Sorun Temelde Gıda/Beslenme Yetersizliği mi, İsraf Bolluğu mu?
Yazısında BM’nin “Gıda Sürdürülebilirlik Endeksi”ni değerlendiren Yaşar Süngü, temel sorunun gıda veya beslenme yetersizliği değil israf olduğunu ve bunun da nihai kertede ancak zihniyet değişimiyle aşılabileceğini söylüyor.
Yaşar Süngü’nün Yeni Şafak’ta yayımlanan konuyla ilgili yazısını (05 Aralık 2018) ilginize sunuyoruz:
Sorun Beslenmede Değil, Daha Derinlerde
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne uygun bir metodoloji ışığında hazırlanan; gıda ile beslenme açısından dünyanın en sürdürülebilir ülkelerini küresel ölçekte belirleyen endeks, bu yıl yeni kriterler eklenerek daha rafine hale getirilmiş ve güçlendirilmiş.
27-28 Kasım tarihlerinde Milano’da gerçekleştirilen ve gıda, beslenme, tarım konusunda dünyanın dört bir yanından yüzlerce gıda uzmanı, bilim insanı, fikir önderi, aktivist ve paydaşı ağırlayan organizasyonda tüm zamanların en kapsamlı “Gıda Sürdürülebilirlik Endeksi”nin (GSE) üçüncüsü de yayımlandı.
Sürdürülebilir tarım, beslenme sorunları ve gıda kaybı ve israfı olmak üzere üç temel başlıkta, 37 gösterge ve 90 kriter üzerinden yapılan değerlendirmeyle hesaplanan GSE’nin 2018 versiyonuna 33 ülke daha eklendi.
Bu yıl sürdürülebilir kalkınma için en verimli gıda uygulamalarına odaklanan Gıda Sürdürülebilirlik Endeksi’nde 35 yüksek gelirli, 23 orta gelirli, 9 düşük gelirli toplam 67 ülke yer aldı.
Aralarında Türkiye’nin de yer aldığı bu ülkeler, küresel gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 90’ından fazlasını ve küresel nüfusun beşte dördünü temsil ediyor.
**
Gelelim bizim ülkemizin durumuna.
Çünkü raporun bizi ilgilendiren asıl kısmı burası.
Türkiye, GSE’nde, 17 başlıkta iyi, 11 başlıkta orta, 9 başlıkta ise düşük puan alarak; genel sıralamada 60,1 puan ile 58’inci sırada yer buldu.
“Gıda Kaybı ve İsrafı” başlığındaki değerlendirmede gıda kaybı, tüketici düzeyinde gıda atıkları başlıklarında iyi bir puan alan Türkiye, bu iki önemli konuyla ilgili yasal düzenleme ve yatırım eksikliğine ek olarak dağıtım seviyesinde yaşanan kayıplar nedeniyle bu başlıkta en sondaki üç ülke arasında yer aldı.
“Sürdürülebilir Tarım” başlığında 35’inci sırayı alan Türkiye, şu kategorilerde yüksek puan aldı; tarımın su üzerindeki çevresel etkisi, su çekilmesinin sürdürülebilirliği, su yönetimi, hayvan yemi ve biyoyakıtlar üzerindeki etki, arazi mülkiyeti, tarımsal sistemin çeşitlendirilmesi, çevresel biyoçeşitlilik, tarımın atmosfere çevresel etkisi, iklim değişikliğini önleme ve sürdürülebilir tarıma yatırım fırsatları.
Ancak sürdürülebilir balıkçılık, tarımın çevresel etkisi, arazi kullanımı, tarımsal destekleme, arazi kullanıcıları alanlarında ortalamanın altında kaldı.
Türkiye, “Beslenme Sorunları” başlığında ise iyi bir performans sergileyerek 33’üncü sırada yer buldu.
Özellikle yetersiz beslenmeyi önlemede iyi bir performans gösteren Türkiye, yaşam kalitesi başlığında yüksek puan alırken, aşırı beslenme ve obezite ülkede önemli bir sorun olarak vurgulandı.
Türkiye diyet konusunda ise orta bir performans sergiledi.
**
Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşılmasında büyük önem taşıyan gıda sürdürülebilirliği alanındaki en iyi uygulamalara odaklanan GSE’nde bu yıl ilk sırayı şu anda akaryakıt zamlarını protesto etmek için sokaklara çıkan sarı yeleklilerle başı dertte olan Fransa aldı.
Fransa’yı Hollanda, Kanada, Finlandiya, Japonya takip etti. GSE’nin lideri olan Fransa, sürdürülebilir tarım konusunda 67 ülke arasında 20’nci, beslenme sorunları konusunda ise 8’inci sırada yer bulabildi.
Barilla Gıda ve Beslenme Vakfı ve The Economist Intelligence Unit (EIU) iş birliği ile oluşturulan endeksin sürdürülebilir tarım başlığındaki lideri Avusturya, beslenme konusundaki lideri ise Japonya oldu.
Yüksek gelir grubundaki ülkelerde ise Almanya 16, İspanya 19, Çin 23, İngiltere 24, ABD 26, İtalya ise 28’inci sırada yer aldı.
**
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün tahminlerine göre, küresel olarak üretilen tüm yiyeceklerin üçte biri kayıp veya israf ediliyor.
Bu resmi rakam olduğuna bu oranı 10’la çarpın israfın boyutunu görürsünüz.
Çünkü israf bugün sadece zenginler tarafından işlenen suç değil.
Toplumun en alt kesimine kadar yayılan bir israf anlayışı var.
Bu zihniyet sorunudur.
İsraf kanaatı öldürüyor. Kanaatsizlik çalışarak kazanma şevkini öldürüyor. Çalışma arzusunun ölmesi tembelliği, tembellik de herşeyden şikayet eden, vakarsız, memnuniyetsiz, dilenciliğe alışan bir insan profili üretiyor.
HABERE YORUM KAT