Sosyalistler halkın meşru seçimlerini Cumhuriyet’e ihanet olarak görüyor
Toplumu sahiplenip ona bir o kadar da uzak olan Sol-Sosyalizm sevdalıları hayaller deryasında süzülmeye devam ediyor.
Fatih Demir / HAKSÖZ HABER
Sosyalizmin hayallerini bağnazca kabullenen Merdan Yanardağ BirGün gazetesindeki yazısında, “Cumhuriyet devrimi, ona asıl sahip çıkması gereken sınıf ve toplumsal kesimlerin, asker ve sivil bürokrasinin önemli bir bölümünün ihaneti sonucu 97 yıl sonra yenilgiye uğramış bulunuyor” diye yazıyor.
Bu ifadelerde açıkça görülüyor ki ihanet olarak nitelenen şey, Ak Parti’nin Cumhuriyet’in gereklerinden biri olan seçimler ile başa gelmiş olması ve buna karşı durmaması gereken asker ve sivillerin karşı koymak istese de koyamamasıdır.
Yanardağ bunu ihanet olarak nitelerken yanılıyor. Asıl ihanet Sosyalist devrim hayalleri ile yanıp tutuşurken gerçeklere sırtını dönmektir. Kendisini anlayabiliyoruz çünkü hayalini kurduğu sosyalist devrim hayallerinin gerçekleşemiyor olmasıdır. Bu durum Sosyalistleri de bir o kadar üzerek gerçeklerle yüzleşmekten alıkoyuyor.
Yanardağ eleştiri mefhumunu bağnazca nasıl yorumluyor görelim, “Yukarıda tarihsel gerekçelerini ve nedenlerini açıklamaya çalıştığım çerçevede Cumhuriyet’in kazanımlarını savunmak, bu toprakların bütün ilerici ve devrimci birikimine sahip çıkmak sosyalistlerin görevidir. Biz bu tarihsel birikimi inkâr ederek değil, içererek aşacağız. Cumhuriyete yönelik sosyalistlerin ilerici ve devrimci eleştirisi ile sağcıların, muhafazakârların ve İslamcıların gerici itirazlarını birbirine karıştırmamak gerekiyor.”
Yukarıdaki satırlardan çıkan iki sonuç var: Ya kör bir fikir saplantısı, bağnazca bir yaklaşım sergilenerek eleştiri kavramı yorumlanıyor ve sadece sosyalistler doğru eleştiriler de bulunabiliyor ya da Cumhuriyet süreci boyunca yaşanan olaylara sol-sosyalist kesimin bakışı her zaman için olumlu gerçekleşmiş. Yani onca zulüm, baskı, ayrımcılık, hapis ve ekonomik sıkıntıların yaşandığı süreçlerde sol-sosyalist kesim mağdur olmamış aksine fail pozisyonunda bulunmuş. Ve devrimi ilerici bir şekilde eleştirmişmiş! Açıkça yazarın kendisi de belirtiyor zaten “bu toprakların tüm ilerici ve devrimci birikimine sahip çıkmak sosyalistlerin görevidir” diye.
Ve artık dinlemekten usandığımız klasik cümleler kalemlerinden yeniden damlıyor, “Ancak bilinmeli ki, ortada artık savunulacak bir cumhuriyet yok. Biz yeni bir cumhuriyet kuracağız. Devrimci ve toplumcu yeni bir cumhuriyet.” Sosyalistler sanki şuanda toplum tarafından tercih edilmiş bir yönetim ve liderlik yokmuş gibi hayal kurmaya devam ediyor.
HABERE YORUM KAT