Siyonistlere yönelik desteğin sorgulandığı ilk seçim...
Abdullah Muradoğlu, ABD seçimlerinde Siyonistlerle ilişkilerin sorgulandığı bir atmosferin önemli bir kazanım olduğuna dikkat çekiyor.
Abdullah Muradoğlu / Yeni Şafak
Biden, Kamala Harris’in kazanmasını istiyor mu?
Kamuoyu araştırmalarına göre Amerikalıların yüzde 61’i Biden yönetiminin İsrail’e silah ve cephane göndermemesi gerektiğini düşünüyor. Demokratlar’a oy veren seçmenlerin yüzde 77’si de aynı görüşte. Amerikan toplumunda İsrail’e kitlesel destek tabanı giderek seyreliyor.
Öte yandan liberal genç Yahudiler arasında “Siyonizm”den ve İsrail’den duygusal kopuşlar gerçekleşiyor. Yeni kuşak Amerikalı Yahudiler arasında ‘romantik Siyonizm’ can çekişiyor. İsrail’in ve “İsrail Lobisi”nin en büyük korkusunu duygusal ve inançsal kopuşlar teşkil ediyor.
ABD’de İsrail’e kitlesel destek daha çok “Beyaz Evanjelikler”in bir alt kümesi olan “Hıristiyan Siyonistler”den geliyor. İsrail’e destek oranları yaşlı katmanlardan genç katmanlara doğru inildikçe seyrelip azalıyor. İsrail için kötü haber: Beyaz Evanjelik nüfus erime sürecine girmiş bulunuyor. İnançsal nüfus değişimleri İsrail’in zemin kaybetmeye başladığını gösteriyor.
ABD Kongresi’ndeki Demokratlar ile genç Demokratlar arasında İsrail’e desteğin sorgulanıyor olmasıysa hem yenidir, hem de önemli bir gelişmedir. Bu iki gelişmenin yerleşik Demokrat Parti kuruluşunun İsrail yanlısı politikaları üzerinde baskı oluşturmaya başladığı söylenebilir.
Biden yönetimi daha önce Dış İşleri Bakanlığının resmi açıklamalarında “ateşkes” ve “gerginliği azaltma” tabirlerinin kullanılmasını bile kısıtlamıştı. Biden’ın bu tutumunu terk etmesinde içeriden gelen baskılar etkili oldu. Biden’ın yeni oyunuysa bir taraftan ateşkes istiyormuş gibi davranmak, diğer taraftan silah sevkiyatını sürdürerek Netanyahu’nun ateşkes girişimlerini baltalamasını sağlamak oldu. Biden, Netanyahu’ya durması için sebep vermedi.
Kampüsleri sarsan öğrenci hareketlerinin yanı sıra Demokratlar’ın müttefiki sayılan işçi sendikaları da İsrail’e silah sevkiyatının durdurulması için çağrılar yapıyorlar. Buna rağmen, Biden yönetimi soykırımı körükleyen askerî, siyasî ve diplomatik yardımı ısrarla devam ettiriyor. İşçi sendikalarıyla Demokratlar arasında makasın açılıyor olması da yeni bir gelişme.
İsrail’in Lübnan’ı da bombalamaya başlaması üzerine “Birleşik Elektrik İşçileri Sendikası (UE)” yaptığı açıklamayla Biden’ın İsrail’e askerî yardımı derhal kesmesi için çağrı yaptı. Açıklamada İsrail’in ABD’den aldığı milyarlarca dolarlık silah ve askeri fonla Lübnanlı sivilleri katlettiğine dikkat çekiliyordu. Sendikanın lideri Carl Rosen “Jacobin” dergisine verdiği mülakattaysa İsrail’e sorgusuz sualsiz destek politikalarının değiştirilmesi için baskı oluşturabilecek bir karşı-güce acilen ihtiyaç olduğunu dile getiriyordu. Carl Rosen, İsrail için ayrıca şöyle diyordu:
“On yıllardır Orta Doğu’da bizim Pitbull’umuz oldular ve onları dizginleme sorumluluğumuz var. Bunun henüz gerçekleşmemiş olmasının nedeni iç politik kaygılar ve on binlerce insanın ölümünden kirli kârlar elde eden askerî-endüstriyel kompleksin çıkarlarıdır.”
ABD’de her Başkan ikinci dönemini tamamlamak suretiyle siyasi hayatını noktalamak ister. Biden, partisinin ön seçimlerinde rakipleriyle yarışarak ikinci kez Başkan adaylığını kazanmış bulunuyordu. Ne ki Biden, zihinsel ve biyolojik performansının yetersiz olduğu gerekçesiyle büyük bağışçılardan ve liberal ana akım medyadan gelen şiddetli tepkiler yüzünden Başkan adaylığından çekilmek zorunda bırakıldı. İkinci dönem Başkanlık hayali kuran Biden, Kamala Harris’in ön seçimsiz ABD Başkan adaylığını elde etmesini içine sindirememiş olabilir.
İsrail’e silah sevkiyatının devam etmesi, ateşkesin sağlanmaması, üstelik Netanyahu’nun Lübnan’a saldırarak savaşı genişletmesi Başkan seçilebilmesi için salıncak eyaletlerde kazanmaya ihtiyacı olan Kamala Harris’in elini zayıflatıyor. Ocak 2025’te siyasî hayatı son bulacak olan Biden’ın İsrail’i ateşkese zorlamaktan imtina etmesi, Harris’in kazanmasını pek de umursamadığının bir işareti. Dahası, karı-koca Biden’lar Harris’in kampanyasında da görünmüyorlar. Harris de Biden’ların görünmüyor olmasını umursuyormuş gibi durmuyor.
Kritik seçim dengeleri sebebiyle, İsrail’i durduracak bir ateşkes Harris’i rahatlatacaktır. Böyle bir gelişme, Harris yararına seçimlerin sonuçlarını etkileyen bir “Ekim Süprizi” olacaktır. Netanyahu’nun petrol fiyatlarının yükselmesine yol açacak nitelikte savaşı tırmandırmasıysa Trump’ın işine gelecektir. Biden, Kamala Harris’i rahatlatmak istiyor mu, orası biraz şüpheli.
HABERE YORUM KAT