MURAT AYDOĞDU

MURAT AYDOĞDU

Yazarın Tüm Yazıları >

Sofra

12 Ekim 2012 Cuma 00:39A+A-

Herkes bir topluluk içerisinde yaşar ve herkes bir diğeri ile toplumsal ilişkilere girer, alışveriş yapar.

Ve Dünya, İnsanoğlu için kocaman bir topluluk ve kocaman bir sofra.

Kozmopolit ve heterojen bir o kadar da politik üniversite öğrencilerinden oluşan, renkli gurup, aylak aylak dolaşırlarken hummalı bir fikir teatisine girişiyorlar.

İçlerinden mülayim görünüşlü ve sade giyimli olanı caddenin köşesindeki “Papa Jones Pizza Salonu” yazısına bakarak söyleniyor;

-Ne biçim isim, şöyle elime biraz para geçsin “Hacı Hasan’ın Pide Salonu” diye bir yer açacağım.

Yanındaki genç bilmiş eda ile itiraz ediyor;

-Ha Avrupalı, ha Arap ne fark eder? Kendi kültürünü yansıt biraz. Bence “Bumin Han’ın Yemek Evi” daha iyi bir isim.

Uzun boylu ama bir o kadarda neşeli olanı daha hararetli sesle itirazı yükseltiyor;

-O senin kültürün kardeş. Ben olsam “Berivan ŞerainAşxani” yazardım.

İçlerinden muzip olanı atılıyor;

-Aman sizde! Hiç biriniz sokağın dilini bilmiyorsunuz “Bilo Ağa Kebap Bahçesi” en çok müşteri çekeni olur.

Savruk ve düşük belli kotlu genç alay edercesine takılıyor;

-Bilo, sen hala arabesk kalmışsın, olum sokağın yeni dili “Sıtkı Dayını Tıkıntısı” ismini ister.

En şık giyimlisi sakin sakin tartışmaya katılıyor;

-Arkadaşlar, biraz entelektüel olun. Globalleşiyoruz, Dünyadan kendinizi soyutlayamazsınız. Marka önemli, bence en favori markanın şubesini açmalı.

Hepsi birden itiraz ediyor;

-Hadi oradan, Kültür Emperyalizmidir bu.

Neden sonra gurup en arkadaki sessiz ve sakin arkadaşlarını fark ediyorlar. Tartışmaya hiç katılmıyor ama gurubu dikkatle dinliyor.

Topluluk, sanki doğal hakemmiş gibi ona dönüyor;

-Sen ne diyorsun Kasım?

Kasım pek tartışmaya istekli olmasa da sakince mırıldanıyor;

-Ne isim koyarsanız koyun, ben hiçbirisiyle kavga etmem.

Hep beraber çullanıyorlar Kasım’a, herkes bir ucundan tutmuş eleştiriyor, fikrini karşı önerilerle çürütüyor, sakıncalarını belirtiyorlar. Hepsi de kendince “Kültür Emperyalizmi” tanımı yapıyor. Kasım sakince cevaplıyor;

-Evet, o tanımın ikinci kelimesine ben de karşıyım ama birinci kelimesi ile sorunum yok!

“Nasıl Yani” diye itirazlar daha da hararetle yükseltiliyor. Kasım yine sakin;

-Ah kardeşlerim! O Emperyalizm dediğiniz tahakküm duygusu İnsanın doğasında var. En ulvi değerlere de sahip olsanız bunu diğerlerine dayattığınızda o değer bozulur.

Guruptan tuzak bir soru geliyor;

-Şimdi sen, mesela hangisine giderdin?

- Temiz olanına, tanıdığıma, dürüst ve güvenilir olanına, hesaplı olana, kaliteli olana, bana, daha önemlisi başkalarına iyi davranana. Ne bileyim işte spontan işte. O anda hangi şey benim için anlamlı ise ona göre bir karar verirdim. Ama asla zalimin sofrasına oturmam.

Ve herkes kendine bir sofra bulur.

 

“Düşmanlarımın önünde bana sofra kurarsın,

Başıma yağ sürersin,

Kâsem taşıyor.

Ömrüm boyunca yalnız iyilik ve sevgi izleyecek beni,

Hep RAB'bin evinde oturacağım.” 23. Mezmur, 5

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum
  • Ruha / 12 Ekim 2012 18:07

    Murat kardeşin bu kısa, ama çeşitli konuları içeren kafa karışıklığına ve var olan yönelimlere vurgu yapan hoş ve ironik bir yazısı, anladığım kadarıyla içerisinde bal gibi siyaset var olduğu halde, şartlı siyasetin yoğunluğundan bizleri kısmen de olsa alı koyup dinlenmemizi, düşünmemizi ve biraz da gülmememizi sağlıyor!

    Ben çocukken, kendisi ilmihal bilgisine dahi pek sahip olamamış, ama ta Osmanlı dönemlerinde tekke şeyhliği yapmış dedelerine istinaden adına 'şıh' denilen, tabiri caizse 'fırlama' bir tip vardı, bizim oralarda...

    Bu zat, hem şıh torunu, hem hacı(!), hem spor toto ustası idi ve hem kömür, yoğurt satar ve aynı zamanda da kebapçılık yapardı.

    Dükkânına astığı tabelada şöyle bir ibare vardı, hatırladığım kadarıyla; "Ağaç Altı Yayla Pazarı, Toto Ustası Şıh Hacı filan kes"

    Ne öztürkçe bir isim, ne Arapça ve ne de kültür emperyalizmi. Onun kisi sadece dedelerinin yaptığı işlere sığınarak, yayla pazarında geçimini temin etmekti! Temin ederken de din sömürüsü yapmayı ihmal etmemişti!

    Böyle kısa ve öz yazılara devam dileğiyle...

    Yanıtla (0) (0)