1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Soykırım sürerken, Gazze'den bir saat uzaklıkta İsrailliler kahvelerini yudumluyorlar
Soykırım sürerken, Gazze'den bir saat uzaklıkta İsrailliler kahvelerini yudumluyorlar

Soykırım sürerken, Gazze'den bir saat uzaklıkta İsrailliler kahvelerini yudumluyorlar

​​​​​​​Gazze'deki arkadaşlarım ve meslektaşlarım bana yaşadıkları dehşeti anlatırken, etrafımdaki İsrailliler izledikleri bir oyun ya da akşam yemeğinde kimin ev sahipliği yapacağı hakkında sohbet ediyorlar.

09 Nisan 2025 Çarşamba 21:15A+A-

Lubna Masarwa’nın Middle East Eye’da yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz Haber için tercüme etti.

 

Yafa'da bir kafede oturuyorum.

Dünyanın en eski şehirlerinden biri olan Yafa, bir zamanlar Akdeniz kıyısında, kendi kültürel yaşamı, gazeteleri, yayınevleri, sinemaları ve tiyatrolarıyla gelişen bir Filistin metropolüydü.

Ancak bugün Tel Aviv'in bir banliyösüne dönüşmüş durumda.

İsrailli Yahudiler güvenlikli sitelerde yaşarken - sadece varlıklı Aşkenazların karşılayabileceği fiyatlarla - Filistinliler dışarı tutuluyorlar.

Başka bir yerde olsa buna “soylulaştırma” denirdi ama İsrail'de bu nüfus transferinin etnik bir anlamı var.

İçinde bulunduğum kahve dükkânı müşterilerle dolup taşıyor. Seküler İsrail'in yoğun hayatından sıradan bir gün.

Paralel hayatlar

Yanımdaki bir kadın elinde yoga matını tutarken kahvesini yudumluyor. Yakınımdaki bir çift bir gün önce tiyatroda izledikleri bir oyun hakkında konuşuyor. Bunun yanında “Hamursuz Bayramı” yaklaştığı için akşam yemeklerini de planlıyorlar.

Bu herhangi bir batı başkentinden bir sahne olabilir. Ancak burada sıradan olan, hayal bile edilemeyecek şeylerin rutin hale geldiği, Gazze'den arabayla sadece bir saat uzaklıkta olan bir yerde yaşanıyor.

Bu noktada telefonuma bakıyorum.

Ahmed 18 aydan uzun bir süredir her sabah bana Han Yunus'tan mesaj atıyor.

“Bu gece buradaki çadırların ve evlerin bombalanması sonucu 19 kişi öldü. Üç röportaj yaptım, fotoğraf ve video malzemesi topladım” diye yazıyor.

“İlgileniyor musun?” diye soruyor, sorusu umutsuz bir dokunaklılık taşıyor.

Gazze'deki herkes gibi Ahmed de dünyanın her gece yaşanan katliamlara alıştığını biliyor. Kafası kesilen bebekler, çadırlarında diri diri yakılan aileler - bu “yeni normal” oldu.

Peki, Gazze'de her gece neler olup bittiğiyle gerçekten ilgilenen var mı? Bu güzel bir soru. Evet demek isterdim. Ama dürüst olmak gerekirse, diyemeyeceğim.

Ahmed ağır yaralı ama günlük dehşeti haberleştirmek için günün hiçbir dakikasını kaçırmıyor.

Ben Ahmed'in videosunu izlerken - küçük bedenler beyaz kumaşla örtülmüş, birçok çocuğun yüzü açıkta - yanımdaki İsrailli çift bayram yemeğini kendi ailesiyle mi yoksa onun ailesiyle mi yiyeceğine karar vermeye çalışıyor.

Telefonumdaki bir başka görüntüde ise küçük bir kız çocuğu hayatta kalanlar arasında. İsrail'in saldırılarının başlamasından bu yana Gazze'de en az 39.384 çocuk ebeveynlerinden birini veya ikisini birden kaybetti.

Bir kadın kameraya sesleniyor: “Bu kız İsrail'e ne yaptı? Bizi duyan var mı?”

Oturduğum yerde etrafımız hastanelerle çevrili. Doktorlar neden Gazze'deki insanları kurtarmak için harekete geçmiyor? Sadece bir saat uzaklıktayız.

Bunun yerine İsrail ordusu sağlık görevlilerini öldürmekle meşgul ve sonra da bu gerçeği örtbas ediyor.

İsrail'in ünlü gazetesi Haaretz, ordunun, ışıkları yanıp sönen bir ambulans konvoyuna ateş açtığında yaptığı gibi, kurbanlarını gömmesinin “yaygın bir uygulama” olduğu açıklamasını yapıyor.

Raporda, “Askerlerin cesetleri ve araçları kuma gömdüklerine dair ifadelere gelince, ordu bunun başıboş ve yabani köpeklerin cesetlere zarar vermesini önlemek için yaygın bir uygulama olduğunu iddia ediyor” deniyor.

Ordu daha kaç kişiyi bu şekilde öldürdü ve gömdü? İnsanları öldürme ve ardından gömme terörü normalleşti - bu sözde liberal gazetede sadece başka bir satır.

Korku akışı

Gazze'den gelen haberler hiç kesilmiyor.

O sabah saat 4'te, bir ilkokulda fen bilgisi öğretmenliği yapan Filistinli genç bir kadın olan Ruveyda'dan bir mesaj aldım: “Durum çok ama çok korkutucu. Ağır bombardıman durmuyor. Bombardımanın yoğunluğu yüzünden geceleri uyuyamıyorum.”

“Korku ve paniğin yoğunluğundan kalbimin durmasından korkuyorum çünkü yeni bir bölge olarak üzerinde çalıştıkları tehlikeli bölge benim bölgemin hemen yanında. Eğer bana bir şey olursa lütfen beni unutmayın ve benden çok bahsedin. Ben bir sayı değilim; ben çok büyük bir hikâyeyim.”

Kuzey Gazze'den Ali, ailesinin uykuya aç yattığını söylüyor: “Yiyecek yok, buğday yok, ateş yakmak için odun yok.”

“Küçükler için çok zor,” diyor. “Onları aç görmek çok zor. Bütün günümü alacak bir şeyler bulmak için dolaşarak geçirdim - bir kilo şeker 50 şekel, tabii bulabilirseniz.”

Gazze'nin başka bir bölgesinden Muhammed, bana şimdiye kadar öldürülen tüm çocukların dünyanın ölümleri durdurması için yeterli olup olmadığını sordu. Dünyanın sessizliğini bozması ve bu dehşete son vermesi için başka ne olması gerekiyor?

Geçtiğimiz hafta, Uluslararası Filistinli Çocukları Savunma Örgütü’ne göre, 17 yaşındaki Velid Halid Abdullah Ahmed, “uzun süreli yetersiz beslenme ve hayat kurtaran tıbbi müdahalenin yapılmamasıyla birleşen açlık, kolit kaynaklı ishal ve bulaşıcı komplikasyonlardan kaynaklanan dehidrasyon” belirtileri nedeniyle İsrail gözaltısında yaşamını yitirdi.

Babası Middle East Eye'a; Velid'in bir futbolcu olmayı hayal ettiğini söyledi. Ayrıca eğitimini yurtdışında tamamlamayı, finans ve bankacılık alanında uzmanlaşmayı istiyordu. Ülkesine yardım etmek için geri dönmek istiyordu. Babası, Velid'in birçok hayali olduğunu ancak İsrail işgalinin hepsini toprağın altına gömdüğünü söyledi.

Yasal suç ortaklığı

Geçtiğimiz ay İsrail Yüksek Mahkemesi, insan hakları örgütleri tarafından yapılan ve devletin Gazze'ye yeterli ve tutarlı insani yardım sağlamakla yükümlü kılınmasını talep eden bir başvuruyu reddetti.

İsrail'in mart ayı başında yardım girişini tamamen engelleme ve savaşı yenileme kararı mahkeme tarafından görmezden gelindi.

Bunlar, binlerce İsraillinin demokrasi adına korumak için mücadele ettiği yargı sistemi tarafından her gün alınan kararlardır.

Liberal İsrailliler, İsrail Yüksek Mahkeme'sini savunmak için sokaklara dökülüyor - Gazze'ye yardım girişine izin verilmesi için yapılan başvuruyu reddederek kitlesel açlığı meşrulaştıran da aynı mahkeme.

“Gazze'den gelen haberlerin Azrail'i” haline gelen telefonuma tekrar bakıyorum.

Kuzey Gazze'den bir adam mesaj atıyor: "Çok zayıfız, yemek yemiyoruz ve bağışıklık sistemimiz çok zayıf.”

"Bir yumurta için 10 dolar ödedim. Kızım üç yaşında, süte ve temel gıdalara ihtiyacı var" diye ekliyor.

Ancak dünya bu tür yakarışları görmezden gelmeyi tercih ediyor. Bunun yerine - tıpkı İsrailliler gibi - sessizce izlemeye ve her zamanki gibi yaşamlarını sürdürmeye karar vermişler.

 

* Lubna Masarwa, gazeteci ve Middle East Eye'ın Kudüs merkezli Filistin ve İsrail büro şefi.

HABERE YORUM KAT

1 Yorum