1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Soykırım karşısında biz Filistinliler sevgi ve dayanıklılığı öğretiyoruz
Soykırım karşısında biz Filistinliler sevgi ve dayanıklılığı öğretiyoruz

Soykırım karşısında biz Filistinliler sevgi ve dayanıklılığı öğretiyoruz

​​​​​​​Yara Eid, İsrail'in Gazze'deki soykırımının ortasında toprak ve insan sevgisinin Filistinlilere nasıl direnç kazandırdığını anlatıyor. Onlar dünyaya insanlığı öğrettiler.

12 Mart 2025 Çarşamba 20:21A+A-

Yara Eid’in The New Arab’da yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz Haber için tercüme etti.

 

"Elimizden geldiğince hayatı severiz, İki şehit arasında dans ederiz, Ve şehidin toprağı üzerine hızla büyüyen bitkiler dikeriz." diye yazmıştı Filistin'in sevilen şairi Mahmud Derviş.

Filistin'in kalbinde yatan şeyi dünyaya ilan etti: SEVGİ. Ve Gazze'de, soykırımın ortasında bile SEVGİ her yerde hissedilebilir.

'Savaş' terimini düşündüğümüzde aklımıza doğal olarak çirkin olan her şey gelir. Savaş; “işkence, yerinden edilme, açlık, ölüm, kan ve korkudur.” Savaş kelimenin tam anlamıyla SEVGİNİN zıttıdır. Ancak Gazze'de, bir yılı aşkın süredir tüm bu korkunç şeylerle karşı karşıya olmasına rağmen, SEVGİ etrafı sarıyor.

İşgal altındaki bu küçücük toprakların yeryüzünden silinmesini engelleyen şey SEVGİDİR.

En güçlü uluslar sizi silahları ve nüfuzlarıyla kovmaya çalışırken bile kalmayı seçmektir.

Ne zaman Gazzeli bir dostumla karşılaşsam - ister yeni ister eski bir tanıdık olsun - Gazze'den her zaman çirkinliği ve acıyı gölgede bırakan aynı derin duygularla bahsediyorlar.

Gerçekten de Filistin'de bu, ölenleri anmak gibi pek çok ritüelimizle ifade ediliyor. Ya da doktorların silah tehdidi altında da olsa hastalarını tedavi etmeleri ve gazetecilerin sürekli tehditlere rağmen mesajlarını iletmek için mücadele etmeleri gibi.

Direniş, hayal bile edilemeyecek koşullarda topraklarını koruyor; Filistinli çocukların, harabe içinde gördükleri halde derinden bağlı oldukları aynı toprakları.

Kuşkusuz, bu bizim temelimizdir: zeytin ağaçlarımızı bize veren bereketli toprakların SEVGİSİNİ paylaşırız; tatreez'in (Filistin geleneksel nakışı) her ilmeğinde; türkülerimizde korunan atalarımızın hikâyelerinde ve hatta plajımızın önünde yudumladığımız nane çayında. Mülteci kamplarındaki derme çatma çadırlarında şarkılar yazan müzisyenlerin çaldığı udda duyulur.

Aynı zamanda Gazze'de gündelik hale gelen şeylerde, örneğin bir kocanın yaralı olmasına rağmen temiz su getirmek için 16 saat boyunca sırada beklemesinde. Ya da kendilerini bile besleyemeyecek kadar az yiyecekleri olan ailelerin yiyeceklerini komşularıyla paylaşması gibi.

Filistinliler, İsrail'in makinesi karşısında -bazıları için sonuna kadar- savaşarak ve kararlılıklarını koruyarak, hayat vererek direnirken dünyaya çok şey öğrettiler.

Konuştuğum Filistinli hayatta kalanlar için onları ayakta tutan, on beş aydan fazla süren soykırım boyunca dirençli kalmalarını sağlayan şey buydu.

Gazeteci olan kocasıyla yeni evliliğinin mutluluğunu yaşayan genç bir kadının gözleri önünde, kocası onu evlerine isabet eden hain bir füzeden korumak için önünde durdu. Kocası o an öldürüldü. O zamandan beri, onun mirasını onurlandırmak için gazeteciliği ondan devraldı.

Küçük kızlarını da tıpkı babası gibi cesur olması için yetiştiriyor.

Kendisine karşılaştığı en önemli engelleri sorduğumda, “Bu soykırımda her şeyimi kaybettim: tek aşkımı ve hayatımı,” diye açıkladı. “Ama kocam dünyadaki son anlarında, eğer karar verirseniz sevmek için hiçbir engel olmadığını kanıtladı. İsrail'in hava saldırısına karşı bizim koruyucumuz ve kalkanımız oldu ve kendi hayatı yerine bizim hayatımızı korudu.”

İşgalcilerin tüm çabalarına rağmen Filistin halkı için SEVGİ hâkimdir. Şehitlerimiz de dâhil olmak üzere birbirimizi koruyoruz.

Görüyorsunuz, soykırımın ortasında SEVGİNİN farklı bir anlamı var. Bunu bana Filistinli genç bir anne anlatmıştı. Yedi yıl boyunca başka bir çocuğa hamile kalmak için mücadele etmiş ve üç kez düşük yapmış. Kocası ona ihtiyacı olan ilaçları almak ve tıbbi faturaları ödemek için çalışmış ve sonunda hamile kalmış.

Kocası, tüm bu acı ve ıstırabın ortasında hayata tutunmalarına yardımcı olan şeyin bu olduğunu açıkladı.

Düşüklerin ve ölümcül saldırılar devam ederken yerinden edilmenin ardından ‘başka bir bebek sahibi olmayı deneme fikri’, bu dünyadaki çoğu kişi için akıl almaz bir şey. Ancak onun için bu, içinde büyüyen hayatın dünyaya geleceğine ve toprakları için aynı tutkuyu paylaşacak şekilde yetiştirileceğine dair güçlü bir semboldü.

Gazze'den gelen samimiyet, sonsuz SEVGİ ve şefkat öyküleri sadece kan dökülürken değil, sonrasında da hesap verebilirlik ve yeniden inşa konularına öncelik verildiği için unutulacak ya da göz ardı edilecektir. Bu nedenle Filistinlilerin samimi deneyimlerini anlatarak ve belgeleyerek bunları korumalıyız.

Benim için SEVGİ, Filistinliler olarak hayatta kalmamızın merkezinde yer alıyor. Zulüm karşısında bir arada durduğumuzda ve pes etmeyi reddettiğimizde ifade bulur.

Bu ancak adalet mücadelemizle ve herkesin hikâyemizi bilmesi için topraklarımız hakkında konuşmaya devam ettiğimizde güçlenir.

Uzun bir hastalık döneminden sonra geri dönüp mücadele etmeye karar vermemin ve bu satırları yazmamın nedeni de budur.

Topraklarımıza ve ait olduğu Filistinlilere duyduğumuz SEVGİ olmasaydı, başka nasıl hayatta kalabilirdik? Yoksa neden hala onu özgürleştirmek için savaşıyor olalım?

 

*Yara Eid, aralarında Uluslararası Af Örgütü'nün de bulunduğu çeşitli uluslararası insan hakları örgütleriyle çalışmış Filistinli bir gazeteci ve insan hakları savunucusudur. Yazılarında apartheid ve işgal altında yaşamanın zorluklarını irdeliyor. Yara, sahada savaş muhabiri olarak çalışmış ve Gazze'ye yönelik 2022 saldırısını haberleştirmiştir. Aljazeera, LA Times ve diğer gazetelerde yazıları yayımlanmıştır.

HABERE YORUM KAT

1 Yorum