Sol Medyada Lince Tabi Tutulan Direnişçiler Konuştu
Darbe gecesi arkadaşıyla birlikte Boğaz Köprüsü’ne çıkan oyuncu Ali Nuri Türkoğlu yanındakilerle birlikte yaralı bir askere yardım ederken sosyal medyada linç edildi. O gün yaralı askeri taşıyanlar bir araya gelerek o günü anlattılar.
Gülcan Tezcan / Yeni Şafak
Ülkemizde yaşanan en hain, en kalleşçe darbe girişimi olan 15 Temmuz›da Boğaziçi Köprüsü'nde saatler boyunca sivil halka ateş açıldı. Yüzlerce sivil vatandaş ve polis şehit edildi. Yaşananların vahameti kısa sürede ortaya çıksa da darbesever medya köprüde yaşananları görmezden geldi. Tek bir fotoğraf karesi üzerinden darbenin artçısı olabilecek bir iç savaşın fitilini ateşlemeye çalışan Birgün, Sözcü ve Cumhuriyet gazeteleri kullandıkları fotoğrafla 'IŞID'çiler Köprü'de askerin başını kestiler' yalanını ortaya attılar. Sosyal medyada darbeye meşruiyet kazandırma telaşındakiler de bu iftiraya dört elle sarıldı. Adli Tıp, kendilerine başı kesilmiş bir asker cesedi gelmediğini açıklasa da bu manipülatif haber bazı çevrelerce ısrarla gündemde tutulmaya çalışıyor. O fotoğraftaki isimlerden birinin oyuncu Ali Nuri Türkoğlu olması, kısa sürede gerçeğin ortaya çıkmasını sağladı. Biz de o karede yer alan ve IŞID'cı iftirasıyla sosyal medyada linç edilen isimleri bir araya getirdik ve o gün yaşananları sorduk.
Köprüde o gün neler gördünüz?
Temmuz gecesi köprüdeki çatışmalar sona erdiğinde askerler bir anda buhar oldular. Sonradan öğreneceğiz bir kısmı tankın içinde kalmış beş altı saat boyunca bir kısmı da arka taraftan polisler tarafından kaçırılmış. Bir münferit olay köprünün Karadeniz kıyısına bakan Avrupa'ya gidiş yönünde bir çember oluşturulmuş halk sırtını dönüp birini korumaya almış orada. Geriye kalan kısmı buna ben de dahilim, iç korkulukların üzerine çıkmış videoya almaya çalışıyoruz. Olayın ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Halk polise yardım ediyor. Polis 'Burası bizim kontrolümüz altında. Gidin artık biz güvenli bir yere alacağız, boşaltın burayı' diyor. Öyle taşkınlık yapıp askerin üzerine atlamaya çalışan insan yok orada.
Yaralı askeri ne zaman gördünüz?
Bir tankın üzerine çıktık hatıra fotoğrafımızı çektirdik. Hadi dönelim, dedik. Anadolu yönüne doğru yürümeye başladık. Tam köprünün Anadolu yakasına en yakın ayağına geldiğimizde az ilerideki kalabalıktan 'Yapmayın, etmeyin' seslerini duyduk. Uzun boylu bir adam -Allah ondan razı olsun- yerdeki kişinin üstüne kendini siper etmiş 'Kimse ellemesin' diye bağırıyor. Atladım tam dibine. Askerin kafasını ve vücudunu gördüm boylu boyunca uzanmış. Yaralıydı, sağında solunda kan vardı. O arada 'bu tepedeki sniper' deniliyor. Çok hızlı yayılır böyle şeyler. Ama sizi temin ederim ki o kaos ortamında herkesin çabası o askeri birkaç öfkeli insandan korumaktı. Böyle ortamları fırsat bilen provakatörlerin de kalabalığın arasına karışması zayıf da olsa bir ihtimal. O sakallı arkadaşlardan biri çelik bariyerlerden birinin üzerine çıktı, tek tük vurmaya çalışanlara “Müslümanlar n'apıyorsunuz siz, dinde yeri yoktur vuramazsınız. Günahtır" diye avazı çıktığı kadar bağırmaya çalışıyor. Yani korumak için çaba harcıyorsunuz...
Öyle ki bizimle beraber korumaya çalışan adamı askere vuruyor zannedip az daha darp ediyordum. Sosyal medyada IŞID'çı iftirasını attıkları dışında o karede görünmeyen üç beş kişi daha vardı askeri taşımaya yardım eden. O an herkesle birlikte ani bir refleksle kırık çıkık ihtimaline karşı sadece elbisesinden tuttum. 'Vücudundan tutmayın, elbisesinden tutun, kırık çıkık olabilir' dedim. Merakından kalabalığın arasına girenler de linç etti zannediliyor orada. Ben yakasının en tutabileceğim yerinden tutup en dengeli şekilde taşımaya çalıştım. Ambulanslar gişelerin orada zannettiğimiz için o tarafa yöneldik can havliyle. O arada o tasarım ürünü olan fotoğrafları çeken şahısla göz göze geldim. Onun o fotoğrafları çekerkenki niyetini sorgulayacak değilim. Fakat yayınlanan kareyi sorguluyorum.
Özellikle mi kadrajlanmıştı sizce?
Yapmayın, etmeyin deyip elleriyle insanları durdurmaya çalışan benimle beraber altı yedi kişi olduğunu tahmin ettiğim vatandaşlar tam karşı açıdan çekilmiş olsa net bir şekilde görüleceklerdi. Fakat o açı IŞID fotoğrafını bozuyor. Bu kare kullanılamazdı. Servis ettiği, dağıttığı yer de bu amaçla kullanmış olabilir. Ben bunun altında kötü niyet aramak istemiyorum ama şu nettir ki özellikle bu kare servis edilmiştir sosyal medyada. Bu, Türkiye üzerine yürütülen darbe operasyonunun bir parçasıdır. Onun benzeri kareler de ortaya çıksaydı çok başka şeyler olacaktı. İnsanlar sırf dış görünüşlerinden dolayı sokaklarda birbirine girecekti. Bu insanlara saldırılacaktı ve hatta daha ilerisini söyleyeyim. Zaten bu darbenin amacı belliydi; bir NATO müdahalesi. İç savaş bahane edilerek bir müdahale olacaktı belki de. Bunların hepsinin zemini hazırlanmıştı. Bu faaliyetlerin yıllardır bu ülkede yürütüldüğünü anlatana kadar çok sesimiz kısıldı. Çok şucu bucu ilan edildik sosyal medyada. Ben bir vatanseverim. Bu bayrak için ölürüm diyenlerdenim.
Askerin arabaya bindirilme görüntüsü nasıl ortaya çıktı?
Bir rahmet bulutu gibi geldi o kare. Artık bir öncekini servis eden insafa mı geldi, aynı karenin devamı mı bunların hepsi tespit edilebilir. Kimin servis ettiğini bilmiyoruz. Ertesi gün öğlen bu diğer fotoğraf da geldi. Askeri arabaya yerleştirirken çekmiş birisi. 'Hah işte demiştim değil mi size' diye o fotoğrafı twit attım. Çünkü iki bin, iki bin beş yüzün üzerinde ölüm tehdidi ve hakaret mesajı aldım sosyal medya üzerinden. Biz kimsenin ölmesini linç edilmesini onaylayamayız. Ama bu bir program eseri olarak insanların şuur altına yerleştirildi ve insanlar bunun üzerine önyargılarımıza servis edilen şeyin üzerine atladılar. Bunun düşünülebilmesi bile dehşet bir şey. Benim halkım linç edecek öyle mi askerini? Bu ülkede emeli olan bütün gizli servislerin kripto elemanları zaman zaman uyandırılırlar, bu faaliyetleri de onlar yürütürler. Çok güzel de manipüle ederler. Yıllarca bu işin eğitimini alıyorlar bu insanlar. O fotoğraf da bunlardan sadece bir tanesiydi.
Bu manipülatif haberle ilgili hukuki yola başvurdunuz mu?
Küfür edenlerin, hakaret edenlerin hepsini affediyorum. Özür dileyen de çok insan oldu. Bilmeyerek bir oyunun parçası oldular. Onların hepsine hakkım helaldir. Binlerce 'hakkını helal et' mesajı geliyor. Destek olanın da canı sağolsun olmayanın da. Fakaat bunu servis eden gazetelerin, kendine gazete diyen sorumsuzların, programın parçası olan insanların, bu tetikçilerin hepsinin iki elim yakasında, bunlara hakkımı helal etmiyorum. Emsal teşkil etsin diye bunlardan davacıyım. Bunların ipliğini pazara çıkarmak için bir hak ve hukuk mücadelesi yürüteceğim. İşin içinde ben olduğum için şanslıyım. Twiterda çeşitli fake hesaplar üzerinden ve bazı gazeteler, internet siteleri aracılığıyla çok aşağılık bir iş yaptılar. Hem beni hem o kardeşlerimizi hedef gösterdiler. Bu toplumu ayrıştıran amaçlara hizmet eden bir manivela oldular. İşgal kuvvetleri yapmadı bunu. Sadece bu haberi yayan medya ve internet mecralarına dava açacağım. İnsanlardan ricam kamuya mal olmuş bu olay için kendileri de sembolik, birer liralık dava açsınlar. Bu işin hesabını mahkemelerde sürünerek ödemek zorundalar. Açacağım davalardan kazanılacak tazminatla da Vicdan Vakfı adıyla bir sivil toplum kuruluşu kurmak istiyorum. Vatandaşlarımız gerçek tankların önüne durdukları gibi darbeye hizmet eden bu kağıttan tankların da önünde dursunlar. Bu gazetelerin okurlarına da sesleniyorum. Bunlara gazete demeyin ve inanmayın. Yalan çok çabuk yayılır da doğrunun hızı biraz yavaştır. Ben o fotoğraftaki diğer insanlara göre yüz kat daha fazla kendimi anlatma şansına ve imkanına sahibim. Bu yüzden de artık bizi ayrıştırmaya çalışanları deşifre etmek de bir vatan borcuna dönüştü.
Nihat Sönmez: Görünüşümden dolayı o kadrajdan çıkarılmışım
Çevik Kuvvet'in yakınında oturduğum için oraya gelen tankları farkettim. Sonra dostum Ali Nuri Türkoğlu'nu aradım. Orada çetin bir mücadele verip Çevik Kuvvet'i elbirliği ile kurtardıktan sonra köprüye geldik. Köprüde birçok insan şehit oldu gözümüzün önünde. Gün ağardıktan sonra askerler teslim olmaya başladı. Teslim olunca halk da sevinmeye başladı, tankların üzerine çıkıp fotoğraf çektirdi herkes. Biz linç görmedik. Fakat bir kişi yerde kanlar içinde yatıyordu. İki, üç tane sakallı abi üzerine kapaklanmış her ihtimale karşı onları koruyorlardı. Ali Nuri abiyle geldik yardımcı olduk, koridoru açtık hep beraber askeri kurtarırken orada art niyetli fotoğraflar çekilmiş. Bende top sakal, küpe var. Beni bu görüntümden dolayı kadraja almamışlar.
Abdülaziz Köylüoğlu: Fitne yayılmasına üzüldük
Evimde televizyon yok.Babam televizyonda görüp bize haber verdi herkes gibi Boğaz köprüsüne gittik. Saat 06.00- 06.30 arası köprüde asker teslim oldu. Biz ileriye doğru gitmeye başladık ama bir ateş daha açıldı. Meğer Emniyet güçleri halkı dağıtmak için ateş açıyormuş. Biz gittiğimizde bir kaç asker vardı polisler bir yandan tekme atanlara engel olmaya bir yandan da o askerleri araca bindirmeye çalışıyorlardı. Biz onları da bindirdikten sonra tankın üzerine çıktık. Orada herkes gibi fotoğraf çektirdik. Derken köprünün üzerinde bir kalabalık, izdiham oldu, bir bağırış çağırış duyduk. Panikleyip, telaşa kapılan askerlerden biri o tarafa kaçmış. Orada da halk yakalayınca çok öfkeli insanlar da vardı bir arbede oldu. Biz gidince askeri emniyet şeridinin altındaki kısma indirdik. Polis de havaya ateş açmaya başladı. Orada köprüden atın diye bağıran insanlar da vardı. Biz çıktık Allah adına, İslam adına böyle bir şey doğru olmaz. Yaptığınız şey dine göre, İslam'a göre yalnış.' diye bağırdık. Avrupa yakasından aldık yaralıyı bir yarım saat köprünün gişelerine kadar çok zorlukla taşıdık. Bir kaç gün sonra böyle bir fitnenin yayıldığını duyduk çok üzüldük.
Ömer Hiçdönmez: Evimin önünde 11 kurşunla öldürülmüşüm
Önce Kısıklı'ya sonra Boğaz köprüsüne geldik. Köprünün sağ tarafında bir kalabalık vardı. Bir kaç tane sakallı, sarıklı arkadaşlar, polis halktan sakin olmasını istiyordu. O esnada yaralıyı aldık yukarı çıkardık. Ali bey de yardım etti taşımaya devam ettik. Linçten kurtarıp devlete teslim etmek maksadıyla hareket ettik. Bir ambulans aradık ama bulamadık. Daha sonrasında da siyah bir arabaya bindirdik. Kendi fotoğrafımı sosyal medyada gördüğümde kendimden çok sakala, sünnete laf gelmesi beni çok üzdü. IŞID'ci olarak lanse edilmek ağır geldi. Tehditler aldık hatta sanal ortamda 'Evinin önünde onbir kurşunla öldürüldü' diye hakkımda yalan haberler yaptılar. Dava açmayı istiyorum. Ali beyin o fotoğrafta olması sayesinde medyada işin doğrusu anlatılabildi.
Bahattin Birkan: Ben şahidim kafa kesme yok
İki gün uyumamıştım, işten çıkınca uyumak üzere eve gittim. Haberlerde olanları gördüm, dışarı çıktım. Bir polis akrabamız vardı; gelebildiği kadar insan gelirse, silahla falan karşılık vermeyin biz buradayız siz sadece manevi olarak yanımızda durun, can güvenliğinizi düşünüyorsanız arka tarafa doğru geçin dedi. Hatta ateş edildiğinde, 'lütfen geriye doğru gidin' diyordu kimse gitmiyordu. Gece iki iki buçuktan sonra sürekli yaylım ateşi başladı. Gün ışıdıktan sonra yaralananlar var mı diye Acıbadem tarafına gidecektim. Derken bir bağırtı duydum. O arada asker filan görmedim. Tankların biraz ilerisinde bir hareketlilik oldu. Birine saldırıyorlardı. O tarafa doğru koştuk. O sakallı abiler Allah için yapmayın, etmeyin diye bağırıyorlardı. Onun üzerine orada asker olduğunu anladım. Burada binlerce insan vardı, o grubun içerisinde serseri tipler karışmış olabilir. Ama çoğunluk kurtarmaya çalışıyordu. Sonuçta teslim olmuş. Ali Nuri arkadaşımız ve o sakallı abiler olağanüstü çaba harcıyorlardı askeri korumak için. Adamları öyle görünce ben de kurtarma içgüdüsüyle onlara yardım etmeye çalıştım. Üzüldüğüm konu bu arkadaşlar o çocuğu kurtarmak için cansiperane bir mücadeleye girdi gördüm, yardımcı oldum ben de. Ama bir baktım onları IŞID'cı ilan etmişler.
HABERE YORUM KAT