Siz Katile Ne Zaman Katil Dediniz ki?
Duma’da işlenen kimyasal katliamı örtmek, failini gizlemek için dillerini, kalemlerini oynatanlara elbette şaşırmıyoruz. Sempati besledikleri, kefil oldukları, arkasında hizalandıkları zalimin bugüne kadar işlediği hangi suça ‘suç’, katile ne zaman ‘katil’ diyebildiler ki?
Duma’da katledilen masumlara gözlerini kapatanlar, kendilerince birtakım mantıksal argümanlar ileri sürüp ‘Kimyasal Esed’in insanlık suçlarına kör ve sağır kalmaya devam ediyor, hatta daha da vicdansız bir tavırla doğrudan katili kollayıp, örtük biçimde kurbanları suçlama yoluna gidiyorlar. Utanmazca bir tavırla, muhaliflerin dünyayı harekete geçirmek için kendi çocuklarını, ailelerini, kendilerini yaktığını, boğduğunu ima ediyorlar!
Konvansiyonel Usul ve Silahlarla Katliam Sorun Teşkil Etmiyor!
Televizyon ekranlarında, gazete sayfalarında, internet medyasında gayet bilmiş bir edayla “Esed savaşı kazanıyor, neden böyle bir atraksiyonla kendini zor duruma düşürsün” sorusunu tekrar edenleri görünce, insanın içinden bu tiplere “acaba bunca katliamın, vahşetin sizce makul ve mantıklı sebepleri neler olabilir” diye sormak geçiyor.
Öyle ya, Duma’daki son katliamı mantık örgünüzle bağdaştırmakta zorluk çektiğinizi söylüyorsunuz. Madem öyle, zahmet olmazsa, bugüne kadar işlenmiş sayısız vahşetin, suçun, günahın mantıklı gerekçelerini bir sıralasanız da biz de öğrensek!
Aslında kimyasal silah mevzusunun bir takıntıya dönüşmesi, dönüştürülmesi de gayet garip!
Öyle ya işkenceyi anlaşılır; silahsız göstericilerin üzerine kurşun yağdırmayı haklı; tanklardan, helikopterlerden, uçaklardan yerleşim yerlerini vurmayı meşru; varil bombalarıyla binaları, hastaneleri, mescitleri, okulları yakıp kavurmayı mazur gören sizlere gelip de kimyasal silahlarla işlenen katliamlara takılıp kalmak hiç yakışıyor mu? Oysa sizdeki bu üstün performans inanın, az bir çabayla bu sorunun da üstesinden gelmeye, Esed rejimi ve müttefiklerinin bu icraatının da arkasında durmaya yeter!
ABD Savaşı Kaybetme Korkusuyla mı Japonya’ya Atom Bombası Atmıştı?
“Bizimki savaşı kazanıyor, neden böyle riskli bir adım atsın ki?” diye soruyorsunuz. Esed zaliminin tam olarak ne tür hesaplar yaptığını bilmemiz mümkün değil elbette ama tarihi bir vaka olarak ABD’nin de İkinci Dünya Savaşı’nın son demlerinde 2 Japon şehrine atom bombası attığını, böylece savaşı kaybedeceği aşikâr Japon hükümetini bu eylemiyle diz çökmeye zorladığını biliyoruz.
Maalesef “Esed niçin bu tür bir eyleme gerek duysun ki?” şeklindeki oldukça soğukkanlı görünen sorunuza sizi tatmin edici bir cevap verebilmemiz hiç mümkün değil! Çünkü kafanızda kendinizce cevabını çoktan kurgulamış olduğunuz bu soruyu hep ilk günkü tazeliğiyle sordunuz, yıllardır sormaya devam ediyorsunuz ve büyük bir ihtimalle gelecekte de sormayı sürdüreceksiniz.
Hangisine İnandınız ki, “Yok Buna İnanmayız” Diyorsunuz?
Hatırlayın, Ağustos 2013’te yine Duma’da gerçekleşen ve bin 300 masumun katledildiği korkunç katliamdan sonra da aynı rahat ruh hali ve pişkin tavrınızla aynı soruyu sormuştunuz! Esed’in gündem olabilen her katliamından sonra da istikrarlı biçimde aynı soruyu gündeme taşıdınız.
Aslında sizin bu ‘istikrarlı’ tutumunuzun Ağustos 2013’te Duma’da icra edilen katliamla da başlamadığını biliyoruz. 25 Mayıs 2012’de 49’u çocuk, 109 sivilin vahşice öldürüldüğü Hula katliamında da “rejim yapmış olamaz” diyordunuz. Ardından, 2 Mayıs 2013’te Banyas’ta gerçekleşen ve 77’si çocuk tam 384 Suriyelinin doğrandığı, parçalandığı katliamın üzerine de aynı şekilde soru işaretleri bırakmıştınız.
Siz Şam’daki Yermük mülteci kampında açlıktan ölümlere de inanmamıştınız. Sezar kod adlı bir asker firarisinin bir flash bellekle ülke dışına kaçırdığı, gözaltında işkence sonucu yakılmış, katledilmiş insanlara ait 53 bin 275 fotoğrafa da “nerede çekildiği belli değil” tepkisi vermiştiniz!
Şimdi tüm bu müktesebatınızla 7 Nisan 2018 tarihinde Duma’da yaşanan kimyasal katliamın da rejim tarafından yapılmış olamayacağını söylüyorsunuz. “Zaten rejim yavaş yavaş ilerlerken neden böyle bir riskli adım atsın ki” diyorsunuz. Oysa cevap biraz da cümlenizde saklı!
Yavaş yavaş değil, hızlı ilerlemeyi ve mücahitlerin direncini tümüyle kırmayı hedefliyor. Daha önemlisi de şu ki, her ne yaparsa yapsın kuru gürültüden öteye gidilmeyeceğini bildiğinden ve arkasına Rusya’nın açık, sınırsız desteğini almış bulunduğundan dünyanın tepkisini de umursamıyor.
Rusya’nın hava desteğiyle rejimin önemli ilerlemeler kaydettiği ortada ama savaşı kazanmış falan değil! Muhtelif bölgelerde ciddi bir direnişle karşı karşıya olduğu açık. Bu yüzden Suriye’nin çeşitli kentlerinde, kasabalarında sivillere yönelik sistematik biçimde icra etiği katliamlara hangi saikle başvuruyorsa, kimyasal silahlardan da aynı mantıkla medet umuyor.
Suriye halkı Baas despotizmine karşı özgürlük ve adalet talebiyle ayağa kalktığı andan itibaren türlü ithamlarla, iftiralarla halkın kıyamını karalama çabasına giriştiniz ve her türlü argümana sarılarak rejimin işlediği suçları görmezden gelme, meşru gösterme çabasından vazgeçmediniz. Esed 7 yıllık icraatıyla sizin kahramanınız!
Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonraki icraatına da kefil olduğunuzu, her şeyinizle yapıp ettiklerini savunacağınızı biliyoruz. Kazandığını söylediğiniz Esed’inizle ne kadar övünseniz azdır! Duma’da son yaşananlara dair aşağıdaki videoyu izleyip siz de Esed’le birlikte ne kazandığınızı daha net müşahede edebilirsiniz!
YAZIYA YORUM KAT