1. YAZARLAR

  2. Abdurrahman Dilipak

  3. SP’de ne oldu?
Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

SP’de ne oldu?

13 Temmuz 2010 Salı 05:31A+A-

Olan oldu, ama ben asıl bundan sonra olacakları merak ediyorum..

Aslında bu sonuca sancısız bir şekilde ulaşılması gerekirdi, ama olmadı.

İlk kez Erbakansız bir çözüm gündemde.. Parti bu sonuca zorlanarak ulaştı.. Kurtulmuş’un listesi, Kurtulmuş’tan daha çok ve daha önce geçti genel kuruldan..

Erbakan’ın listesi kazanamadı. Zaten onların ayrı bir genel başkan adayları da yoktu.. Erbakan partinin başında Numan Kurtulmuş’un olmasını istiyordu istemesine de, ama GİK’i kendisi belirlemek istiyordu..

Kurtulmuş’un listesinde Erbakan’ın tanımadığı, birlikte çalışmadığı kimse hemen hemen yok.. Recai Kutan da var, Cevat Ayhan da.. Ertan Yülek de var, Şeref Malkoç, Teoman Rıza Güneri de.. Ama Fatih Erbakan yok. Erbakan’ın kızı, Oğuzhan Asiltürk, Şevket Kazan, Yasin Hatipoğlu da yok..

Aslında kimin olup olmadığı değil, listenin oluşumunda Erbakan’ın iradesinin yön verip vermediği önemli..

Bu kongre Milli Görüş, Adil Düzen sloganlarının atıldığı bir kongre olmadı.. Erbakan bizzat kongreye katıldı ama sonuç değişmedi.

Şimdi Numan Kurtulmuş’un ne yapacağı kadar, Erbakan’ın bundan sonra ne yapacağına bir bakmak lazım..

Erbakan susup köşesine mi çekilecek, yoksa önce yasal itirazlarda bulunup, sonra da yeni bir parti için düğmeye mi basacak?.

Kurtulmuş’un siyasi başarısı, biraz da 2011 seçimlerinde göstereceği performans ve başarıya bağlı.. % 5,5’u aşarsa başarılı görülecek. Aslında parti Kurtulmuş öncesi % 2,5’lara kadar gerilemişti.. En son seçimde ulaşılan seviyenin üzerine çıkması gerekiyor şimdi.. Eğer tek başına ya da bir seçim ittifakı ile barajı aşabilirse bu Kurtulmuş’un önünde örgüt içinde bir engel olmadan yoluna devam edebileceği anlamına geliyor..

Aslında bu durum SP geleneğinde ilk kez olan, yeni bir durum..

Erbakancılar bu duruma itiraz eder ve partiden uzaklaşmaya başlarsa ne olur, onu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ne kadar gidecek ve nasıl bir muhalefet geliştirecekler, bunun parti tabanındaki yankısı ne olacak?.

Aslında bu süreç parti tabanına müthiş bir dinamizm getirecek. Herkes bir şeyler yapmak zorunda. Aksi halde kaybederler.. Bu dinamizm partinin toparlanması sonucunu da doğurabilir..

Aslında bana kalırsa bu iş burada bitmedi. Bakalım Milli Gazete kimden yana tavır alacak?. Ekrem Kızıltaş, Kurtulmuş’un listesinde yer aldı. TV5’in tercihi de önemli.. Dahası Avrupa’daki Milli Görüşçüler ne yapacaklar?. Yine SP gençliğinin toplandığı Anadolu Gençlik Derneği ne yapacak?.

Görüldüğü gibi, daha cevabını arayan o kadar çok soru var ki.. Henüz yolun başındayız.

Doğan mediası, AK Parti’ye karşı, en azından SP’yi desteklemese bile, SP, aleyhinde yayın yapmamaya çalıştığı bir parti idi.. Bakalım şimdi bu yeni durumda nasıl bir rota izleyecekler?.

Bana kalırsa Numan Kurtulmuş başarmak zorunda. Kurtulmuş kaybederse bu SP’nin sonu olur.. Ve böylece bir dönem, bir siyasi hareket siyaset sahnesine veda etmek zorunda kalır.. Bu sonuç Erbakan için de iyi bir siyasi final olmaz..

SP’nin, bir an önce içerideki siyasi hesaplaşmasını bırakıp yüzünü halka çevirmesi ve geleceğini planlaması gerek..

Kurtulmuş daha etik ve estetik, felsefi derinliği olan, polemikten uzak bir dil yakalayabilirse, siyasi arenada kendine saygın, ciddi bir yer bulabilir.. Bugünkü siyaset dünyasında çok fazla demagoji, çok fazla polemik ve avamilik var.. Kurtulmuş bugüne kadar saygın üslubunu korudu. Akademik kariyeri, kişiliğinden kaynaklanan efendiliği ile, “İbni Haldun gibi düşünüp, babaannem gibi konuşarak” siyaset arenasında ayrıcalıklı bir yer edinebilir.. Akademik kariyerinden söz ederken, keşke bir politikacı olarak (Prof. Dr.) unvanını kullanmasa.. Bir genel başkan için bulunduğu konum, o unvandan daha fazlasını içinde barındırıyor..

Kurtulmuş keşke partisini tek yüzlü bir tek adam görüntüsünden çıkartabilse.. Güçlü bir kadro çok önemli. Farklı konularda farklı yüzler, farklı toplumsal aktörleri öne çıkartmak gerek.. Belediyelere bakıyorum, başkandan başka kimse gözükmüyor. Sonuçta çınar altında ot bile bitmiyor.. Parti kongrelerine bakıyorsunuz, bayrak, Atatürk resmi ve genel başkan... Sanki “Bu ülkede Atatürk neyse, bu partide ben oyum” der gibi... Türk bayrağını Atatürk, Atatürk’ü de genel başkan temsil ediyor der gibi. Sonuçta yine bir tek adam var. Aslında bir de CHP bayrağı assalar hiç de fena olmayacak. Çünkü CHP de Kemalizmi temsil ediyor ya! Anayasanın başlangıç ilkeleri, tek partinin resmi ideolojisinin umdeleri değil mi?

Böyle bir yasal zorunluluk yok ama, böyle bir teamül oluşmuş. Yapmasan, “yapmadı” diye yazacaklar korkusu var. Ama sonuçta bu bir zihniyeti, bir teslimiyeti, bir boyun eğmeyi beraberinde getiriyor..

Böyle yaparak boğulduğunuz kuyuya su taşımaya devam ediyorsunuz aslında.. Erbakan’ın “tek seçici olmasına hayır” diyebiliyorsunuz, ama Kemalizm konusunda aynı tavrı gösteremiyorsunuz..

Aslında bu, bugünün konusu değil, ama ben şimdiden söyleyeyim. Bu sadece SP’nin sorunu değil. Benim sırtımda yumurta küfesi yok.. Bir “Molla Kasım” gerek.. “Bekara karı boşamanın kolay olduğu”nu birinin bana hatırlatmasına da gerek yok.. Ben sadece bir “yanlış”a dikkat çekmek istiyorum ve bunu tartışmak da istemiyorum. Bu bir SP eleştirisi değil, bir rejim eleştirisi. O kadar!

Evet, bu kongre milletimize hayırlı olsun.

SP için yeni bir başlangıç, yeni bir kavşak noktası..

Şimdi sabırlı olmak, gelişmeleri takip etmek gerek.. “O ne derse o” olacak mı, olmayacak mı göreceğiz.. “O olmasaydı, olmazdı” gibi söylemlerle ortaya çıkanlar şimdi ne yapacaklar bilmiyorum..

Bizde “siyasetin finansmanı” önemli bir konudur. Bakalım bu sorun nasıl çözülecek? Bundan sonra daha uzun bir süre, il ve ilçe kongrelerinde tartışmalar yaşanmaya devam edecek gibi görünüyor.. Bakalım bundan sonra ne olacak, gidenler olacak mı, kimler gelecek, partinin vitrini değişti, söylemi, üslubu, imajı, vizyonu değişecek mi? Dindar kesim ne diyecek bu işe, malum media değişimi nasıl okuyacak? İslam dünyasının ve batının tepkisi ne olacak? Cevabını arayan o kadar çok soru var ki! Bu iş bir gün olacaktı ve oldu. Ertelemenin anlamı yoktur. Belirsizlik en kötü tercihti.. Olacakları görmek için beklemekten başka çare yok.. Kurtulmuş’u zor bir süreç bekliyor.. Yeni, farklı şeyler söylemesi, çözümler üretmesi gerekiyor.. Bana kalırsa gelinen noktada gelecek günler, geçen günlerden daha fazla çaba gerektirecek.. Olan oldu. Bundan geri dönüş yok..

Selam ve dua ile..

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT