Sorun Suriyeli Muhacirler Değil, Sizin Irkçı-Faşizan Zihniyetiniz!
Yazısında son günlerde Taksim karesinden hareketle Suriyeli muhacirleri hedef tahtasına oturtan ırkçı, milliyetçi zihniyeti eleştiren Sefa Saygılı, Suriyelilerin iddia edildiği gibi Türkiye’ye yük ve sorun olmadığını söylüyor.
Suriyeli muhacirlerin sorun olarak yansıtılmasını Yeni Akit’teki köşesinden eleştiren Sefa Saygılı “insanlar ülkesini kitleler halinde neden terk eder ki? Suriyelilerin milyonlarcası yerlerinden, yurtlarından ayrıldılar. Evlerini, işlerini, hatıralarını, tarlalarını, hayvanlarını can havliyle kaçarken orada bıraktılar. Onları kabul etmekle, bağrımıza basmakla inanın farkında olduğumuz ve olamadığımız öyle bereketle geldiler ki. Rızıklarını da beraberinde getirdiler. Hoş geldiler, hayırla geldiler.” diyor.
Sefa Saygılı’nın “Suriyeliler Sorun mu?” başlıklı bugünkü (05 Ocak 2018) yazısının konuyla ilgili kısmı şöyle:
Geçtiğimiz günlerde muayeneye üniversiteli bir genç kızı getirmişlerdi. Kızcağızın hazin geçmişi vardı. 4-5 yaşlarında iken ailecek trafik kazası geçirmişler, anne-babası ve tek kardeşini bu kazada kaybetmişti. Sağ kurtulan kızımızı ise dayısı ve eşi yanlarına almışlar, onu şefkat ve sevgi ile büyütmüşlerdi.
İşte şimdi 17 yaşındaydı ve öğrenimine başarıyla devam ediyordu. “Nedir problemin?” diye sorunca zaten ağlamaklı olan çehresi daha bir kedere bürünerek, “Artık dayımın ve yengemin bana bakmasına, bana masraf etmelerine tahammül edemiyorum. Şimdiye kadar yakın ilgilendiler. Ancak onlara bundan sonra yük olmak istemiyorum” demişti. Kızın sözlerini üzüntüyle dinleyen dayısının eşi ise çok hoşuma giden şu ibretli sözlerle onu teselli etmişti:
“Bak kızım biz seni çok seviyoruz. Sen bize rahmetlilerden emanetsin. Değil yük olman başımızın üstünde yerin var. Üstelik sen bizim hanemize bereketinle geldin. Bizim eve bolluk ve hayırlar getirdin. Senden çok memnunuz, dayınla aramıza muhabbet kattın. Aramızda geçimsizlik ve uyumsuzluk vardı, senden bu yana sevgi var. Yuvamız sıcak ve şefkat dolu oldu. Sana dua ediyoruz.”
Gerçekten öksüz ve yetime bakmak evin havasını olumlu değiştirmişti. Normalde yük gibi görünürken bereket getirmişti. Çünkü nimeti Rabbim hazinesinden veriyordu.
Bunları niçin mi yazıyorum. Son günlerde bazı kötü niyetli yazarlar iç savaş sebebiyle ülkemize sığınmak zorunda kalan Suriyeliler hakkında iğrenç ve çirkin sözler söylüyor, nefret söyleminde bulunuyorlar. “Yaşasın Özgür Suriye! Suriye’ye özgürlük” sloganları atan Suriyelilere tepki gösteriyorlar. Özgür Suriye Ordusu’nun bayraklarını sallıyorlarmış.
Bu ordu Türk askeriyle birlikte hareket eden, bize lojistik destek sağlayan ordu hâlbuki. Üzülmemek, hatta kahrolmamak elde değil. Üstelik bu tiplerin araştırıldığında önemli bir kısmının kendi ailelerinin de mülteci oldukları görülecektir. Zaten Anadolu’muz çeşitli ülkelerden sığınanlarla dolu değil midir?
Şu da var, insanlar ülkesini kitleler halinde neden terk eder ki? Suriyelilerin milyonlarcası yerlerinden, yurtlarından ayrıldılar. Evlerini, işlerini, hatıralarını, tarlalarını, hayvanlarını can havliyle kaçarken orada bıraktılar. Onları kabul etmekle, bağrımıza basmakla inanın farkında olduğumuz ve olamadığımız öyle bereketle geldiler ki. Rızıklarını da beraberinde getirdiler. Hoş geldiler, hayırla geldiler.
Ayrıca bu insanlar genelde çalışkan ve becerikliler. Trakya’da fabrikası olan bir dostumuz, “Suriyeli işçiler sayesinde ayaktayım, iyi gayret gösteriyorlar. Düzenli ve istikrarlı çalışıyorlar. Onlardan çok memnunum” demişti.
İkamet ettiğim Fatih’te Suriyeli dostlarımız yoğun şekilde yaşıyorlar ve uyumlu, saygılı kimseler olduklarını görüyorum. İşyeri açıyor, hizmet ediyorlar. Aldığım bilgilere göre yerli nüfusa oranla suça karışma ihtimalleri çok daha düşük.
Yine başkanı olduğum Sıcak Yuva Vakfı’nda 300 kadar Suriyeli ilkokul öğrencisi öğrenim görüyorlar. Öyle masum ve tatlı çocuklar ki! Onların bombalar altında can vermesine, katil ve zalim Esed’in kurbanı olmasına hangi kalp dayanır ki? Bu sevimli yavrular bize minnetle bakıyor ve başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere milletimize teşekkür ediyorlar.
Son olarak hekim bir meslektaşımın yaşamakta olduğu ibretli olayı anlatmak istiyorum: Arkadaşımız yoksul Suriyelilerin muayene ve tahlillerini sembolik bir ücretle yapıyor. Diyor ki: “Aslında çok zarar etmem, ofisimi kapatmam lazım. Ancak öyle bereket geldi ki şaşkınlık verici. Umulmadık yeni işlerim oldu.”
Gerçekten Rabbimiz aç olana, muhtaç olana, hele can ve namusu tehlikeye girene yardım edene hazinesinden bereket, bolluk ve yardımlar gönderiyor. Yaşayan ve ibretle bakan bunu görür.
HABERE YORUM KAT