Siz önce, kendi suçunuzu bir izah edin!
Adamlar, özel bir televizyon kanalına 5 trilyonu aktarsınlar, ama hiç kimse, onların parti paralarını nasıl harcadıklarını sorgulamasın..
Gerçek ortaya çıkınca, “Belgesel yaptırmıştık” diyerek, halkı da, devleti de resmen enayi yerine koysunlar... Beyefendilere kimse bir şey diyemesin...
Cılız sesle yapılmış birkaç eleştiri gelince de, “Muhalif medyanın üzerine geliniyor” mavalı ile konuyu çarpıtsınlar, suçlarını gizlesinler..
Kardeşim çıkıp söylesenize, 5 trilyon aktardığınız Kanaltürk’e yaptırdığınız belgesel nerede?
Çıkartıp millete göstersenize. Babanızın kasasından mı ödediniz o parayı?.. Partinin kasasından ödediğiniz paranın karşılığında ne aldığınızı göstersenize.. O paranın bağış olmadığını ispatlasanıza....
Adamlar tek parti dönemindeki gibi kendilerini devlet sanıyorlar, kimsenin kendilerine eleştiri getirmesine tahammül edemiyorlar.
Genel sekreterleri, İslâm dininin kutsallarına saygısızlık ediyor, beyefendiler iki satırlık bir açıklama ile yanlışı kınamıyorlar, “kameraların kapalı olduğunu sanmış da, onun için öyle konuşmuş” türünden, ‘özrü kabahatinden büyük’ fecaat savunmalar geliştiriyorlar.
Sonuncu rezalet de, halen devletten maaş alan bir valinin, CHPgenel sekreterini ziyaret etmesi ile ilgili.
Affedersiniz; siyasi partilerin faaliyetleri gizli midir?
Benim bildiğim kadarı ile değildir...
Dikkat buyrun, siyasi partiden bahsediyoruz.. Siyasi partinin merkezinde yapılan bir görüşmeden bahsediyoruz, Ali ağanın çocukları ile yaşadığı eve yapılan ziyaretten falan değil...
İşadamı Hayri beyin, yazın kaldığı otelde, ticaret yaptığı Kamil bey ile yaptığı sohbetten değil..
Devletin valisi, benim vergimle aldığı maaşı hakketmesi için, mesai saati içinde nerede olmalı?
İşinin başında.
Ne devletin valisi işinin başında, ne de şeffaf şekilde siyaset yapması gereken siyasi partinin genel sekreteri, kendisine yapılacak ziyaretin bilgilerini basın mensuplarına açıklıyor....
Her ikisi de mutabakat halinde görüşmeyi kamuoyundan gizlemişler.
Sanki birisi bakkal Mehmet ağa.. Diğeri de nalbur Fikri ağa..
“Size ne kardeşim, ne zaman, nerede, ne konuşursak konuşuruz” havasındalar..
O minval ile açıklamalar yapıp, bir de üste çıkmaya çalışıyorlar!
Beyler, siz işin farkında değilsiniz galiba..
Taraflardan birisi halen devletten maaş alan bir vali.. Diğeri de, halktan hiçbir gizlisi-saklısı olmaması gereken bir siyasi partinin genel sekreteri...
Ve üstelik görüştükleri zaman dilimi de mesai saati içinde..
Hani “Nasılsın, iyi misin” türünden bir muhabbet olsa, yine de diyeceğim ki, “Canım biraz hoşgörülü olalım”.
Yahu adamlar resmen siyaset konuşuyorlar...
Siyaset yapması yasak olan bir vali, muhalefet partisinin genel sekreteri ile siyasi değerlendirmelerde bulunuyor..
Seçime daha bir yıl varken, onlar seçimlerde ne yapılması gerektiğinden bahsediyorlar..
Hiç bunlar görülmüyor, takılmışlar gidiyorlar; yok “ortam dinlemesi yapıldı”ydı da, yok “telefon dinlemesi yapıldı”ydı!
Kardeşim; ne dinlemesi yapıldıysa yapıldı, sen kendi suçuna bir izah getirsene....
Gerçekten suç mahiyetinde bir dinleme eylemi var ise, onun sorumlusu da kim ise, hesabını verir herhalde..
Sen kendi hesabını ver bir defa..
Çık açıkla; devletin valisi ile siyasi görüşme yaptın mı yapmadın mı?
Yaptın..
Yani; sen de suçlusun, seninle siyasi konularda görüşme yapan vali de..
Çıkın bir özür dileyin halktan..
Özür dileyeceğinize, bir de başkalarını suçlu ilan etmenin ne alemi var?
Tamam, suçlar kanunlarda belirtilen usûllere uygun olarak takip edilip, tespit edilmeli..
Ama devlet takip edemiyor işte.. Bir vali, mesai saati içinde çıkıp, bırakın özel görüşmeyi, hiç olmaması gereken bir siyasi parti mekânına gidip, orada partili bir kişi ile 1 saate yakın görüşme yapıyor..
Devletin haberi yok..
Vali işinin başında imiş gibi, tıkır tıkır maaşını alıyor..
Olay ortaya çıkarılınca da, “Dinleme usûlsüz. Kanuna aykırı dinleme yapılmış” mavalları ile suç örtbas edilmeye çalışılıyor!
Hani iktidarda olan bir partinin yetkililerinin, görevde olan bir vali ile sohbetlerini, zaman zaman da siyasi konulara da giren konuşmalarını duyarız da, muhalefetteki bir siyasi partinin yetkilisi ile devletin valisinin yaptığı siyasi görüşmeye, ilk defa şahit oluyoruz..
Ama tüm bunlara rağmen, adamlarda hiçbir rahatsızlık emaresi yok..
Onların eylemleri, dört dörtlük olağan bir görüşme imiş de, fakat onların bu görüşmelerini kamuya intikal ettirenler suçlu imiş gibi hava estiriyorlar..
Yazık, bin defa yazık..
Sosyal demokratlık kisvesi altında tüm bunlar yapıldığı için, bir “bin defa” daha yazık!
Vakit gazetesi
YAZIYA YORUM KAT