Sosyal medyadaki nefret ortamı nereden güç alıyor?
Alison Jane Martingano sosyal medyanın insanların ilişki biçimlerini derinden etkilediğini iddia ediyor.
Alison Jane Martingano / Fikir Turu
Sosyal medya empatiyi öldürüyor mu?
Sosyal medya kullanımı internette olduğu kadar gerçek hayatta da insanlar ile olan sosyal ilişkilerimizi etkiliyor. Etkilediği unsurların başında da empati becerilerimiz yer alıyor. Hatta öyle ki, sosyal medya empatiyi öldürüyor mu, önemli bir soru olarak karşımıza çıkıyor.
Indiana Üniversitesi’nde bir grup araştırmacı sosyal medya kullanımı ile empati arasındaki ilişkiyi ortaya koymak için Amerikalı sosyal medya kullanıcıları ile bir çalışma yürüttü ve bu çalışmanın sonuçlarını dünyanın diğer bölgelerinde yapılan çalışmalar ile karşılaştırdı.
Sosyal psikoloji, sosyal ve sağlık psikolojisi alanında uzmanlaşan Alison Jane Martingano, Psychology Today internet sitesi için kaleme aldığı yazıda, farklı kültürler ve yaş grupları için sosyal medya kullanımı ve empati becerileri arasındaki ilişkinin araştırıldığı bir dizi çalışmanın sonuçlarını aktarıyor.
Yazından öne çıkan bazı bölümleri paylaşıyoruz:
“Dünyanın dört bir yanında akademisyenler, gazeteciler arasında ve yemek masalarında yapılan tartışmalarda, insanlar sosyal medyanın günümüz toplumunu empatiden yoksun hale getirip getirmediğini sorguluyor. Bu tür tartışmalar tarih boyunca ne zaman yeni bir medya türü ortaya çıksa ve geniş çapta kabul görse yaşanır. Bu hususta, bilimsel araştırmalar kesin olarak herhangi bir tarafı desteklemiyor. Bazı çalışmalar, yoğun bir şekilde sosyal medya kullanan bireylerin daha az empati sahibi olduğunu öne sürerken, diğerleri bunun tam tersini, yani yoğun bir şekilde sosyal medya kullanan bireylerin daha fazla empati sahibi olduğunu gösteriyor.
Sosyal medyanın empatiyi (başkalarının duygularını anlama ve paylaşma becerisini yani) nasıl etkileyebileceğine dair her iki tarafta da ikna edici argümanlar ortaya atılıyor. Bir yandan, internette zaman geçirmek insanlarla yüz yüze geçirilen zamanı azaltabiliyor ve bu da pratik gerektirdiği için empati becerilerinin “paslanmasına” neden olabiliyor. Bununla birlikte, insanların sosyal becerilerini geliştirmek ve bu becerileri yüz yüze etkileşimlerde de uygulamak için sosyal medyayı kullanmaları da mümkün.
Empati ve sosyal medya kullanımı arasındaki ilişkiyi araştırmak için Indiana Üniversitesi’ndeki meslektaşlarımızla birlikte 1.250’den fazla Amerikalıdan Facebook, Instagram ve Twitter’ı ne sıklıkla kullandıklarını belirtmelerini ve araştırmacıların empati olarak adlandırdığı, başkalarının bakış açılarını anlamaya çalışmak, sıkıntı içindeki diğer insanlar için endişe duymak ve başkaları kötü hissettiğinde kendilerini kötü hissetmek gibi çeşitli niteliklerin tanımlandığı bir dizi soruyu yanıtlamalarını istedik.
Empati düzeyi nasıl ölçülür, neden etkilenir?
İnsanlar ne kadar çok sosyal medya kullanıyorlarsa, empati düzeyleri de o kadar düşüyor. Bu eğilim, sorduğumuz sosyal medya türüne, empatiyi nasıl ölçtüğümüze veya katılımcıların yaşına, cinsiyetine veya eğitimine göre, dikkate değer bir istisna dışında, çok fazla değişiklik göstermiyor.
Nitekim, sosyal medyayı daha sık kullanan katılımcıların, diğer insanlar duygularını ifade ettiklerinde sıkıntı hissettiklerini belirtme olasılığı daha yüksek. Kişinin şahsen sıkıntı yaşaması tartışmalı bir “empati” türüdür, çünkü diğer empati türlerinin aksine, ihtiyaç duyan insanlara yardım etmeye yol açmaz. Farklı niteliği göz önüne alındığında, kişinin şahsen yaşadığı sıkıntının diğer empati ölçümlerinden farklı sonuçlar vermesi pek de şaşırtıcı olmasa gerek.
Ayrıca, daha fazla sosyal medya kullanan bireyler, genellikle empati düzeyinin düşük olması ile bağlantılı iki karakter özelliği olan narsisizm ve aleksitimi (kişinin kendi duygularından kopuk olması) belirtilerini daha fazla gösteriyorlar.
Sonuçlar birlikte değerlendirildiğinde, sosyal medyaya ilişkin çarpıcı ve endişe verici bir tablo ortaya çıkıyor: sosyal medyanın fazla kullanılması, sağlıksız ve istenmeyen karakter özelliklerine yol açabiliyor. Ancak bu araştırmada çoğu üniversite öğrencisi olan Amerikalı yetişkinlerden oluşan bir katılımcı grubunu esas aldık. Genç yetişkin Amerikalıların dünyada sosyal medyayı en fazla kullanan gruplardan biri olduğu göz önüne alındığında, araştırmada ortaya çıkan eğilimlerin dünyanın başka yerlerinde farklılık göstermesi mümkün mü?
Dünyanın geneline bir bakış
Dünyanın diğer bölgelerinde araştırmacılar ise tam tersi sonuçlar elde etmişler. İngiltere, İspanya ve Hollanda’daki araştırmacılar, kendi ülkelerinde daha yüksek sosyal medya kullanımının daha yüksek empati düzeyi ile ilişkili olduğunu ortaya koydu. Hindistan’da yakın zamanda yapılan bir çalışmada ise araştırmacılar sosyal medya kullanımı ile empati arasında bir ilişki bulamadı.
Mevcut tüm çalışmaları bir araya getirerek genel durumu ortaya koymaya çalıştık. Böylece sosyal medya kullanımı ve empati arasındaki ilişkinin iki etkene bağlı olarak farklılık gösterdiği ortaya çıktı: yaş ve milliyet. Avrupa’da yapılan çalışmalar sosyal medya kullanımı ile empati arasında ortalama olarak pozitif bir bağlantı bulurken, Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan çalışmalar ikisi arasında (negatif etkilediğine dair hafif bir eğilim olsa da) somut bir bağlantı ortaya koymadı. Buna ek olarak, 18 yaşından küçük çocuklarla yapılan araştırmalar sosyal medya ve empati arasında pozitif bir bağlantı olduğunu gösterirken, yetişkinlerle yapılan araştırmalarda ikisi arasında herhangi bir bağlantı bulunamadı. Dolayısıyla, daha fazla sosyal medya kullanımının daha düşük empati düzeyi ile ilişkili olduğunu öne süren önceki sonucumuzun yetişkin Amerikan nüfusu ile sınırlı olduğu görülüyor.
Sosyal medyanın kullanım biçimindeki kültürel farklılıklar, farklı coğrafyalarda sosyal medya kullanımı ve empati arasındaki farklı ilişkileri açıklayabilir. Yakın zamanda Atlantik’in ötesinde bir araştırma ekibi tarafından yürütülen bir çalışmada, Amerikalı bir grup kullanıcının Facebook paylaşımları incelendi ve Türk Facebook kullanıcılarına kıyasla kendi başarılarıyla ilgili paylaşımlarda bulunma ve kendi özgünlüklerini vurgulama eğilimlerinin daha yüksek olduğu görüldü. Başka bir deyişle, Amerikalıların sosyal medyayı diğer toplumlara kıyasla daha fazla benmerkezci bir şekilde kullanma eğiliminde olduğu görülüyor.
Bu ben merkezci sosyal medya alışkanlıklarıyla, sosyal medyayı düzenli olarak kullanan Amerikalıların empati becerilerini geliştirmemeleri belki de şaşırtıcı olmayacaktır. Ancak sosyal medya elbette başka şekillerde de kullanılabilir. Amerika dışındaki toplumlar sosyal medyayı sosyal bağları güçlendirmek de dahil olmak üzere farklı amaçlarla kullanıyor gibi görünüyor ve onlar için daha fazla sosyal medya kullanımı daha yüksek empati düzeyi ile ilişkilendiriliyor. Belki de insanların sosyal medyayı kullanma amaçları, karakterleri hakkında bize internette geçirdikleri zamana kıyasla daha fazla şey söyleyebilir.”
HABERE YORUM KAT