1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Sizin Örfünüzde Harakiri Var mıydı?
Sizin Örfünüzde Harakiri Var mıydı?

Sizin Örfünüzde Harakiri Var mıydı?

Gülen’in ‘vites yükseltme’ çağrısı belki dizginlemez bir ihtirasın belki de bağlılarını harakiri yapmaya davetin şifresidir. İyi ama sizin örfünüzde bu ikisinin de haram olduğu sabit değil mi?

15 Aralık 2014 Pazartesi 07:52A+A-

Kenan Alpay / Haksöz Haber

Mutlak zafere şartlanmak en yakınlarınız tarafından tanınamayacak kadar bozdu sizi. İktidarı tekelinize alma saplantısı her yolu ve bütün araçları meşru kıldı size. Öyle bir hülyaya kapıldınız ki; elde edilemeyecek hiçbir makam ve mevki, düşürülemeyecek hiçbir kale yoktu önünüzde. Satın alma departmanı da şantaj-tehdit birimleriniz de kendilerini ispat etmişlerdi ne de olsa.

Hem stratejik planlama hem de organizasyon yeteneğinize adeta ilahi bir kudret atfettiniz. Dizginlenemez ihtiraslarınızı aşırı tevazuuyla maskelediğinizi zannettiniz. Hükümet başta olmak üzere Türkiye’deki bütün bir toplumu kendinize muhtaç ve bağımlı sandınız. Bu pozisyonunuzu “radikal İslam’dan tedirgin olan AB ve ABD’nin tek ve rakipsiz partneri” imaj ve misyonuyla tahkim etmeyi büyük bir marifet saydınız.

Sapma Takiyye Mantığıyla Start Aldı

En aydın, en ileri, en organize ve en iyi öngörü sahibi olarak deklare ettiniz kendinizi. Bu sebeple İslam dünyasına karşı hep büyüklük kompleksiyle ama Batı ve Batıcı elitlere karşı hep aşağılık kompleksiyle yaklaştınız. Hem faaliyetlerinizin merkezi Türkiye’de AK Parti Hükümeti ve toplumu hem de faaliyet gösterdiğiniz İslam dünyasının diğer bölgelerini ‘eğitim’ kurumları üzerinden Batı ve Batıcı elitlerin beklentilerine uygun terbiye etmeyi vazife edindiniz.

Ergenekon ve Balyoz operasyonlarını kudret ve cesaretinizin nişanesi olarak takdim ederken Tayyip Erdoğan ve AK Parti Hükümeti’nin bedel ödeye ödeye yükselttiği mücadeleyi de topluma karşı yüklendiği sorumluluk duygusunu da önemsizleştirdiniz. Ne var ki, Ergenekon ve Balyoz dava süreçlerinde askeri cuntalara karşı meşru mücadeleyi gölgeleyecek işlere imza atarak Kemalist cepheye mazlum ve mağdur rolü oynama fırsatı verdiniz.

Güç gözünüzü öylesine karartmıştı ki, PKK-KCK davalarını terör ve zorbalıkla mücadeleden çıkarıp Kürt sorununun çözümünü sabote eden bir işleyişe çevirdiniz. PKK-KCK davasını hem Türkiye’de hem de bölgede Batı adına verilen bir iktidar mücadelesine dönüştürmekteki inadınız çok ama çok derindi. Bu derin inadınız hem Oslo görüşmelerinin sızdırılmasında hem de Hakan Fidan başta olmak üzere bu görüşmeleri yürüten MİT görevlilerini tutuklama girişimine kadar sürükledi sizi.

Çok cepheli bir savaşa girişerek ‘gerçekçi ol, imkânsızı iste’ rolüne soyundunuz. Türkiye’yi “Hükümet Suriye’deki terör örgütlerini İHH üzerinden destekliyor” kampanyasının yetersiz kaldığı yerde “MİT Tırları Suriye’deki IŞİD-El Kaide militanlarına ağır silah taşıyor” kampanyasıyla takviye ettiniz. Hem terörü destekleyen hem de yolsuzlukları tavan yapan AK Parti ve Tayyip Erdoğan algı operasyonuyla NATO konseptinde üretilen Tehlikeli Yalnızlık propagandalarına destek vermek için yedeklediğiniz ve yemlediğiniz sol-liberal aydınlarla yarış yaptınız.

Yazının Devamı >>>