1. YAZARLAR

  2. Hilmi Yavuz

  3. Sömürge Entelektüeli Üç Silahşorlar
Hilmi Yavuz

Hilmi Yavuz

Yazarın Tüm Yazıları >

Sömürge Entelektüeli Üç Silahşorlar

20 Ekim 2010 Çarşamba 03:41A+A-

Peru'lu yazar Mario Vargas Llosa'nın bu yılki Nobel Edebiyat Ödülü, her türlü ödüle sorgulamadan hayran olan necip Türk medyası tarafından övgülerle takdim edildi. Türk kamuoyu da Llosa'yı Nobel Edebiyat Jürisi'nin ödülü gerekçelendiren açıklamasıyla tanıdı;-hepsi o kadar!

Şimdi asıl övgüleri, oradan buradan tercüme edilmiş metinleri yayımlayacak olan dergilerimizde en mutena yerleri işgal ettiklerinde okuyacağız... Sir Vidiadhar'da da (Naipul) böyle olmamış mıydı? Naipul, Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldıktan sonra, Orhan Pamuk, İslamiyet'e karşı safsatalar üreten bu zatın kitaplarını, Türkçeye çevrilmek üzere, tavsiye ettiğini, göğsünü gere gere söylememiş miydi? 'Hafıza-i beşer nisyan ile malûl'se de o kadar değil! Bazı şeyler asla unutulmuyor...

Orhan Pamuk, kendisi gibi bir sömürge entelektüeli olan Naipul'a düzdüğü övgüleri, Mario Vargas Llosa'dan da esirgememişti. Geçen haftaki yazımda da belirtmiştim: Pamuk, the Times Literary Supplement Dergisi'nin 21 Haziran 1996 tarihli, 4864 sayılı nüshasında, Mario Vargas Llosa'nın, o günlerde İngiltere'de satışa çıkan iki kitabı hakkında, 'Landscape of Violence' ('Şiddetin Görünümü') başlıklı bir makale yayımlamıştı. Bu makalede kendi ülkesinden 'sürgün' edilen yazarlardan söz ediyor ve bu 'sürgün'ü mecazî anlamda, yani 'ait' olduğu Batı Kültürü'nden 'sürgün edilmiş olmak' anlamında kullandığını belirtiyordu. Pamuk'un, Llosa'nın Peru'nun toplumsal sorunlarını bol bol dilegetirse bile, gerçek bir Peru'lu olamadığını, onun entelektüel kimliğinin Merkez'e (Avrupa Kültürü'ne) yerleştirilmesi gerektiğini imâ ediyorken, anlatmak istediği de tastamam bu idi: Llosa, Naipul ya da Pamuk, Batılı olmayan halkların (Peru'lu, Trinidad'lı ya da Türk, -fark etmiyor!) karşıt deneyimlerinin anlatıcısı olsalar bile, yapıtlarında, 'Batı kültürel geleneğinin dışında duran' hiç kimse yoktur!

Bu, Edward Said'in 'sömürge entelektüeli' tanımıdır. Said, şöyle diyordu: 'Kendilerini sömürge ve/veya Batılı olmayan halkların karşıt deneyimlerinin anlatıcısı saysalar da, eserlerinde Batı kültürünün dışında (vurgu said'in H.Y.) duran adam anlayışı yoktur.'

Orhan Pamuk, the Times Literary Supplement'teki o yazısında, Llosa'nın Making Waves adıyla yayımlanan denemelerine değinirken, 'sömürge entelektüeli' tavrının örneklerini de esirgemiyor bizden. Pamuk Llosa'nın, Peru'nun en başarılı yazarlarından olan Sebastian Salazar Bondy'nin genç yaşta ölümü üzerine yazdığı bir denemede 'Peru'da yazar olmanın anlamı nedir?' diye sorduğunu bildirdikten sonra şunları yazıyor: 'Genç Vargas Llosa'nın, Peru'da okur ve yayıncı olmadığı için değil, ama yoksulluk, cahillik ya da çevrenin düşmanlığına karşı duranların ve kendilerini bunlardan korumaya çalışanların 'kaçık' muamelesi gördükleri ya da gerçek dışı bir yaşam veya sürgüne yazgılı oldukları için yenilgiye uğrayacaklarına ilişkin öfkesine katılmamak elde değildir.'

Bu satırlar, ibretlik satırlardır. Çünkü Orhan Pamuk, bütün 'sömürge entelektüelleri' gibi, Llosa da dahil, yazarın kendi ülkesinde yenilgiye uğramaya yazgılı olduğunu düşünmektedir. Halkın 'cehaleti', 'yoksulluğu' ve 'düşmanlığı'nın, önünde sonunda yazarı, 'gerçek dışı bir yaşam'a veya sürgüne' yazgılı kılacağına ilişkin bu yanlış bilinç, tipik bir 'sömürge entelektüeli' tavrıdır. Sömürge entelektüeli, kendini kendi halkı karşısında yenik düşmeye yazgılı konumda göstermenin dışında, bir meşrulaştırma olanağına sahip değildir çünkü. Bu olanak, sömürge entelektüellerinin halklarından niçin bu kadar nefret ettiklerini de açıklar.

Nobel ödülü Llosa'ya, tıpkı Naipul ve Pamuk'a olduğu gibi mübarek olsun! Nobel Jürisi'nin gelecekte hangi romancılara ödül vereceğini de kestirmek mümkün: Ya sömürge entelektüeli olacak ya da İslam düşmanı! Salman Ruşdi'ye vermeye cesaret edemeyeceklerine göre, sırada, yeminli İslam düşmanı İngiliz romancıları var demektir: Martin Amis ve Ian MacEwan! Yaşayan görecektir!

Ha, bir ihtimal daha var: Türbanı, faşistlerin karagömleklerine benzeten Özdemir İnce'ye de verebilirler Nobel'i. Kimbilir Barış Ödülü de Kusturica'yı öven CHP'li Antalya Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'a verilir!!! 'Gemlik'e doğru /Denizi göreceksin /Sakın şaşırma!'

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT