batılı üçkâğıtçı

 

Hakim oldu ulusçu Kemalizm, laiklik, demagoji

Taklitle batıdan getirildi, resmi ideoloji

 

Emperyalizme sığınıp, kulu olundu Bâtılın

Kültürü dayatıldı, sözde savaşılan Batının

 

Bu sebeple kıydılar da, on binlerin canına

Baştan beri bulandılar, mazlumların kanına

 

Kurulan batıcı ulus devletti

 

Halka rağmen kurulan devlet, laik ulus devletti

Tepeden dayatansa, laik jakoben bir elitti

 

Halklar hiç kâle alınmadı, kaderi hep zilletti

“Halka hizmet” yerine, istenen hep “kör itaat”ti

 

Pozitivizm ilkelerini, mal ederek devlete

“Kelleler kopardılar”, benimsetmek için “millete”

 

Başkası bile olamadı, kör taklit halkı boğdu

Kökten koparılınca, niteliksiz bir ucube doğdu

 

“Kanun devleti” kurup, dediler “hukuk devleti”

Kanuna da uymayınca, geldi zulmün zilleti

 

“Demokratik hukuk devleti”yle, aldattılar “milleti”

Haksızlık ve keyfilik üretti, bu despotluk illeti

 

Benimsenen fikir ki; “devlet-i ebed müddet”ti

Her şeye sahip ve malik, “ilah devlet” demekti

 

Kulluk istendi “Devlet”e, birey ile toplumdan

Hak ve özgürlük, ona kurban edildi her zaman

 

Üstelik, laiklik, Kemalizm çoğunda bir imajdı

Sanki, hortumları ve zulmü örten bir kamuflajdı

 

Soyguncular, zalimler, hep bu imajla aklandı

Bu örtüyle, sistemdeki kirler kolay saklandı

 

Hep darbe, çete kullanıldı, halkı sindirmek için

Seküler dönüşümü, zorla kabul ettirmek için

 

“Halka rağmen halk için”di tüm zulüm politikası

Amaç, şirkle kuşatıp yok etmekti, İslami harsı

 

İdeolojik Zulüm

 

“İstiklâl mahkemeleri”nde, âlimleri katlettiler

İslami eğitimi yok edip, fıtratı kirlettiler

 

Geçmişi silmek için yaptılar, “harf inkılabı”nı

Amaç kesmekti, toplumun kaynakla irtibatını

 

Hedef toplumsal hafızayı silmek, sıfırlamaktı

Yalnız Batıcı seküler kültürü hatırlamaktı

 

Amaç, halkı, değersizlikte boğmak değilse eğer

Neden yok edildi,  “İyi, doğru, güzel”e dair değer

 

Zulüm yaptılar, yine de kaynağa ulaşana

Hep “havuç” dağıttılar, “resmi din”le uzlaşana

 

Ulusçulukla, ümmeti dışladılar en baştan

Laiklik adına, İslam’ı kovdular hayattan

 

Vahyi reddedip de, ilah edindiler hevayı

Hep kula kullukla kirlettiler, güzel dünyayı

 

İnsan, böyle yabancılaştı kendine, Rabbine

Birbirinin kurdu olup, zulmetti hemcinsine

 

Görüşü kutsanıp,“ ileri” sayıldı bir faninin

“İrtica”sayıldı vahyi, onu da öldüren Rabb’in

 

Değiştirmeye cür’et eden, Rabb’in muhkem vahyini

“Değiştirilemez” yaptı, bir faninin ilkesini

 

Rabbin vahyine sadakatimiz, “dogmatik” bulundu

Laik Kemalist ilkeler,  put yapılarak sunuldu

 

Oysa Kemalizm çoktan öldü, zaten halktan geriydi

Kur’an, kıyamete dek geçerli, daima ileriydi

 

Sistem; Kurtulduk Sananları, Aldatıcı Bir Serap

Hakları, Özgürlükleri Yok Etti, Sözde İnkılâp

 

İdeolojik baskıyla, egemen sistem dehşet saçtı

Bu, şahsiyetleri bozdu, ikiyüzlülüğe yol açtı

 

Öz yurdunda yok edildi, Müslüman’ın temel hakları

Getirildi; örgütlenme, eğitim, tebliğ yasakları

 

Lozan ile güvencede, tüm azınlık hakları

Müslüman’a zindan oldu, İslam’ın toprakları

 

Müslüman mahrum bırakıldı, azınlık haklarından

İnancı kovulmak istendi, kendi topraklarından

 

İnsanca, Müslümanca yaşamak, hep suç sayıldı

Düşünce, inanç, kimlik ve kıyafet dayatıldı

 

“İrtica” yaftasıyla dışlandı, Allah’ın şeriatı

Hâkim kılındı, heva ürünü, beşerin fikriyatı

 

Kanun aldılar, İtalya, İsviçre ve Fransa’dan

Kültür ithal edildi, tefessüh etmiş Avrupa’dan

 

Baştan yöneldiler, “devrim”le yok etmeye İslam’ı

Sonraki “tesettür yasağı”, bu zulmün bir devamı

 

Batı, “Kur’anı kapatın kadını açın” diyordu

Batılı vur deyince, işbirlikçi öldürüyordu

 

Şeriata düşmanlıktı, bu tesettür yasağı

Kur’an’da, tuğyanın yeri “hayvandan da aşağı”

 

Halka zorla giydirip, Avrupa’nın şapkasını

Yaptık diye övündüler, “ inkılâp”ın hasını

 

Müslüman halk istemedi, “devrim” in şapkasını

Şapka için “kopardılar”, çok masum “kafasını”

 

Önce pozitivizme koştular, İslamı reddederek

Hıristiyanlığa da döndüler, batıya imrenerek

 

Laik devlete bağlı, “resmi din”e ihtiyaç vardı

İslam’ı denetime almak, varılan son karardı

 

Bu amaçla kuruldu,“ulusal din”in diyaneti

Laik devlete sadakatle, yapsın diye hizmeti

 

Denetime alındı, dini eğitim ve dini hayat

Bu art niyetle açıldı, İmam Hatip ve İlahiyat

 

Laikliğe uygun hale getirmek için İslam’ı

Eğitimde hedeflendi, modern, laik din adamı

 

Ulaştı sistem, çok büyük oranda, bu hedefine

Yine de rastlandı, bilinçli az sayıda mü’mine 

 

Razı olmadılar burada, az da olsa fireye

Kapattılar İmam Hatip’i, başvurarak hileye

 

“Sekiz yıl” ile, darbe vurdular “dini” eğitime

Ve “YAŞ” sınırı koydular, Kur’an’i öğretime

 

Seküler kutsallar üretip, koştular paganizme

Hep İslam’la savaşarak, yol açtılar nihilizme

 

İslami kimlik yok olunca, doğdu da boşluk

Yayıldı tüm topluma, başıboşluk, sarhoşluk

 

İslam’ı dışlayınca, “iyi-doğru” ölçüsü kalktı

“Değer”siz ve “anlam”sız bataklıkta boğulan halktı

 

Değersizlik batağında yetişti, pek çok sapkınlık

Çete, fuhuş, uyuşturucu ve her türlü azgınlık

 

Sözde telaşa düştüler, bir de “misyonerlik”ten

Halbuki, “Kitap Ehli” üstündü, Kemalistlikten

 

Biz Müslüman’dık, laik, Kemalist olamazdık

İkiyüzlülük yapmadan, tüm hakikati yazdık

 

“Resmi din”i benimsemedik, Hakk’a bağlandık

Hak din İslam’ı seçtik, hep zulme maruz kaldık

 

Hemen saldırıya geçtiler, Hakkı susturmak için

Halkı sindirip, adalet talebini bastırmak için

 

1981-1983 Darbe (Danışma) Meclisinde Durum

 

Darbe meclisinde, ulusçuluk yaptım, alkışlandım

İslam’dan her bahsettiğimde, yuh çekilip dışlandım

 

Ancak meclis dışında, özgür hissederdim kendimi

Kemalist meclis bir kâbustu, arttırırdı derdimi

 

İslam’ı terennüm ettikçe, bu yolda yalnız kaldım

İkbal makamında sıkıldım, baskılardan bunaldım

 

Darbeciye karşı, mecliste savundum tesettürü

Sıralara vurup “yuh”çekti, zalimlerden bir “sürü”

 

“Türkçüler” de horladı, tesettür konusunda beni

Rahatsız olup sorguladım, “Türk-İslam sentezi”ni

 

Sentezin ilk tarafı, memnun ediyordu her nefsi

İslam, bir slogan da olsa, rahatsız etti herkesi

 

Allah’ın ayetlerini okuyunca, laik mecliste

Kimse yanıma yanaşmıyordu, meclisteki kuliste

 

Bağnaz bir tepkiyle dışlandım, susturulmak istendim

İtirazım duyulmasın diye, boğulmak istendim

 

Hak, özgürlük taleplerim, faşistlere ters düşmüştü

Zalim “beyaz Türk”ler sürüsü, başıma üşüşmüştü

 

İnsan hak ve özgürlüğü, tehdit diye algılandı

Darbeci anayasa, bu önyargıyla kurgulandı

 

Hakk’a aykırı her şey, kolay kondu anayasaya

İslam’ı isteyince, hemen çağrıldım istifaya

 

Resmi ideoloji dayattı, despot anayasa

Farklılıkları yok etti, darbeci faşist yasa

 

Bu anayasaya “red” oyu verdim, aynı mecliste

Böyle oluştu, adımı yazdıkları kara liste

 

Hakk’ı kısmen haykırınca, sistemce karalandım

İstifa baskısıyla, generallerce sorgulandım

 

Evren, adeta çıldırmıştı, aykırı düştüm diye

Hemen sokulmak istendim, askere uygun çizgiye

 

İtiraz ettim, uymadım, dayatılan düşünceye

Büromun kapısı kırılıp, zarar verildi her şeye

 

Korkutmak istediler, hatta tehdit ettiler ölümle

Evimin kapısını zorlayıp, saldırdılar zulümle

 

Teslim olmadım korkuya, tavrımı sürdürdüm yine

Evren konuştu, “seçtiğimize pişman olduk” diye

 

Ondan sonra, sistem hedef yaptı, düşmanca davrandı

Hak, özgürlük yanlı çabam, hep dışlanarak kınandı

 

Birçok vetolar geldi, şu “kara liste”nin peşinden

Parti kurdum, aday oldum “veto” geldi Evren’den

 

Talep edince, hakkım olan bürokratik kadroyu

Bir de bu sebeple yedim, Kenan Evren’den vetoyu

 

Bakan Cantürk demişti, “yazık ettin istikbaline

Başörtüsünü savunmakla, zarar verdin kendine”

 

Cantürk devamla, “iflah olmaz askere ters düşen

Bu ülkede siyaset yapamaz, farklı yol seçen”

 

Sistem çok rahatsız olmuş, iyice dışlamıştı

Kemalizm’e uyumsuz olunca, linç uygulamıştı

 

Rabb’imizin Hidayetiyle Şereflenip Müslüman Oldum

 

Bunaldım bütün bu zilletten, şirkten, fesattan

Hak arayışım kaynaklandı, temiz fıtrattan

 

Sorguladım ahvalimi ve aradım hidayeti

Yaşadım, şirkten tevhide manevi bir hicreti

 

Bu samimi yönelişle, ulaştım hidayete

Rabb’imizin de lütfuyla, ondan gelen rahmete

 

Kur’an’la teçhiz olarak, kaçındım tağuttan, şirkten

Resulullah’ı örnek alıp, arındım kirlilikten

 

Şirkten, münkerden kaçıp, Allah’a hicret ettim

Pisliklerden arındım, tevhidle şereflendim

 

“La ilahe illallah” deyip, Müslüman oldum

Tehlikeli sayıldım, düşman yerine kondum

 

Merhametle çağırınca, tüm insanları tevhide

Yargılandım hep DGM’de, maruz kaldım tehdide

 

Türkçülüğü terk edip Mü’min oldum, “dönek” dediler

Hemen vurdular, nasıl “dönek”lik bu, söyletmediler

 

Evet Rabb’imin lütfuyla döndüm, şirkten İslam’a

Bu “dönek”lik şeref getirdi, yönelince Kur’an’a

 

Yazardım, sağcı Tercüman’da ve ulusçu Hergün’de

Düşüncem zan alanında, İslami kimlik sürgünde

 

O zaman baş tacı etti sistem ve ulusçu kesim

Pek çok imkân tanındı, gür çıksın diye bâtıl sesim

 

İslamî kimlik döndüğünde, hayat dışı sürgünden

Tevhidi bakış oldu artık, yazılarımda gündem

 

Hakkı haykırınca medyada ve haftalık Selam’da

Artık DGM savcıları, takipçiydi arkamda

 

Siyasi mahkemelerde, yok edildi hürriyetim

Hedef alınıp yargılandı, İslami şahsiyetim

 

Partilerin Durumu ve Teklifleri

 

Uğraştılar, sistemin içine tekrar geri çekmeye

Bazı partiler başladı, yeni teklifler getirmeye

 

Defalarca teklifler geldi, Erbakan ve Kutan’dan

Tek delil gösteremediler, rehberimiz Kur’an’dan

 

Yolları gayri İslami’ydi, delili yoktu İslam’dan

O halde nasıl tabi olurum, ayrılıp da davamdan?

 

Dediler ki: “Seni parlamenter, ya da başkan yapalım”

“Yahut partimizin ön safında, iyi bir yer açalım”

 

İmanım izin verseydi, belki dönerdim geriye

Parlamenter, bakan olurdum, katılıp bir partiye

 

Belki bunları elde etmek, hoş gelirdi nefsime

Aldatıcı sebepler de bulurdum, her hal kendime

 

Ancak, akıdem izin vermez; laikçe hükmetmeye

Zillete, ilkesizliğe ve Kur’an’ı ketmetmeye

 

Razı olanlar bu sapmaya, makam ihtirasıyla

Dünyevileşip ilkesini yer, zan ve hevasıyla

 

“Laik, demokrat, Atatürkçüyüm”der, ikrah olmadan

“Bu sözü ikrah’sız söylemek”, çıkarırken imandan

 

“Hüküm ancak Allah’ın”, nihai olarak İslam’da

Laik yasa yapar, hevayla hükmedilen makamda

 

Allah’ın hükmünü reddeder, laik meclis, hükümet

Vahiyle gelen emirse; “Allah’ın hükmüyle hükmet”

 

Yaklaşmaz, şirkle hükmetmeye tevhidi iman

Bak,“Vahiyle hükmetmeyen”e, kâfir der Kur’an

 

Kim ki dini almaz ise, ancak Kur’an ile sünnetten

Kültür, zan ve hevayı din sayar, çıkamaz hiç zilletten

 

Bir yanda parlamenter makamı, zillet içinde

Diğer yandaysa, zindan ve hicret, izzet içinde

 

Şirki terkle,“Allah taraftarı”olup, buldum izzeti

Şeref getirdi zindan ve hicret, terk edince zilleti

 

“Aptal” dedi bazısı, reddedince “ikbal” teklifini

Dediler; “tevhidi tercihle, kararttın istikbalini”

 

Dediler ki:“ Vekil, bakan olurdun, istikbalin parlaktı.”

Bu sözler, tevhidi yok edecek, bilinçsiz bir tuzaktı

 

Rabb’imin lütfuyla muhafaza oldum, korundum

Gayri İslami yolları reddederek, arındım

 

Arkadaşımdı, birçok yüksek bürokrat ve bakan

Tüm yollar açıktı, ikbale, zenginliğe çıkan

 

Rabb’in izniyle reddettim, çıkar eksenli hayatı

Tevhid yolunda riske attım, dünyadaki rahatı

 

Sarıldım, Kur’an ve sünnetten gelen yönteme

Allah için hep uzak durdum, batıl sisteme

 

Hak yolda direndim, reddederek geri dönmeyi

Hatırladıkça iğrendim, sistemdeki her şeyi

 

Bulaşmaktan kaçındım, aynı pisliğe ve şirke

Diğer insanları da çağırdım, tağutu terke

 

İman ettim tevhide, teslim oldum Allah’a

Bağlandım Kur’an’a ve örnek Resulullah’a

 

Allah’a ve Resul’üne, layık olmak istedim

“Birinci öncelikli tehdit”, düşman ilan edildim

 

Rabbimiz korusun ve ayağımızı sabit kılsın

Tevhid yolunda şâkir, âbid ve vahye şâhit kılsın

 

Neler Yapmışım

 

Zulüm yapmadım, hakaret etmedim hiç kimseye

Zorlamadım kimseyi, bir inanç ve düşünceye

 

Kimliğimi savundum ve özgür olmak istedim

Resmi düşünce ve kimliğini kabullenmedim

 

İki yüzlülük ve riya olunca, “atasözünde”

Tabi zamanla izi kaldı, tüm toplumun özünde

 

“Köprüyü geçmek için, dayı yaptılar ayıyı”

“İte dalanmaktansa, hep dolandılar çalıyı”

 

 Başka atasözü de vardı, yiğitlik taslayanın

“..onda dokuzunu kaçmak” saydılar, kahramanlığın

 

Atasözüydü; “Bin yaşasın bana değmeyen yılan”

Tabi ki pis egoizm oldu, tüm topluma yayılan

 

 Geçer akçe; bencil, korkak ve ikiyüzlü olmaktı

“Ayıya dayı demek” ya da “çalıyı dolanmak”tı

 

İlkeli olmak istedim, reddettim bu zilleti

Korumaktı niyetim; iman, onur ve şahsiyeti

 

Vahye şahidliği, adaletle yapmaktı hedefim

Taviz, uzlaşma değil; dinde netlikti tercihim

 

Yalnız Allah’a kulluktu, değişmez istikametim

Tevhidi iman, salih amel, yoldaki işaretim 

 

Her an gelecek olan ölümü, tefekkür ettim

Ahiret ve hesabı, sürekli tezekkür ettim

 

Rabb’imin rızasını kazanmaya azmettim

Hidayetimin sahibine, sonsuz hamd ettim

 

Her tür sıkıntıya katlanmalıydım, dinim uğrunda

Yaşayıp da anlatmalıydım, ne var ise Kur’an’da

 

Direnip de sabretmeliydim, tüm baskılara, mertçe 

Gereken bedeli ödemeliydim, hem de cömertçe

 

Hakları bedelsiz vermez, hiçbir egemen alçak

Özgürlük armağan edilmez, fethedilir ancak

 

Kolay gasp edilir, eğer bedelsiz verilirse hak

Özgürlüğü fetheden, ona ebediyen müstahak

 

İşte bu bilinç ve tefekkürle çıktım ben yola

Hep Hakk’ı esas aldım, bakmadım sağa sola

 

Hiç aldırmadım, kınamacıların kınamasına

Doğrudan ayrılmadım, kapılıp dünya hesabına

 

Reddettim bâtılı, Hakk’ı benimsedim daima

Korudum kimliğimi, sadık oldum inancıma

 

Hırsızlık yapmadım, şiddete başvurmadım

Eroin satmadım, banka dolandırmadım

 

Bunları yapan zalimler, hep ülkeyi yönettiler

Halkın hakkını gasp edip, sürekli zulmettiler

 

Yalnız tebliğ yaptım, bâtıla bulaştırmadan Hakk’ı

İslam’ı anlattım, daima vahye çağırdım halkı

 

Adalet isteyip, baş kaldırdım, her zulme ve zalime

Sömürü, işkence, ters gelmişti İslami kimliğime

 

“Sağcı”yken,“solcu”yla çatıştım, ulus devlet adına

Mü’min olunca, sahip çıktım,“solcu”nun da hakkına

 

Ulus devlet için,“solcu”yla kavga kaos yaratan

Bu adaletsiz hâlimi, neydi inkılâba uğratan?

 

Vahiydi, inkılaba uğratan bu sağcı hâlimi

Ancak tevhidi iman, âdil, âlim yapar zâlimi

 

Bu köklü değişim ve adaletin kaynağı Kur’an’dı

“Muhammed’ül Emin”in izinde, tevhidi bir imandı

 

Kur’an’la kalktı, ulusçu bağnazlık ve sağcı körlük

Vahyin gereği, adalet ve her insana özgürlük

 

Kur’an, Allah’ın Nur’u, adaletin sönmez güneşi

Rabb’imiz kefil, yazılamaz bir benzeri ve eşi

 

Bütün insanları, eşit yaratmıştı Yaradan

Tüm insanların kökeni, aynı anne babadan

 

Kur’an öneriyordu, tevhidi ve adaleti

Her insana yüklüyordu, arzdaki hilafeti

 

Özgür bırakmıştı, Hak-bâtıl kavşağında insanı

İrade serbestisi verip, öngörmüş imtihanı

 

Mademki yüklenmişti, imtihan ve emaneti

İnsan özgürce bulmalı, hak yolu, hidayeti

 

Önerirken insanlara, kurtuluşun yolunu

Gösteriyordu her yolun, ahretteki sonunu

 

“Dileyen iman, dileyen inkar etsin”, Rabb’in ayeti

“Dinde zorlama yoktur” hükmü, dayatmaz hidayeti

 

Dileyen “sağcı”,”solcu”, “laik” olsun, ya da Müslüman

Herkes hesabını verecek, günü geldiği zaman

 

Sınav sırasında, herkese lâzım özgürlük ve hak

Rabb’in verdiği emanete, her irade müstahak

 

İnsan özgür tercihte, bir inanç ve düşünceyi

Herkes terk etsin, dayatma, baskı ve işkenceyi

 

Rabb’imiz lütfetmiş, temel hak ve hürriyeti

Herkese; can, mal, akıl, nesil, din emniyeti

 

İslam, her insana eşit sunmuş, bu tür hakları

Tekâmül yolunda, gerekli tüm korunakları

 

Kula kulluk zillet ve zulümdür, yaşayan için

Sömürüsüz özgür hayat, haktır, her insan için

 

Evet Kur’an’la yöneldim, adalet ve özgürlüğe

Zulme karşı çıktım, son verip şeytani sessizliğe

 

Zalimlerin at oynattığı, ülke idi Türkiye

Muhalif oldum zalime ve alçakça sömürüye

 

Koştum mazlumun yanına, onunla hemdert oldum

Özgürlük istedim, insan haklarını savundum

 

“Mazlum-Der”i kurarak, tüm mazlumların lehine

Ayrımsız karşı koydum, hak-özgürlük ihlaline

 

Ezilenler uyansın ve zulüm bitsin istedim

Adaletle,”tüm insanlar özgürleşsinler” dedim

 

Türkçülüğü, Kürtçülüğü, her türlü ırkçılığı

Reddettim ben, ümmete sokulan her ayrılığı

 

Savundum hep; barışı, sevgiyi, tevhidi kardeşliği

İman ettim, özledim; akıde ve ümmette birliği

 

Halkı bölmekle güçlenir, Firavun sömürüsü

Parçalanan muhalefet, olur mazlum sürüsü

 

Her mazlumu çağırdım, zulme karşı çıkmaya

“Böl-yönet” fitnesini, hep birlikte aşmaya

 

İstedim ki, herkese, hak ve özgürlük gelsin

İnsanlar özgür olsun, zorbalık sona ersin  

 

Hak yolda mücadelem, rahatsız etti devleti

“Derin”den gelen tehdit; “faili meçhul” illeti

 

“Derin” tehditlere aldırmadan, hakkı haykırdım

Hak ve adaleti savununca, düşman sayıldım

 

Herkesi kurtuluşa çağırdım, yaydım daveti

Önerdim tüm insanlara, Kur’anî hidayeti

 

Bu imtihan dünyasıdır, zorlama olmaz dedim

Şiddetten, hiddetten uzak, hikmeti benimsedim

 

Tevhidi anlattım, merhamet ettim herkese

Gitsin diye çaba gösterdim, herkes cennete

 

Yaymaktı niyetim, hep hakkı ve adaleti

Hicret oldu kısmetim, Peygamber’in sünneti

 

Muhacirlik Yıllarım

 

Artık, İslami kimliği savunan bir “mürteci”ydim

Ailesinden, ülkesinden uzak, bir mülteciydim

 

Hain diye saldırıyordu, arkamdan gazeteler

Suskun kaldı “özgürlükçü”ler, zulmederken çeteler

 

Nedense yalnız kalınır, böyle zulüm ortamında

Rabb’in yardımı rahatlatır, mü’mini dar anında

 

Ailemden çok uzakta,  yabancı bir ülkedeydim

Yeni hayatın başında, sıkıntılı dönemdeydim

 

Ülkem, ailem, dostlarım, artık ulaşılmaz bir düştü

Pek çok sorular, kâbus gibi üzerime üşüştü

 

Ne olacağı belirsiz bir haldi, artık kısmetim

Önce karanlıktı, kendimi bir an yalnız hissettim

 

Çok kısa sürdü belirsizlik, bu sıkıcı karanlık

Rabb’in lûtfuyla kovdu karanlığı, nurlu aydınlık

 

“Zorlukla beraber kolaylık” hükmü, tecelli etti

Rabb’in rahmeti, hayra tebdil ile teselli etti

 

Yeni kardeşlik ve hizmetler üredi, bu zeminde

Hamd olsun, hiç sıkılıp bunalmadım, yaban elinde

 

İki buçuk yıl geçirdim, şu Fröbel Caddesinde

Otuz metre kare, iki odalı küçük evimde

 

Hicrette mekânım, mescidler, dernekler ve evlerdi

İşim, Rabb’e kulluk ve davet eksenli görevlerdi

 

Otoban, tren, mescitlerde geçti, çoğu zamanım

Duisburg, Essen, Dortmunt ve Solingen, hizmet alanım

 

Shtutgart, Düsseldorf, Berlin, Viyana ve Amsterdam’da

Mesajı taşımaya çalıştım, merhametle her yanda

 

Bir yandan da, sürekli sorguladım kendi halimi

Vahye uygun mu diye, gözden geçirdim ahvalimi

 

İmtihan içinde imtihanlarla, geçti hicretim

Allah ve Resulüne sarılınca, kolay sabrettim

 

Dünyevi bir amaçla, dayanılmaz bu ayrılığa

Ancak Allah yolunda katlanılır fedakârlığa

 

Kul, ısrarla sarılırsa tevhide, Allah yoluna

Mutlaka yardım eder Rabb’imiz, mü’min kuluna

 

Hamd olsun Rabb’imize, pek çok lütuflarda bulundu

O’nun yardımıyla direndim, ruhuma huzur doldu

 

Suçlarımı itiraf ediyorum

 

İtiraf ettim işte ben, bütün bu suçlarımı

Herkese adalet özlemimi, tevhide çağrımı

 

Hak ve özgürlük adına, canhıraş feryadımı

Zalimlerin suç saydığı, her türlü çalışmamı

 

Ey düzenin önyargılı savcı ve yargıçları!

Haydi düşün peşime, işledim tüm bu suçları

 

Adaleti, tevhidi ve özgürlüğü arzuladım

Zulme karşı çıktım, zalim sistemi sorguladım

 

Herkesin bildiği hakikatleri yazdım, söyledim

Çoğu susmayı tercih etti, “Kral çıplaktır” dedim

 

Aklettim, düşündüm, sorguladım, ifşa ettim sistemi 

Üstelik, özgürce açıkladım, inanç ve düşüncemi

 

Büyük suç işledim, yaydım tevhidi, hakikati

Ezilenden yana oldum, savundum adaleti

 

Dogmatik siyasal yargıyla, hemen düşün peşime

Engel olun hakikate, kelepçe vurun fikrime

 

Yargılayın beynimi ve hemen atın zindana

Galile’ye de yaptığınızı, yapın siz bana

 

Göz açtırmayın düşünceme, hatta aklıma

Hep zalim sistemi koruyun, vurun mazluma

 

Takibe alın hemen, zalime göre suçluyum ben

Ancak, haklıyım, Hak yoldayım; bu yüzden güçlüyüm ben

 

Dünya size rağmen dönecek, bunu biliniz

Hak mutlaka gelecek, çökecek düzeniniz

 

Hiç aldırmıyorum size ve haksız hükmünüze

Sığınırım, sizi de öldürecek Rabb’imize

 

Korkmuyorken, tuğyan edip, bu kadar zulmü yapan

Neden korksun, adaleti savunup, Hakk’a tapan?

 

Suçumu Seviyorum

 

Tek Rabb’e kulluk yapmak, tağuta göre suçtu

Tağuti düzenlerde, tevhidi yaymak güçtü

 

Onurlu, mü’mince yaşamak,“suç”ların şereflisi

Aslında bu “suçu” hep taşımalı, her insan nefsi

 

Zulme rağmen, hiç yitirmedim azmimi, umudumu

Çünkü tercihimden memnunum, seviyorum “suç”umu

 

Evet yoktur bu “suç”tan, asla pişmanlığımız bizim

Şükür ki,  açıktır alnımız, diktir başımız bizim

 

Davetimiz, herkese adalet ve tevhittir bizim

İnsana merhametimiz, ilahi rahmettir bizim

 

Korkmak, yılmak, dönmekle, bağdaşmaz dinimiz bizim

Olamaz Rabb’in hükmünden, tek tavizimiz bizim

 

Davamızın ardında durmak, izzetimiz bizim

Allah yolunda bedel ödemek, şerefimiz bizim

 

İşimiz, tüm insanları çağırmaktır cennete

Rahmet yolu bu, yer vermeyiz zora, hiddete

 

YAZIYA YORUM KAT

5 Yorum