Siz Zaten Özgürsünüz!
“Ey zalim! Senden asla özgürlük istemem. Ben Allah’a teslim olduğum günden beri özgürüm.”
Bu sözler, 65 yaşında ve 6 yıldır Pakistan zindanlarında bulunan yiğit bir Müslüman’a ait. Zalimlerin onun yanına her af dilemesi için geldiklerinde aldıkları cevabın sadece bir kısmı…
Birkaç ay önce, havalar gerçekten çok soğukken, sadece bedeni değil ta içi titreten bir kitap geçti elime. Araştırma yapmak için gittiği Pakistan’da, daha birkaç gün geçirmeden tutuklanıp hapse atılan yazar Habbap Çetin Akdeniz ağabeyin 173 gününü özetlediği “Guantanamo Pakistan” adlı kitabı… Okurken bir yandan ağladım, bir yandan kime ağlayacağımı şaşırdım, bir yandan da hayıflandım. Biz bile kendimizin bu kadar olayların içinde olduğumuzu zannederken, ne kadar da kardeşlerimizin durumundan uzağız, habersiziz ve duasızız diye düşünmekten kendimi alamadım. Bir yakın zamanda bilhassa yaşayarak da bunun tamamen gündemimize gireceğini o zamanlar tabi ki tahmin edemezdim. Kitapta beni en çok sarsan, düşünmeye sevk eden, utandıran ise; günlerce, saatlerce süren işkencelerden sonra kardeşlerimizin onca ağrı, acı ve ızdıraplarına rağmen Rabbimiz’in huzuruna gece gündüz, uzun uzadıya durmalarıydı. Gece namazları, duaları, Rablerine olan güvenleri, sarsılmaz imanları ve kararlılıkları beni derinden etkiledi. Kitabın sonunu ise; “bu esaret, özümüzü gür kıldı” diyerek asıl özgürlükten dem vurarak bitiriyor Habbab Çetin ağabey.
Özgürlük; tüm bağımlılıklardan kopup Allah’a teslim olmaksa eğer, ruhunu arındırmak, kirlenen şu dünyada temiz kalmaya çalışmaksa, her gün onlarca görüntüyle zulümlere alıştırılmaya çalışılırken bizler, inadına mazlumlardan yana olmak ve bu uğurda gözü kara yollara çıkmaksa, umut ediyoruz ki sizler kapılar ardında, bilinmeyen mekânlarda, ailelerinizden uzak, ama özgürsünüz. Ey tüm parmaklıklar arkasında yüreklerine dua, sabır ve kararlılık üflediğimiz kardeşlerimiz, ey yolun çocukları Adem ve Hamit…
Ve kimileri, –daracık mekânlarda bir ömür, ruhlarına bahşedilen özgürlüğün meyvesiyle beslenenlerin aksine- koca mekânlara sığamayanlar; Allah’tan gayrı, O’nun hoşnutluğundan gayrı her bağımlılık esaret demektir bilesiniz. Haramlar esaret, helaller ise özgürlüktür. Başıboş geçirilen her dakika, boşa sarf edilen her kelime, ölçüsüzce yöneltilen her bakış, sınırsızca atılan her adım, esaretin ta kendisidir. Mal ve makam kaygısı, marka ve moda tutkunluğu, kimi kompleksli Müslüman algıları, kimi statü kaygıları ve daha nice Allah’tan gayrı heves ve tutkuları, İsrailoğulları gibi soğan sarımsak telaşları esarettir. Ve nice genişliğine rağmen, yeryüzü dar gelir, peygamberin emirlerindense kendi zevklerini seçenlere.
Oysa özgürlük, bir gökkuşağı gibi doğar mü’min gönüllere. Çöller, yürekleri çölleşmemişleri ağırlar Rablerinden sunulan kudret helvası ve bıldırcın etiyle. Hayâ özgürlüktür sonra. Alabildiğince hayâsızlığı özgürlük zannedenlere karşı, başını önüne eğebilmek özgürlüktür. Televizyon, internet ya da telefondansa secdeyi tercih edebilmek, gündüzleri karartmaktansa, geceleri dahi aydınlatabilmek özgürlüktür. Ve inadına, nefsine ne en zor geliyorsa, bir devrimle onu yapabilmek, dünyadansa ahreti tercih edebilmek özgürlüktür.
Ve sizler ey Adem, ey Hamit ve ey sevdiklerinden, yakınlarından uzak tüm kardeşlerimiz, yaşadığımız bu uzaklıkların Rabbimize yakınlık vesilemiz olmasını ümit ederiz. Ayrılıkların hiç olmayacağı bir günde Cennetimiz olsun, soluduğumuz her ayrı hava.
Özünüzü gür kılsın, özgürlük tutkunuz.
Ve dileriz Rabbimizden, nisan yağmurları gibi bir coşkuyla, bir umutla, yepyeni bir heyecanla dönersiniz.
Ve döner tüm babalar, tüm yavrular…
Ve döner umutları, masum yüzlü çocukların…
Ve döner yürekleri, gözleri dua yüklü anaların…
Bir imtihandır bu dünya biliriz. Ve bekleriz…
Aslolan kazanmaktır imtihanları. Ve kabullenmektir imtihanın bize düşen yanlarını.
Kazananlardan olmak duası ile…
YAZIYA YORUM KAT
(D)uyuyormusunuz !!! Adem ve Hamit hala kayıp,hatırlayan varmı ? nedir bu sessizlik ? neden suskunsunuz Müslüman'lar !
Yanıtla (0) (0)Rabbimiz kimdir sorusuna verilen bela cevabını,bugünün dünyasında da ve gelecek tüm çağlarda da tüm alanı kapsayacaktır.Hürriyet filizlenip,yeşermesi için sabır ,ihlas ve dua ekseniyle sulanması gerekmiyor mu?
Yanıtla (0) (0)Ey Meryamin,Hacerin ve Asiyenin yüreğini taşıyan saliha kadın!
Rabbim senin üzerine sabır yagmurları indirsin ve tüm uzuvların sabır mefhumuyla yıkansın..
Rabbim tüm mazlumların yardımcısı olsun..
"Aslolan kazanmaktır imtihanları. Ve kabullenmektir imtihanın bize düşen yanlarını."
Yanıtla (0) (0)Allah Yardımcınız Olsun.Sabırlar yağdırsın sizin ve eşinizin üzerine.
Allah bir kişiyle beraberse o herşeye sahiptir. Allah bir kişiyle beraber değilse onun hiçbirşeyi yoktur. Maşallah kardeşim, maşallah...Allah seni ve aileni bir an dahi kendi haline bırakmasın...Bütün müminleri ve çocukları da... Adem gibi kardeşlerimizin ruhlarında özel bir kuartz var sanki... Adem kardeşimiz döndüğünde de yolunu bırakmaz...Bu tip kardeşlerimiz şehitliğin hep eşiğinde yaşarlar...Bunun farkındayızdır...Allahın yazdığı olacak... Halid Bin Velid onca savaştan sonra yatağında öldü de Ebu Süfyan sonradan girdiği islamda şehit oldu, kader ne güçlü böyle... Bizler ademe ve hamite kavuşmak istiyoruz ama Allahın dediği olacak...Allah sana ve bütün müminlere dünya ve ahiret saadeti nasip eylesin kardeşim...
Yanıtla (0) (0)"Özgürlük"ün Allah (c)'a yakın olmaktan geçtiğini veciz tasvirlerle ortaya koymuş bu yazı. Aynı zamanda, gerçekten özgür olan gönüllerin hayata nasıl bakmaları gerektiğini de.
Yanıtla (0) (0)Esaret altında olan kardeşlerimizin aslında Rablerine ne kadar da yakın olduklarını yüreklerimize bir kez daha hatırlatmış.
Kimlerin hakiki esarete düçar olduklarını, kimlerin özgürlüğün sınırsız iklimine doğru yol alabileceklerini nefislerimize bir kez daha sorgulatmış.
Takva yarışında önde gidenlerden daha özgür kim olabilir. Allah'a yaklaşmaya yol arayanlardan daha fazla hakiki özgürlüğün peşinde kim koşabilir.
Bu güzel duyguları -emri bil maruf, nehyi anil münker eşliğinde- bizlerle paylaşan, saliha bir tutumla başımıza gelenlere ne türden bir metanetle yaklaşmamız gerektiğini incelikli bir üslupla yüreklerimize nakşeden kardeşimize teşekkürler.
İnsanlığın insansızlaştırıldığı bir dünyada halen İnsan olmaya direnen yürekli Müslümanları görmek, yağmura hasret çorak bir toprağın, yağmur bulduğu andaki dirirlişi gibi, diriltiyor bizleri....
Yanıtla (0) (0)Allah razı olsun senden Raziye kardeş! Bize Sabrı öğrettiğin için...
Evet, bacımın hüznünü paylaşıyor ve eşine kavuşmasını Rabbimden diliyorum..ama neden müslümanlar olarak yaşadıgımız felaketin boyutunu iğnen,in ucu bize dokununca anlıyoruz? keşke önce anlayabilsek?
Yanıtla (0) (0)Bakınız son 10 yılda Guantanamoda yaşanan duruma müslümanlar adeta kör ve sağır kesildi. Afganistan da Bagram cezaevinde olanları ise belki duyan müslüman yok.. ya Ebu gureyb cezaevi ve Irak içişleri bakanlığına ait gizli işkencehaneler ise Elkaide ve cihada söveceğiz diye gündeme alınmadı.. Yahu işte resmen İslam ümmetinin üzerinden tank yürütülüyor adeta.. Bizler köşemize kıvrılmış bekliyoruz.. iki yüzlü yönetecilerden derman diliyoruz.. Beşşara köpüren Türkiyedeki yönetimde olan zihniyetin Pakistan, Afganistan ve Irakta olanlara gözünün kapalı olması aslında bizim yardımı yanlış kapıda arıyor olduğumuzun en çarpıcı örneği..
Allahım yeryüzünde z,inadanlarda çürütülen kardeşlerimiz katından bir veli ve yardımcı gönder. !
Mücahidlere yeryüzünün batısında ve doğusunda temkin ve başarı lütfet..
Gözüyaşlı mustazaflara acı ve merhamet et..
küfre ve ehline her türlü belalrını indir.
Afganistan da Talibana, Irakta mücahidlere ,Somalide Şebaba yardım et.
AMinnn...