Statükonun tasvip etmediği bir yakınlaşma: Teoman ve Necip Fazıl
Mehmet Garip Tanyıldızı, Teoman'ın Necip Fazıl'a şarkı adaması sonrasında çıkan tartışmaları ve sol-Kemalistlerin hadiseyi nasıl ele aldıklarını inceliyor.
Mehmet Garip Tanyıldızı / Akşam
İki yabancı: Teoman ve Necip Fazıl
İki yabancı, iki yabancı
Birlikte ama yalnız
İki yabancıyız (Teoman)
Sağ ve sol kavramları Fransız Devrimi'nde monarşi taraftarlarının ve karşıtlarının oturma düzeninden ortaya çıkmıştır.
Ancien Régime'i savunanların parlamento başkanının sağında muhaliflerin de solunda oturmalarından yola çıkarak statüko destekçileri sağcı, muarızları da solcu olarak nitelendirilmiştir.
Daha sonra, siyasal literatürde solculuk sosyalizmle, sağcılık da dindar muhafazakarlık ve milliyetçilikle özdeşleştirilmiştir.
Sol tandanslı yazar İdris Küçükömer'in bu bağlamda yaptığı "Türkiye'de sağ sol... sol da sağdır" tespiti dikkat çekici.
"Düzenin Yabancılaşması – Batılaşma" kitabında Küçükömer, "Türkiye'nin 'solcu'ları gericidir. Türkiye'nin ilericileri 'sağ' cenahta yer alan geniş İslamcı halk kitleleridir" diye yazdı.
Küçükömer, Türkiye'deki yerleşik düzen ile toplum arasında, sağ ve sol kavramsallaştırmasının ortaya çıkışının aksine bir ilişkiye vurgu yapıyordu.
İslamcı ve muhafazakar yazarlar ile bazı liberaller tarafından öne çıkarılan Küçükömer'in tespiti solda pek rağbet görmedi.
Türkiye solu, statükodan yana tavrını sorgulayarak toplumla arasındaki ayrışmayı aşmayı başaramadı.
Türkiye'de kimin statüko destekçisi olduğu kimin yerleşik düzenin ötekisi olduğu bir tartışma konusu.
Solun her dönem devletçilikle itham ettiği dindar-muhafazakar kesim uzun yıllar boyunca devletin ötekisi oldu.
Devleti ve ülkeyi sahiplenen dindar-muhafazakarlar, sahiplendikleri devlet tarafından dışlandıklarını hissettiler.
Necip Fazıl'ın "Sakarya Türküsü" şiirindeki "Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya" dizesi bu duygunun ifadesi olarak okundu.
Seküler yaşam tarzı ile bilinen Teoman bu dizeye atıf yapan bir şarkı yaptığını duyurdu.
Teoman'ın Necip Fazıl'a ithaf ettiği "Kendi vatanında parya" adlı şarkısı "mahallesi" tarafından lince maruz kalmasına sebep oldu.
"İktidara yanaştığı" ve "muhafazakarlara göz kırptığı" söylendi.
Teoman, gelen tepkilere cevap vererek "toplumsal barış" adına böyle bir şarkı yapma ihtiyacı duyduğunu açıkladı.
Üstelik, Teoman'a göre bu toplumsal barış için adım atması gereken muhafazakarlardı.
"Kariyerimin başından itibaren kendime bir şeyim vardı: Bu ülkede hiçbir zümreyi aşağı görmeyeceğim ve üzmeyeceğim." diyen Teoman'ın bu sözleri insani hassasiyetini göstermesi açısından değerli.
Ancak, kendisini laik olarak niteleyen Teoman'ın "onlar" dediği kesime yaklaşımı, sözünü ettiği toplumsal barışın biraz uzağına düşüyor.
Toplumsal gerçeklikten kopuk "sol aydın" tipolojisini hicvettiğini ifade eden Teoman, hitap ettiği gençlerin görüşlerini ve siyasal tercihlerini değiştirmek istediğini söyleyerek eleştirdiği hataya düşmüş olmuyor mu?
Teoman, hicvettiği sol aydınların yaptığı gibi hala muhafazakarları ıslah edilmesi gereken gericiler olarak görerek mi toplumsal barışa hizmet edecek?
Kendini "öz vatanında parya" olarak görmek gerçek bir duyguydu.
Bu duygunun oluşmasına yol açan tavrın doğurduğu toplumsal ayrışmanın sona ermesi için vicdanının harekete geçmesi gerekenler, kendini "öz vatanında parya" olarak görenler değil, buna sebep olanlardır.
Teoman ve toplumsal ayrışmadan şikâyet edenler samimiyse, önce İdris Küçükömer'ın bıraktığı yerden devam etmeli ve onu aşmalıdırlar.
HABERE YORUM KAT