Squid Game’in ardındaki Güney Kore kültür istilası
Sue Mi Terry’nin Foreign Affairs’te yayınlanan ‘Kore İstilası’ başlıklı yazısından bölümler Mustafa Alkan tarafından Fikir Turu için çevrildi.
Dünyada yine bir Güney Kore yapımı epey tartışılıyor. Netflix’te yayınlanan “Squid Game” büyük gürültü kopardı. Şimdiden Netflix’in 90 ülkede en çok izlenen yapım haline gelen ve 100 milyondan fazla kullanıcı tarafından izlenen Squid Game, genelde olumlu eleştiriler alıyor ama dizinin yasaklanmasını isteyenler de çıkıyor. Eleştiriler bir yana uzmanlar Güney Kore’nin pop müziği, filmler dizileri, yemeği dahil kültürel ihraç ürünlerinin dünya genelinde nasıl bu kadar başarılı olduğunu ve bunun olası sonuçlarını da irdelemeye başladı. Halen Düşünce kuruluşu Wilson Center’da “Kore Tarihi ve Siyaseti” Merkezi Direktörlüğünü yürüten Sue Mi Terry bunlardan biri. Eski bir CIA analisti ve ABD hükümetine Güney Kore konusunda danışmanlık da yapan Terry, , Foreign Affairs için kaleme aldığı yazıda “Tarihsel olarak, kendi kültürünü yurt dışına yaymaktan ziyade Çin ve Japon kültürel egemenliğini savuşturmak konusunda daha endişeli olan Güney Kore’nin, artık küresel bir yumuşak güç haline geldiğini” söylüyor. Bunun tesadüf eseri olmadığını belirten Terry’nin yazısından bölümler şöyle:
“Dünya genelinde milyonlarca kişi bugün Güney Kore kültürü ile düzenli olarak temas kursa da çok azı bu kültürün ne kadar başarılı olduğunu biliyor. Ülkenin kültürel gelişimi sadece birkaç hevesli yaratıcının eseri değil. Bu başarı, Güney Kore devletinin beli yaratıcı sektörleri büyüterek daha fazla ekonomik büyüme ve küresel güç elde stratejisinin bir eseri. Bu ortamda Seul günümüzün uluslararası ilişkilerinde daha aktif rol oynama ve demokratik ideallerini yayma şansı yakalıyor.
Bir yıldız nasıl doğdu?
Güney Kore’nin kültürel yeniden doğuşu ekonomik güçlük içinden ortaya çıktı. 1998’de, Güney Kore Asya mali krizinden yeni yeni toparlanırken iktidara gelen Devlet Başkanı Kim Dae-jung, ekonomik büyüme kaynağı olarak medya ve popüler kültürü seçti. Kim yönetimi Güney Kore’nin kültür endüstrisinin (Müzik, pembe diziler, filmler, animasyonlar, video oyunları vb.) değerini 290 milyar dolara, yani iki yılda o sıralarda 280 milyar dolar değerinde olan ülkenin yarıiletken sektörünün üzerine çıkarma hedefi belirledi. Hükümet ayrıca 1998 yılında 14 milyon dolar olan kültür endüstrisi bütçesini 2011 yılında 84 milyon dolara çıkardı.
Güney Kore hükümeti, Kore popüler kültürünün üretimini artırmak için Seul’in daha önce elektronik, gemi inşa, otomotiv ve diğer ihracata yönelik sektörlerde büyüme sağlanması için geliştirilen ile aynı kamu-özel sektör ortaklığı şablonunu kullandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, halkla ilişkiler firmaları ile dirsek temasında Kore televizyon dizileri, filmleri ve pop şarkılarını yurtdışı pazar payını artıracak ayrıntılı iş planlarını geliştirerek işe başladı ve girişimcilere kredi sunarken gelecek vaat eden sanatçılara eğitim imkanı sundu.
Bu girişimin ilk başarısı 2002’de televizyon dizisi “Kış sonatı’ ya da Türkçe adıyla ‘sonsuz aşk’ oldu. İki genç aşığının acıklı hikayesini konu alan dizi, kısmen Kore hükümetinin yabancı yayıncılarla yaptığı anlaşmaların bir sonucu olarak küresel çapta bir hit dizi haline geldi ve dünya genelinde sıkı takipçiler edindi. “Gyeoul Yeonga” hediyelik eşyalarının satışları sadece Japonya’da 3,5 milyon doları aştı. Dizinin başrol oyuncusu 2004’te Tokyo’yu ziyaret ettiğinde binlerce insan onu görmek için havaalanına akın etti. Bu arada, Güney Kore’ye seyahat eden turistlerin sayısı 2003 ve 2004’te yaklaşık yüzde 75 arttı. Güney Kore turizm yetkililerine göre turizmdeki büyümenin önemli bir kısmı Kore popüler kültürünün cazibesinden kaynaklanıyordu.
‘Gangnam Style” küresel başarının kilometre taşı oldu
Sonraki Güney Kore hükümetleri ilk başarıları nakde çevirmenin yollarını aradı. 2003’de devlet başkanlığına gelen Roh Moo-hyun, “Yaratıcı Kore” sloganını buldu ve yeni kurulan kültürel şirketlere sübvansiyonları artırdı. Onun muhafazakar halefi Lee Myung-bak, Güney Kore’nin ulusal imajını sağlamlaştırmak ve ekonomik büyümeyi artırmak için kültür ihracatını öncelikleri arasına aldı. Lee, özellikle kimshi (lahana turşusu) gibi Kore yemeklerinin tanıtımına eğilimliydi.
Bir sonraki Devlet Başkanı Park Geun-hye, “kültürel zenginleşmenin” yönetiminin ana hedeflerinden biri olacağını söylemişti. Park’ın görev süresi sırasında kısa sürede popülaritesi patlama yapan ve Youtube’da dört milyardan fazla kez izlenen pop şarkıcısı Psy’ın “Gangnam Style” şarkısının yayılandı. Park, şarkının küresel ününden yurtdışı ziyaretlerinde K-pop gösterileri yaparak yararlandı. Psy’ın başarısı aynı zamanda hükümetin Kültür, Spor ve Turizm Bakanlığı’na bir diz devasa konser salonu ve kültürel merkezi projesi için milyonlarca dolar akıtması planına yardımcı oldu.
2017’de göreve gelen ilerici Devlet Başkanı Moon Jae-in vergi teşvikleri ve sübvansiyonlarla kültürel üretimi desteklemeyi sürdürdü. Moon hükümeti ayrıca Güney Kore’nin uluslararası konumunu güçlendirmek için yumuşak güç aradı. Onun imzasını taşıyan ve Seul’ün Hindistan ve Güney Asya genelinde bağlarını güçlendirmeyi amaçlayan bir dış politika inisiyatif olan Yeni Güney Siyaseti, bölgeyi Kore popüler kültürünün en büyük pazarlarından biri haline getirdi. Moon aynı zamanda K-pop gruplarına sıra dışı performanslar sergileterek ülkenin popüler kültür ihracına destek verdi. 2018’de Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile yaptığı zirvede Red Velvet ve Baek Ji-young gibi pop yıldızlarının Pyogyang’da performans sergilemesini sağladı. Genç erkeklerden kurulu BTS grubuna ise BM’de “gelecek nesiller ve kültür” konularında “devlet başkanının özel elçisi” olarak atadı. BTS’nin BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmayı dünya genelinde yaklaşık bir milyon kişi canlı izledi.
Bu politikaların ekonomik getirisi çok büyük oldu. 2019’da Güney Kore, bilgisayar oyunları, konser turları ve kozmetik dahil olmak üzere 12,3 milyar dolarlık pop kültürü ihraç etti. 1998’de bu miktar sadece 189 milyon dolardı. Bir tahmine göre, kültürel alanlarda istihdam edilen Güney Korelilerin sayısı 2017’de, tüm istihdamın yüzde üçüne, yani 644.847’ye yükseldi. BTS grubu tek başına ekonomik bir güç merkezi haline geldi. Hyundai Araştırma Enstitüsü’ne göre grup, yılda tahmini 3,5 milyar dolar değerinde ekonomik faaliyet yaratıyor. 2017 yılında, Güney Kore’ye gelenlerin yaklaşık yüzde yedisi, yani yaklaşık 800.000 turist, gruba olan ilgileri nedeniyle ülkeyi ziyaret ettiklerini söyledi.
Popüler kültür sayesinde daha fazla ihracat ve turist çekiyor
Kore yumuşak gücünün diğer ekonomik faydalarından bazıları o kadar görünür değil ama önemi küçümsenemez. Dünyanın dört bir yanındaki birçok insan Güney Kore’yi küçük, tehdit edici olmayan ve giderek daha “havalı” olarak algılıyor. Güney Kore, ABD ile ticaret fazlası vermesine rağmen, Kore ihracatı ve yatırımı Amerikalılar arasında çok az tepkiye yol açıyor. Samsung, LG, Kia ve Hyundai gibi Koreli şirketler, 1980’lerde Toyota, Sony ve Honda gibi Japon şirketlerinin ve bugün Huawei gibi Çinli şirketlerin aksine, günlük Amerikan yaşamının tartışmasız parçaları haline geldi. Gallup’un bir anketi, Amerikalıların yüzde 77’sinin Güney Kore hakkında olumlu görüşe sahip olduğunu ortaya koydu. Bu oran 2003’te yalnızca yüzde 46’ydı.
Ekonomik ve siyasi yararlarının yanı sıra yumuşak güç Güney Kore toplumunun kendi doğasını da değiştiriyor. Genç Güney Korelilerin artık büyük kurumsal holdinglerde maaşlı işlerden ziyade sanatsal veya yaratıcı bir kariyer istiyor. Eski hiyerarşik toplumsal yapı sanayi çağında işe çok yaradı. Ancak yeni girişimcilik modeli, bilgi çağına daha uygun ve Güney Kore’nin ağır sanayi etrafında örgütlenmiş bir ekonomiden fikri mülkiyet üretimine odaklanan bir ekonomiye zorlu geçişini hızlandırmasına yardımcı olacaktır. Ne de olsa yaratıcılık, sanatta olduğu kadar, özellikle Koreli firmaların Apple, Alphabet ve Amazon gibi dinamik ABD şirketleriyle rekabet ettiği bir dönemde, bilgi teknolojilerinde de büyük önem taşıyor.
Kuzey Kore’ye karşı pop silahı
Yazısının devamında Güney Kore’yi yumuşak güç haline getiren Kore popüler kültürünün özellikle Çin ile ilişkilerde zaman zaman bir zafiyet yarattığını belirten Sue Mi Terry, Seul’ün kağıt üzerinde savaş halinde olduğu Kuzey Kore’ye karşı önemli bir koza dönüştüğünü vurguluyor.
“Güney Kore’nin yumuşak gücü, Kuzey Korelileri demokrasi ve kapitalizmin baştan çıkarıcı meyveleriyle aklını çelerek Kuzey Kore despotizmine meydan okuma potansiyeline sahiptir.
Kuzey Kore ise bu kültürel ihracatı ya ilgisizce “Güney Rüzgarı” olarak ya da daha endişeli biçimde ‘silah” olarak tanımlıyor. Yine de Kuzey Koreliler, Çin üzerinden kaçırılıp karaborsada satılan USB’leri satın alıp Güney Kore dizileri seyredebiliyor ve K-Pop dinleyebiliyor. Kuzey Kore’den kaçanları bazıları televizyon programlarını izleyerek Güney’e hayran kaldıklarını söylüyor. Pyongyang, tahmin edileceği üzere vatandaşlarını; moda, müzik, saç stilleri ve hatta “Gangnam Style” ile ünlü hale gelen “oppa” (ağabey) gibi argo kelimeler dahil olmak üzere Güney Kore’den gelen her şeyden uzak durmaları konusunda uyararak yanıt veriyor.
Bununla birlikte Güney Kore, komşusunu rahatsız etmekten o kadar endişe duyuyor ki, kültürel cazibesinden yararlanmak yerine onların Kuzey’e kaçırılmasını yasakladı. Seul’ün tam tersine, Güney Kore kültürünün Kuzey’e nüfuz etmesi için daha fazla kaynak ayırması tavsiye edilebilir. Bu tür ihracatlar, Güney Kore modelini Kuzeyliler için daha çekici hale getirerek, Batı kültürünün Berlin Duvarı’nın yıkılmasına yardımcı olduğu gibi, yarımadanın barışçıl yeniden birleşmesini teşvik etmeye yardımcı olabilir. Ayrıca, Güney Kore’nin yumuşak gücü, sınırın her iki tarafında ortak bir kültürü teşvik ederek gelecekteki herhangi bir yeniden birleşmeyi daha az acı verici hale getirebilir.
Kuzey Kore’nin ötesinde Güney Kore, özellikle kültürel ürünlerinin zaten büyük ilgi gördüğü Asya’da, demokratik değerleri teşvik etmek için yumuşak gücünü kullanabilir. Elbette “Parazit” gibi filmler veya “Squid Game” gibi diziler iki ucu keskin kılıçlardır. Zira kapitalist bir sistemdeki aşırı gelir eşitsizliğinin tehlikelerini gösterirken aynı zamanda kapitalist kültürün gücünü sergiliyorlar. Ancak Güney Kore’nin bu kadar bilinçli ve eleştirel anlatılar üretmesi, Çin dahil birçok ülkede hayal bile edilemeyecek olan ifade özgürlüğüne bir övgüdür.
Güney Kore, yumuşak gücünü diğer ülkelerin ancak imrenebileceği ve taklit edebileceği şekillerde büyütme konusunda harika bir iş çıkardı. Ancak Seul’ün yapacağı şimdi çok daha zor bir iş var: ülkenin dış politika hedeflerine ulaşmak için bu gücü nasıl kullanacağını bulmak. Bu sürecin bir parçası olarak Güney Kore’nin neyi temsil ettiğine karar vermesi gerekiyor. Sadece eğlenceyi mi ihraç etmek istiyor, yoksa demokratik ideallerini de ihraç etmek mi istiyor?
HABERE YORUM KAT