1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Sömürgeci anlatıların ötesinde: Otantik halk tarihi ve Filistin deneyimi
Sömürgeci anlatıların ötesinde: Otantik halk tarihi ve Filistin deneyimi

Sömürgeci anlatıların ötesinde: Otantik halk tarihi ve Filistin deneyimi

Halkların tarihi, özellikle de Filistin gibi, insanların güçlendirilmiş seslerini dünyanın geri kalanına iletmenin hayati önem taşıdığı bağlamlarda acil bir gerekliliktir.

20 Mart 2025 Perşembe 21:12A+A-

Ramzy Baroud’un Middle East Monitor’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber için tercüme edilmiştir.

 

Halkların tarihi alanındaki yolculuğum, gençlik yıllarımda Howard Zinn'in “Amerika Birleşik Devletleri'nin Halk Tarihi” kitabını ilk okuduğumda başladı. Bu ilk karşılaşma, tarihin nasıl inşa edildiğine dair merakımı ateşledi ve beni tarih yazımını, özellikle de entelektüel bir hareket olarak halk tarihinin evrimini daha derinlemesine araştırmaya yöneltti. Yıllar içinde, Michel Foucault ve Marc Bloch'tan Lucien Febvre ve Chris Harman'a kadar, her biri tarihteki sıradan insanların incelenmesi konusunda benzersiz bakış açıları sunan çok çeşitli tarihçilerle karşılaştım.

Ancak Antonio Gramsci'nin çalışmalarına kendimi kaptırana kadar tarihe daha evrensel, daha az taşralı ve daha az Batı merkezli bir yaklaşım keşfetmemiştim. Gramsci kendisini açıkça bir halk tarihçisi olarak konumlandırmamış olsa da, organik entelektüeller ve kültürel hegemonya hakkındaki fikirleri, sıradan insanların tarihi nasıl şekillendirebileceğini anlamak için çok değerli araçlar sağladı. Gramsci'nin teorileri, özellikle Marksizmi katı ekonomik teorilerin sınırlarından kurtararak daha ilişkilendirilebilir ve uygulanabilir bir anlayış getirmiştir.

Linda Tuhiwai Smith'in katkısı

Entelektüel yolculuğumda önemli bir dönüm noktası Linda Tuhiwai Smith'in “Sömürgecilikten Arındırma Metodolojileri” adlı kitabı oldu: Araştırma ve Yerli Halklar. Smith'in çalışması, tarihe sömürgecilik karşıtı bir perspektiften nasıl yaklaşılacağına dair anlayışımı daha da derinleştirdi. Smith'in metodolojisi, uzun zamandır anlatıyı çarpıtan oryantalist ve elitist bakış açılarına meydan okuyarak Filistin tarihini bir kez daha gözden geçirmemi ve yeniden değerlendirmemi sağladı. Aynı zamanda yerli tarihçiliğinde süregelen bir soruna da gözlerimi açtı: yerli tarihçiler olarak birçoğumuz, farkında olmadan Batılı tarihçilerin bizi 'öteki' olarak göstermek için kullandıkları metodolojileri kopyalıyoruz.

Smith'in çalışması, ‘tarihin galipler tarafından yazıldığı’ yönündeki geleneksel görüşe temelden meydan okuyor.

“Bu, güçlülerin ve onların nasıl güçlü olduklarının ve sonra da güçlerini başkalarına hükmetmeye devam edebilecekleri pozisyonlarda tutmak için nasıl kullandıklarının hikâyesidir” diye yazmıştır.

Bunun yerine tarih, ezilenleri güçlendirecek ve mağduriyetlerine meydan okumalarını sağlayacak şekilde yazılabilir. Ancak bu alternatif tarihin etkili olabilmesi için sadece tarihçiler tarafından değil, tarihin yanlış okunmasından etkilenenler tarafından da kabul edilmesi gerekir.

Malcolm X'in güçlenmesi ve küresel yankısı

Malcolm X'in mesajının en derin yönlerinden biri, cesareti ve entelektüel titizliğinin yanı sıra, Siyah toplulukları kendi aşağılıklarına meydan okumaları ve güçlerini geri almaları için güçlendirmeye odaklanmasıydı. Beyaz ırkçılıkla yüzleşmeye öncelik vermedi; bunun yerine Siyahlara kimliklerini ve güçlerini ortaya koymaları için ilham vermeye çalıştı. Bu mesaj hala küresel olarak, özellikle de Küresel Güney'de yankılanmaktadır. Malcolm X'in etkisini daha derinlemesine anlamak için “The Dead Arising” (Ölüler Ayaklanıyor) kitabını tavsiye ederim. Les Payne tarafından yazılan “The Life of Malcolm X” (Malcolm X'in Hayatı) kitabını da tavsiye ederim.

Filistin bağlamında da anlatının yeniden ele alınmasına, hem kimliğin hem de tarihin yeniden sahiplenilmesine benzer şekilde acil bir ihtiyaç vardır. Filistin'in bir halk tarihi ortaya çıkmaya başlarken, bu araştırma biçiminin gerçekte neyi içerdiği konusunda hala yanlış anlamalar var.

Refaat Alareer'in Filistin tarihindeki rolü

Refaat Alareer, Gazze'de yaşayan Filistinli bir tarihçiydi. Filistinlilerin özgürlük mücadelesinin dile getirilmesine yaptığı önemli katkılarla hatırlanacaktır. İsrail tarafından 6 Aralık 2023'te Gazze soykırımı sırasında öldürülmesine kadar geçen yıllarda, Filistin söyleminde direnişin merkeziliğini sürekli olarak vurgulamış, cesareti, şairliği ve entelektüel çalışmalarıyla takdir kazanmıştır.

Alareer'in Filistinlilerin “içerik üretim araçları” olarak adlandırdığım şeyi kontrol etmeleri gerektiğine dair sarsılmaz inancını vurgulamak da önemlidir. Bu kontrol, Filistin anlatısının dış güçler tarafından ele geçirilmesini veya manipüle edilmesini önlemek için hayati önem taşıyor.

“Gazze cevap yazıyor çünkü hayal gücünün gücü yeni bir gerçeklik inşa etmenin yaratıcı bir yoludur” diye yazdı Alareer. “Gazze cevap yazıyor çünkü yazmak milliyetçi bir zorunluluk, bir insanlık görevi ve ahlaki bir sorumluluktur.”

Halkların tarihi araştırmalarında yanlış anlamalar

İnsanların tarihi hakkında ele alınması gereken bazı yaygın yanlış anlamalar vardır. Bunlar genellikle, özellikle yeni bağlamlarda, bu araştırma biçiminin uygulanma şeklinden kaynaklanmaktadır.

Halkın tarihi sadece sözlü tarih değildir

Sözlü tarih ve hikâye anlatımı, halk tarihinin temelini oluşturmada önemli bileşenler olmakla birlikte, halk tarihinin kendisiyle karıştırılmamalıdır. Sözlü tarih, araştırma için hammadde sağlayabilir.

Ancak gerçek halk tarihi, seçicilik veya önyargıdan kaçınan daha geniş, daha kapsamlı bir yaklaşım gerektirir.

Sıradan insanların kolektif mesajları, karmaşık olguların daha doğru bir şekilde anlaşılmasını sağlayarak entelektüel sonuçları şekillendirmelidir.

Sumud (sebat), karame (haysiyet) ve mukaveme (direniş) gibi kavramlar sadece duygusal değerler olarak değil, aynı zamanda geleneksel tarihin sıklıkla göz ardı ettiği siyasi analiz birimleri olarak da görülmelidir.

Halkların tarihi, önceden var olan fikirleri doğrulamak için kullanılamaz

Halkların tarihini, önceden var olan fikirleri doğrulamaya yönelik fırsatçı girişimlerden ayırmak çok önemlidir. Edward Said'in “Yerli Muhbir” kavramı, görünüşte yerli olan seslerin sömürgeci müdahaleleri meşrulaştırmak için nasıl kullanıldığını vurgular. Benzer şekilde, siyasi gruplar veya aktivistler de kendi önceden var olan görüşlerini ve gündemlerini doğrulamak için ezilen toplulukların içinden sesleri seçerek sunabilirler.

Filistin bağlamında bu durum genellikle “ılımlı” Filistinlilerin Filistin söyleminin kabul edilebilir yüzü olarak tasvir edilmesi, “radikal” Filistinlilerin ise aşırılık yanlıları, militanlar ve teröristler olarak etiketlenmesi şeklinde tezahür etmektedir. Bu seçici temsil sadece Filistin halkını yanlış temsil etmekle kalmaz, aynı zamanda Batılı güçlerin Filistin anlatısını görünmeden manipüle etmesine de olanak tanır.

Halkların tarihi önceden var olan gündemlerin ilanı değildir

Geleneksel akademik araştırmalarda, çalışma tipik olarak bir hipotez, metodoloji ve fikirleri kanıtlama veya çürütme sürecini takip eder. İnsanların tarihi rasyonel araştırma yöntemlerini takip edebilirken, doğru ya da yanlışı doğrulayan geleneksel yapıya bağlı kalmaz.

Bir hipotezi kanıtlamakla değil, kolektif duyguları, düşünceleri ve toplumsal eğilimleri ortaya çıkarmakla ilgilidir. Tarihçinin sorumluluğu, halkın sesini önceden belirlenmiş kavramlara veya önyargılara maruz bırakmadan ortaya çıkarmaktır.

Halk tarihi insanların incelenmesi değildir

Linda Tuhiwai Smith, yerli bilginin sömürgeci araştırma araçlarından kurtarılmasının önemini vurgulamaktadır. Geleneksel Batı araştırmalarında, sömürgeleştirilen insanlar genellikle yalnızca incelenecek öznelere indirgenir.

Öte yandan halkların tarihi, bu bireyleri tarihleri, kültürleri ve hikâyeleri başlı başına birer bilgi biçimi olan siyasi aktörler olarak kabul eder. Filistin bağlamında bu durum genellikle “ılımlı” Filistinlilerin Filistin söyleminin kabul edilebilir yüzü olarak tasvir edilmesi, “radikal” Filistinlilerin ise aşırılık yanlıları, militanlar ve teröristler olarak etiketlenmesi şeklinde tezahür etmektedir. Bu seçici temsil sadece Filistin halkını yanlış temsil etmekle kalmaz, aynı zamanda Batılı güçlerin Filistin anlatısını görünmeden manipüle etmesine de olanak tanır.

Halkların tarihi önceden var olan gündemlerin ilanı değildir

Geleneksel akademik araştırmalarda, çalışma tipik olarak bir hipotez, metodoloji ve fikirleri kanıtlama veya çürütme sürecini takip eder. İnsanların tarihi rasyonel araştırma yöntemlerini takip edebilirken, doğru ya da yanlışı doğrulayan geleneksel yapıya bağlı kalmaz.

Bir hipotezi kanıtlamakla değil, kolektif duyguları, düşünceleri ve toplumsal eğilimleri ortaya çıkarmakla ilgilidir. Tarihçinin sorumluluğu, halkın sesini önceden belirlenmiş kavramlara veya önyargılara maruz bırakmadan ortaya çıkarmaktır.

Halk tarihi insanların incelenmesi değildir

Linda Tuhiwai Smith, yerli bilginin sömürgeci araştırma araçlarından kurtarılmasının önemini vurgulamaktadır. Geleneksel Batı araştırmalarında, sömürgeleştirilen insanlar genellikle yalnızca incelenecek öznelere indirgenir.

Öte yandan halkların tarihi, bu bireyleri tarihleri, kültürleri ve hikâyeleri başlı başına birer bilgi biçimi olan siyasi aktörler olarak kabul eder.

Bilgi, ait olduğu halkın yararına kullanıldığında, tüm araştırma süreci değişir.

Örneğin, İsrailliler Filistin direnişini bastırmak için Filistin kültürünü inceliyor. Filistinlilerin kararlılığını zayıflatmak için toplumsal fay hatlarını manipüle etmeye çalışıyorlar.

Bu, sömürgeci araştırma yöntemlerinin kaba ama etkili bir tezahürüdür. Bu yöntemler her zaman şiddet içermese de nihai hedefleri aynıdır: halk hareketlerini zayıflatmak, kaynakları sömürmek ve direnişi bastırmak.

Sonuç

Halkların tarihi, özellikle de Filistin gibi, insanların güçlendirilmiş seslerini dünyanın geri kalanına iletmenin hayati önem taşıdığı bağlamlarda acil bir gerekliliktir.

Bu tür araştırmalar, daha fazla marjinalleşme ve sömürüyü önlemek için metodolojileri hakkında daha derin bir anlayışla yürütülmelidir. Sıradan insanların anlatılarına öncelik vererek, tarihsel söylemi daha fazla özgünlük, adalet ve güçlendirme yönünde değiştirebiliriz.

 

* Ramzy Baroud, bir gazeteci ve Palestine Chronicle'ın editörüdür. Beş kitabın yazarıdır.

HABERE YORUM KAT