Sosyal medya ile hukuk bir kez daha karşı karşıya: Telegram davası
Turgay Yerlikaya, Telegram'ın kurucusunun Fransa'da tutuklanmasıyla başlayan sürecin sosyal medya ağları ile hukukun uluslararası ilişkiler bağlamında da gerilim yaşadığının göstergesi olduğunu ifade ediyor.
Turgay Yerlikaya / Yeni Şafak
Telegram: Rusya-Fransa cephesinde yeni bir kriz
Uzunca bir süredir teknoloji şirketleri ile devletler arasında ciddi bir çatışma söz konusu. Devletlerin egemenlik hakları gerekçesiyle sosyal medya şirketlerini regüle etme çabalarına karşın kendilerini herhangi bir yasal çerçeveden muaf tutmaya çalışan sosyal ağlar, çözülmesi zor sorunlara neden olmaktadırlar. Özellikle güvenlik açısından oluşan risk ve tehditler sadece devletler açısından değil bireyler açısından da telafisi zor durumlar yaratabilmektedir. Son on yıldaki bilançoya bakıldığında, devletlerin sosyal medya şirketleri karşısındaki tutumunun tedrici bir sertleşme eğilimi gösterdiği ve güncel koşullara göre kendisini yenileyen bir yasal mevzuatın varlığı dikkat çekmektedir.
Son yıllarda başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın muhtelif yerlerinde seçimlere müdahale ve ulusal güvenlik açısından oluşan riskler, sosyal medya şirketlerine yönelik baskıyı da artırmaktadır. Rusya-Ukrayna Savaşının ardından Rusya menşeli konvansiyonel medya araçları ve sosyal ağlara yönelik ciddi kısıtlamaların uygulandığı bilinmektedir. Özellikle Avrupa’da Rusya’nın propagandasını yaptıkları gerekçesiyle Russia Today ve Sputnik’e yönelik kısıtlamalar söz konusu olmuş ve söz konusu platformların sosyal medyadaki kanallarına da erişim engeli getirilmiştir. Benzer bir durum 2017 Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen ardından yaşanmış ve seçimleri kazanan Macron, Rus medya platformlarının akreditasyonlarına sınırlandırmalar getirmiştir. Rus istihbaratının Cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahalelerde bulunduğu gerekçesi ile meşrulaştırılan bu durum, Avrupa’da son dönemde sıradan bir eğilim haline geldi.
TELEGRAM VE FRANSA
Telegram’ın CEO’su Pavel Durov’un Fransa’ya gittiği esnada havaalanında tutuklanması, bütün dünyada bir tartışma yarattı. Rus menşeli olan ama aslında Putin ile de ciddi sorunlar yaşayan Durov’un Fransa’da yaşadığı bu durum, Rusya ile Fransa arasında da bir krize neden oldu. Sadece Fransız kültürünü dünyaya tanıtan kişilere verilen istisnai Fransız Vatandaşlığına da sahip olan Durov’un bu durumu, farklı yönleriyle incelenmeye muhtaç. Bir yönüyle Rus menşeli olan ve dünyadaki etki alanıyla önemli bir platform olan Telegram diğer yanda da bu platformdan kaynaklı birçok sorundan muzdarip olduğunu iddia eden Fransa Devleti.
Fransa açısından bakıldığında, Telegram’ın siber zorbalık, dolandırıcılık, uyuşturucu kaçakçılığı, organize suç ve terörizmi teşvik etme gibi ciddi sorunlar üreten bir yer olduğu açık bir gerçek. Israrlı uyarılara uymayan ve talepler noktasında yeterince özverili olmadığı iddia edilen Durov hakkında bir soruşturma başlatılması bambaşka soruları sormamızı da beraberinde getirmektedir. Örneğin kendisi hakkındaki soruşturmayı bilmesine rağmen Durov’un neden Fransa’ya gittiği önemli bir soru işareti. Diğer bir soru ise Telegram ile Avrupa Devletleri arasındaki mutabakat ve yasal prosedüre Telegram’ın ne ölçüde uyduğu.
Telegram gözaltının yapıldığı akşam yaptığı açıklamada, “Telegram, Dijital Hizmetler Yasası da dahil olmak üzere AB yasalarına uymaktadır” demiş ve yasal sorumluluklarını yerine getirdiklerini iddia etmiştir. Benzer bir açıklamayı bu konuda çokça suçlamalara muhatap olan Durov da yapmış, platform olarak birçok konuda taleplere karşılık verdiklerini ve devletlerle uyumlu bir süreç yönetimi içerisinde olduklarını söylemiştir
Bir yönüyle ifade özgürlüğü üzerinden eleştirilen Fransa, diğer yandan da çocuk pornografisi, terör, kripto ve uyuşturucu ticaretine zemin hazırlama gibi suç iddialarına muhatap olan Telegram. Fakat burada esas mesele şu: benzer bir durum Batı dışı toplumlarda söz konusu olduğunda aynı gerekçeler ne kadar meşru sayılacak? Ya da Batı menşeli bir sosyal medya platformu Batılı ülkelerde benzer bir muameleye tabi tutulabilir mi? Durov ile ilgili iddiaların kriminal bir soruşturma olduğu, dolayısıyla bu durumun ifade özgürlüğü ile ilgili olmadığı argümanı farklı bir ülkede yine bu bağlamda mı tartışılacak? Hatırlayalım Josh Hawley ve Ted Cruz gibi senatörler ABD Kongresinde, çocuklara yönelik cinsel istismar konusunda Facebook’u ciddi sorunlara neden olduğu gerekçesiyle şiddetle eleştirmiş ve Zuckerber’e özür diletmiştir. Aynı eleştiri ve iddialara muhatap olan Zuckerberg ise Fransa’da Macron’un davetlisi olarak Elysee Sarayında ağırlanmıştır.
Bu soruları sormamızın nedeni Batı dışı toplumlarda benzer bir durum söz konusu olduğunda konunun ifade ve basın özgürlüğü gibi sorunlar üzerinden tartışılması. Hâlbuki terör söz konusu olduğunda, birçok ülkenin maruz kaldığı güvenlik riskinin çok daha fazla olduğu görülmektedir. Ama aynı örnek üzerinden sosyal medya şirketlerine yönelik herhangi bir talep ya da müeyyide söz konusu olduğunda, konunun sığ gündemlere hapsedilmesi, meselenin içerisinden çıkmayı güçleştirmektedir. Fransa’nın bugün aynı zamanda kendi vatandaşı da olan Batı menşeli olmayan bir platforma yönelik tavrı, devletlerin egemenliği üzerinden tartışılıyor ve tartışılmalı da. Fakat benzer durumlara farklı tepkilerin verilmesi, küresel düzlemde bir işbirliğini zorlaştırdığı gibi bu alanda genel geçer bir regülasyon modeli oluşturmayı da imkansız hale getirmektedir.
HABERE YORUM KAT