1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. STK’lara yaptırım hakkını eline alan hükümet neyi amaçlıyor?
STK’lara yaptırım hakkını eline alan hükümet neyi amaçlıyor?

STK’lara yaptırım hakkını eline alan hükümet neyi amaçlıyor?

“Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi” dün gece meclisten geçti. Hükümet bu düzenlemeyle ciddi bir yaptırım gücüne ulaşmış oldu.

26 Aralık 2020 Cumartesi 16:16A+A-

HAKSÖZ HABER

Türkiye’de ulus devletin inşası diğer örneklerde olduğu gibi devletin görünürlüğünü artırması ile sağlanmıştır. Ulus devlet mantığında devletten azade hiçbir alan düşünülemez. Onun izin vermediği bir şeyi yapmanız kutsal kitaplarda dahi olmayan cezalara çarptırılmanıza sebep olur. Kutsal kitap örneğini vermemizin sebebi yaratıcının tahakküm gücünün ötesinde bir mantıkla ulus devletin kendisini nasıl Tanrı yerine ikame etmeye çalıştığını göstermektir.

En başta devletin, kendisinden üst/aşkın hiçbir yapı olmadan yasa çıkartması bile yeterince ürkütücü bir şeydir. Ancak ulus devlet aynı zamanda seküler/la dini bir zemin üzerine inşa edilmiştir. Bu sebeple kendisinde bu ürkütücü hakkı görmektedir. İslam tarihinde devletin hiçbir zaman böyle bir gücü ve yaptırım hakkı olmamıştır. Bu yönüyle Hallaq ve benzeri düşünürlerin öne sürdüğü gibi modern dönem öncesinde -hatta tarih boyunca- bizim bugün anladığımız şekilde bir ‘devlet’ düşüncesinden bahsetmek mümkün değildir.  Aslında insanlık tarihi düşünüldüğünde oldukça yeni bir durumdan söz ediyoruz. Bu durum bile devletin gücü veya güç algısını görmek açısından ibretliktir. Oldukça yeni bir olgu olmasına rağmen sanki tarih ile kaimmiş gibi kendisini kabul ettiren ulus devletin baskıcı yönü varoluşuyla eş değer olarak görülebilir.

Kısaca çizmeye çalıştığımız bu çerçeve devletin inşa edildiği Batı düşünce geleneğinde bir takım tartışmalar ortaya çıkarttı. Liberal ve Marksistlerin yaklaşım tarzları liberallerin kesin zaferi ile son buldu. Batı Avrupa’da hukuk ve birey temelli inşa edilen devletin görünürlüğünü azaltmayı amaçlayan düzen, dünyanın geri kalanında devletin yaptırımlarına maruz kalan farklı dünya görüşlerinden kimselerin bu ülkelere sığınmasının temel sebebidir. STK’lar da bu açıdan devletin izin verdiği oranda bireylerin toplumsal farkındalık oluşturma çabalarına ön ayak oluyor. Hulasası tartışmalar kendi bağlamı içerisinde anlamlı hale geliyor. Bu bağlamda Türkiye gibi Kemalistlerin darbelerle inşa ettikleri anayasalarla yönetilen bir ülkede en azından yaşanabilir bir düzlem oluşturmak adına STK’ların sağladığı imkanlar Müslüman, sosyalist, liberal insanlar tarafından kullanılıyor.

Ulus devletin tasallutunu aşmak açısından verimli olan bu imkanın statüko ile verdiği mücadeleyle anılan bir hükümet tarafından sınırlandırılmaya çalışıldığına şahit oluyoruz. Absürt bir durum olarak nitelenebilecek bu hadise artık olağan bir şey haline gelmeye başladı. AK Parti devlet ile mücadele ettiği için Türkiyelilerin gözünde kıymetli bir yer edinmişti. Devlet gibi hareket etmeye başladığı vakit ise hem toplumsallığını hem meşruiyetini kaybediyor. Zira daha evvel aktarmaya çalıştığımız gibi devlet düşüncesinin beslendiği zemin masum olmaktan oldukça uzak.

STK’lara yönelik yaptırım hakkını da içeren “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi” devlete derneklere yönelik inanılmaz imtiyazlar sağlıyor. Artık bir kuruluş hakkında yayınladığı bir bildiri ya da düzenlediği bir basın açıklaması nedeniyle emniyet raporuna dayanılarak savcılık tarafından açılan bir soruşturma gerekçe gösterilerek kuruluşun yönetimine kayyım atanabilecek. İşin özü dernekleri anlamlı kılan zemin ortadan kaldırılıyor. Bu duruma karşı sessizliğini koruyan veya cılız sesler çıkartan “STK’lar” için ise söylenecek çok fazla söz yok!

 

Etiketler : , , ,

HABERE YORUM KAT

7 Yorum
  • Levent Akıncı / 27 Aralık 2020 20:07

    Ulen Cuppeli

    Ulen ne arada bir işaretinle iki yayina çıkıp hedef gostermenle kanunlar çıkarttıracak kadar palazlandın sen

    Yanıtla (0) (0)
  • ali / 27 Aralık 2020 12:53

    Allah razı olsun bu izzzetli duruş için

    Yanıtla (0) (0)
  • Faruk Çerman / 26 Aralık 2020 23:57

    Yakup Döğer hocam, o kadar güzel anlattınız ki, Allah razı olsun. AKP hiç bir zaman Devlet'le mücade etmedi, baştan beri kurucu irade ne dediyse onu yaptı. Maalesef Tevhid ehli Müslümanlar uyarılmalarına rağmen ısrarla bunu görmediler ve İslami maslahatlar adına AKP yi desteklediler. AKP iktidarı zamanında e.n çok zararı görende Müslümanlar oldu. En tehlikeli yanlış doğruya en yakın olanıdır. AKP bunun en güzel örneğidir.

    Yanıtla (0) (0)
  • Zazahan / 26 Aralık 2020 23:21

    akparti akp leşmiştir. bu yasanın amacı özellikle de sizin gibi stk ları baskı altında tutmaktır. akp yi şuan yöneten kadrolar gerçek yüzleirnin ortaya çıkmaması için eleştirenleri maddi manevi yıpratmakla kalmıyorlar aba altından sopayı da gösteriyorlar. akp kesinlikle bizim ilk bildiğimiz bir parti değildir artık. özellikle torpil belasını bu ülkenin başına salmakla millette din iman ahlak vicdan ehliyet liyakat dürüstlük çalışkanlık unsurlarına çok ağır bir darbe indirmiştir. iş bilmeyenlerin devlette yetki sahibi yapılmaları, ehliyetsiz kişiliklere kurumların emanet edilmesi birçok kötülüğü de birlikte getiriyor. açıkça yazıyorum bu zihniyet ile müslümanların yekvucud mücadele etmesi gerekir. bugüne kadar tayyip bey bilmiyor haberi yok belki düzelir diye bekledik ama bu beklenti bile anlaşılan büyük bir hataydı. bu zihniyetle mücadele edilmezse dinimizin sağlıklı bir şekilde sürmesi bu ülkede baya zorlaşacak. hakkı yiyilen bunu akp yüzünden dine bağlıyor, hakkı yiyilen devlete düşmanlaşıyor bunları nye görmüyoruz artık..?

    Yanıtla (0) (0)
  • Yakup Döğer / 26 Aralık 2020 19:52

    T.C. deki bütün partiler, solcusu sağcısı muhafazakârı istisnasız hepsi, İttihat Terakki’nin felsefi, siyasi, iktisadi ve içtimai anlamda halefidir. Bütün partilerin tüzükleri mahiyet olarak tipik birer İttihat Terakki nizamnamesidir. Hedefleri, İttihatçı tayfanın başlatmış olduğu Avrupalı olmak serüvenini tamamlamaktır. Bu sebepten bu yolda kendilerine muhalefet edebilecek hiçbir oluşum ve yapıya tahammülleri yoktur. İktidarda olanın C.H.P. olması, M.H.P. olması, AKP olması bu hakikati değiştirmez. Zira bu kurucu iradenin arzuladığı sonuçtur. İktidara kim gelirse gelsin kurucu iradeye tabii olmak ve o iradenin arzularına hizmet etmekle mükelleftir.

    Burada tasarıyı gündeme getiren hükümet değil, kurucu iradedir. Hükümet kurucu iradenin piyonudur. Nasıl, ne şekilde ve nereye hamle yapacağını kurucu irade karar verir, hükümetler bu kararı uygular. Yani şunu demek istiyorum ki haber başlığınız olan: “STK’lara yaptırım hakkını eline alan hükümet neyi amaçlıyor?” sorusu yanlış bir sorudur. Esas sorulması gereken: “Kurucu irade, hükümetin STK’lara yaptırım hakkını eline almasını neden istiyor?” olmalıdır.

    Hatırlanır ise eğer, 15 Temmuzdan bu yana bu meselenin sosyolojik olarak toplumda meşruiyet bulması için bütün muhafazakâr yazarçizerler, devletin, cemaatlere ve STK’lara müdahale etmesi gerektiği yönünde fikir belirtmişti. Bu tasarının yasalaşması, muhafazakârların devlete verdiği aklın sonucudur. Tarihi hakikatler şunu göstermiştir ki, vesayetle ve istibdadla mücadele adına sahneye çıkanlar, bir başka vesayetin ve istibdadın kurucusu olmuştur.

    Yanıtla (0) (0)
  • Mus'ab / 26 Aralık 2020 19:37

    Gündeme geldiğinde akıl tutulması diye düşünmüştük ama bu kadar uyarıya rağmen ısrar. Bazen insanlar demekki kendi sonlarını bile göremiyorlar. Yazık

    Yanıtla (0) (0)
  • Hicran / 26 Aralık 2020 18:51

    Allah ıslah etsin...

    Yanıtla (0) (0)