1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. KİTAP

  4. “Son Bakış Köprüsü”nden sahih tarih bilincine bir yol bulmak
“Son Bakış Köprüsü”nden sahih tarih bilincine bir yol bulmak

“Son Bakış Köprüsü”nden sahih tarih bilincine bir yol bulmak

“Son Bakış Köprüsü”nden sahih tarih bilincine bir yol bulmak

24 Şubat 2025 Pazartesi 02:53A+A-

Mücahit Gökduman / Haksöz Haber

 “Benim için tarih, hiçbir zaman ‘gez, dolaş, fotoğrafla’dan ibaret olmamıştı.”

Nehir Aydın Gökduman’ın uzun bir hazırlık sürecinin ürünü olan son gençlik romanı “Son Bakış Köprüsü” Ocak ayında “Genç Timaş” etiketiyle yayımlandı. Roman, antik dönem Roma’sında geçen olaylarla günümüz İtalya’sı arasında bir köprü kuruyor. Bu bağı inşa ederken ise fantastik bir örgü ve malzeme kullanıyor. “Zaman yolculuğu” kavramı romanın ana eksenini şekillendiriyor. Kahramanlarımız; günümüz Roma’sında, Napoli’sinde, Venedik’inde maceralar yaşarken anlatının önemli bir kısmında MS 79 Roma’sında zorlu bir mücadeleye girişiyorlar.

Eskinin Roma’sında olan bitenler teferruatıyla okura aktarılıyor. Şehir yapılanması, sosyal sınıflar, krallık ve icraatları, siyasi entrikalar, eğlence ve yeme içme kültürüne kadar birçok ayrıntı ustalıkla hikâyeye yediriliyor. Yazar; zor, trajik, problemli konuları bazen eğlenceli bazen de düşündürücü bir üslupla kaleme alıyor. Zira eskinin Roma’sındaki insan hakları ihlalleri ve adaletsizlikler, çocuk/ergen muhayyilesine sığamayacak kadar felaket vaziyette bulunuyor. Yazar bunları anlaşılır ve akıcı bir şekilde anlatırken karakterlerin konuşmaları üzerinden bir tarih bilinci inşa etmeyi ihmal etmiyor.

Tarih’i değerlendirme biçimi, insanların/kesimlerin/toplumların akidevi kimliklerinin ve ideolojik formasyonlarının temel belirleyicilerinden biridir. Tarih’e nasıl bakıldığı meselesi; gelecek ve hareket planından örgütlenme biçimine, siyasal ve sosyal günceli değerlendirme şekline değin etkilidir. Bir tarih tanımı yapmak ile insan tanımı yapmak arasında büyük bir fark bulunmaz. Tarih bilincinin ve perspektifinin bu hayati konumu onu genç kuşaklara doğru bir şekilde aktarmayı zaruri kılar. Günümüzde çocuk ve ergenler türlü bilgilenme araçlarına sahip olsalar da kimlik inşası sürecinde rehberliğe ihtiyaçları mutlaktır.

Yazar, tarih bilincine ait hakikatleri gençlerin anlayabileceği şekilde hikâyede kullanıyor. Batı felsefesinin ilerlemeci, çizgisel tarih anlayışı yerine vahyin dikkat çektiği “döngüsel tarih anlayışı”nı öne çıkarıyor. Yani tarihte sürekli bir ilerleme, iyiye doğru gidiş olmadığı; toplumların ve devletlerin bazen nefsani zaaflara düştükleri bazen de hakikatlerin izinde tarihi iyileştirdiklerine vurgu yapılıyor. Her toplumda iyi ve kötü insanların olduğu ve iyiliğin ve kötülüğün ahlaki tercihlere ve insan iradesine bağlı geliştiği söyleniyor. Tarihin kutsanma veya yerilme teması olarak kullanılmasının sorunların ve sıkıntıların çözümünde sadra şifa olamayacağı belirtilirken tarihi hadiselerden tecrübe ve ders çıkarmanın öneminin altı çiziliyor.

Romanın bir başka üstünde durduğu temel konulardan birisi de tarihin her döneminde gündemde olan ancak çoğu kez kesintiye uğrayan ‘İnsan Hakları’ bağlamında yapılan vurgulardır. Kitabın baş karakterleri arasında geçen yoğun diyaloglarda insanın insan olarak mı değer taşıdığı yoksa değerini salt statüsünün mü belirlediği çokça tartışılmaktadır. Ve kitabın arka kapağında da yer alan “insanlar sadece insandır, birbirlerine üstünlükleri yoktur,” repliği romana adeta damgasını vurmaktadır.

Romanın belki en çarpıcı vurgusunu “inanmış bir kalple yürütülen eylem” ifadesiyle özetleyebiliriz. Kim olduğumuz, nerede bulunduğumuz, takvimin hangi yılı gösterdiği, toplumsal şartların ne olduğu önemli değildir. Çünkü iyilik, doğruluk, adalet için çarpan kalplerin sesleri ve elleri birbirine bağlandığında gerisi koca bir teferruattır.

"Ve gördük ki; mekan değildir,
zamandır önemli olan.
Ve lakin o da değildir, eylemdir önemli olan.
Ve o dahi değildir kalp olmadıkça." 
Cahit Zarifoğlu

HABERE YORUM KAT

2 Yorum