Soner Yalçın'a Manşetten Mesaj
Daha önce köşelerden adrese teslim mesaj, bu sefer Hürriyet'in manşetinden verildi. Sakın bizi satma!
Son günlerde bazı Hürriyet yazarları hummalı bir çalışma içinde. Nehir kenarında oturanlardan, Nişantaşı sokaklarında turlayanlara kadar bir grup yazar Odatv iddianamesini sulandırmakla meşguller.
Öyle ki Ergenekon soruşturması kapsamında MAHKEME KARARI ile yapılan telefon dinlemelerini dillerine dolayarak Odatv iddianamesini sulandırmaya çalışıyorlar.
SAKIN SATMA
Bu yazıları ile Ergenekon sanığı Nedim Şener’i koruyor gibi gözükseler de asıl amaç farklı. Bazı Hürriyet yazarlarının Odatv’de müstear adla köşe yazdıkları iddiaları artık iyiden iyiye konuşulmaya başlandı. Onlar da bir “dalga”ya kapılmadan şimdiden "içerdekine" mesaj gönderiyorlar. Sakın Satma diye.
Önceleri köşelerden verilen bu mesaj bugün Hürriyet’in manşetinden verildi. Anlaşılan durum ciddi.
Hürriyet Gazetesi bugün, “Zeus Nasıl Oldu Deyus” manşetini atmış. Haberin içeriğine baktığınızda Odatv İddianamesinin ek klasörlerinde yer alan Ergenekon sanığı Nedim Şener ile Uğur Dündar arasında yer alan bir telefon kaydı var. Mahkeme kararıyla yapılan bu dinleme kaydında Nedim Şener, aslında Uğur Dündar’a “Zeus” diye hitap ediyormuş ama dinlemeyi yapan polis yanlış anlamış ve bunu “Deyus” olarak kaydetmiş…
KİMLERE MESAJ VAR?
Bu manşetin iki ayrı yere iki ayrı mesajı var.
Birincisi kamuoyuna. İnsanların özel hayatları böyle dinleniyor imajı verilerek "Ergenekon soruşturması dedikleri bu yalan yanlış anlamalar" demeye getirilmiş...
İkincisi ise Soner Yalçın’a: Sakın bizi satma! Bak işte yargılandığın Odatv iddianamesini aslanlar gibi sulandırıyoruz…
Aslında bir üçüncü mesaj da Emniyet’e var: Ergenekon soruşturmasında hep hedef olan polis teşkilatını toplum nezdinde küçük düşürülmeye çalışılmış...
Ve gelelim bu köşe yazılarının ve Hürriyet’in bugünkü manşetinin perde arkasına…
MESELENİN BAM TELİ
Star Yazarı Ergun Babahan haftasonu iki kritik yazı kaleme aldı. Odatv iddianamesini sulandırmaya çalışanların zamanında kendi yaptıkları haberlerle özel hayatları nasıl hiçe saydıklarını örneklerle ortaya koyan Ergun Babahan, "Sulandırma Korosu"nun asıl amacını da deşifre etti.
Babahan Cumartesi günü kaleme aldığı “Ben Seni Hürriyet’te Çok Sevdim Sedat” yazısında, son günlerde köşesinde Odatv iddianamesini eleştiren yazılara yer veren Sedat Ergin’e 2007 yılında Milliyet’in Genel Yayın Yönetmeni iken yaptığı bir haberi hatırlattı.
Sedat Peker ile Güler Kömürcü arasında geçen telefon konuşmasını Sedat Ergin 2007’de Milliyet’te çatır çatır yayınlamıştı. Dinleme yasaldı, bilgi de dava dosyasındaydı ama konuşma tamamen özel hayata ilişkindi. Ama Milliyet bunu haber yapmıştı.
Ergin o dönemde bu telefon kaydını yayınladıkları için yapılan eleştiri için şu savunmayı yapmış: “Buradaki ölçütlerden biri dinlemenin yasal olup olmadığıdır. Bu olayda, yasa dışı değil, mahkeme izniyle yapılmış bir dinleme sözkonusudur...”
Oysa aynı Sedat Ergin, 2007’de mahkeme kararıyla yapılan telefon dinlemelerini “özel hayat” demeden haberleştirmede bir sakınca görmezken neden Odatv iddianamesinde mahkeme kararıyla yapılan telefon dinlemelerini özel hayatın mahremiyeti ve haberleşme gizliliğinin ihlali şeklinde değerlendiriyor?
Babahan, Pazar günkü yazısında ise yine bir başka özel hayat ihlaline örnek verdi. Star Yazarı, Cem Uzan'ın, Yeşim Salkım’a telefonda küfrettiği konuşmaları için ilgili kişilerin “Bu konuşmalar mahkeme kararıyla dinlenmiş” diyerek işin içinden sıyrıldığını belirtti.
İşte Ergun Babahan’ın Hürriyet’teki “Sulandırma Timi”ni ve asıl amaçlarını deşifre ettiği yazısından ilgili bölüm;
"Şimdiki tatlı telaşınızı anlıyorum.
Nedim Şener’in onurunu koruma numarası altında Soner Yalçın’a mesajlar gönderiyorsunuz.
"Sakın bizi satma, biz burada senin için aslanlar gibi mücadele ediyoruz’’ mesajı bu.
Çünkü onun suç ortağısınız.
Bakınca Nedim Şener’in özel telefon görüşmelerinde bir yanlış, yamuk yok zaten.
Bu gazetecinin sizin korumanıza ihtiyacı yok açıkçası.
Çünkü korumak istediğiniz başkası.
"Medya çete’’nizin eşbaşkanını kolluyorsunuz.
İlke için mücadele veriyor görüntünüz kimseyi ikna edemiyor çünkü sabıka dosyanız kalın.
Gazete sütunlarınız yetmedi, internet siteleri kurdunuz, karanlık odalarda, karanlık planlar yaptınız."
AKTİFHABER
HABERE YORUM KAT