
Siyonistler neden Suriye'yi hedef alıyor?
Ahmet Varol, işgal rejiminin Gazze’de korkunç katliamlar gerçekleştirirken, Batı'nın açıkça destek vermesini eleştirirken, Suriye’ye yönelik saldırılarla, Filistin direnişine desteği engellemeyi ve olası tehditleri ortadan kaldırmak istediğini aktarıyor.
Ahmet Varol/Yeni Akit
İşgal rejiminin Suriye’ye saldırıları
Siyonist işgal rejimi çağdaş emperyalizmin de desteğiyle Gazze’de korkunç bir katliam gerçekleştiriyor. Yine insanların toplu halde bulunduğu yerleri hedef alarak büyük katliamlar gerçekleştiriyor. Cibaliya’da UNRWA’ya ait sağlık merkezini hedef alarak 20’den fazla insanı katlettiği korkunç katliamdan sonra yine Gazze şehrinin doğusunda Daru’l-Erkam Okulu’na saldırı düzenleyerek 31 insanı vahşice katletti. Aynı saatlerde Gazze Şeridi’nin güney kesiminde yer alan Han Yunus’un El-Menare Mahallesi’nde El-Akkad ailesine ait üç katlı binaya saldırı düzenleyerek hepsi aynı aileden 20 kişiyi topluca katletti. Gazze’de bu şekilde, işgalci vahşet tarafından bütün fertlerinin topluca katledilmesi suretiyle yok edilen onlarca aile var. Böylesi bir vahşete şartsız ve sınırsız destek veren çağdaş Batı emperyalizminin “uygar (!)” kimliğini de Gazze’de müşahede etmemiz mümkündür.
Ancak siyonist canavarlar, Filistin’in her tarafında masum insanların üzerine ateş yağdırırken bir yandan da Suriye’ye yönelik saldırılar düzenliyor. Gerekçesi ise bu ülkedeki yeni yönetimin ileride İsrail açısından tehdit oluşturabileceği endişesi.
İşgal rejiminin Suriye’ye yönelik saldırılarının bizim gördüğümüz kadarıyla biri kısa diğeri uzun vadeli olmak üzere iki önemli amacı bulunmaktadır.
Kısa vadeli amacı Filistin topraklarında iyice azgınlaşması ve korkunç katliamlar gerçekleştirmesiyle ilgilidir. İşgalci katiller bu korkunç katliamlar karşısında İslam âleminde oluşan tepkinin, Çeçenistan, Bosna-Hersek ve Afganistan’da olduğu gibi büyük zorlukları göze alabilecek ve canlarını feda etmekten çekinmeyecek birtakım gönüllüler tarafından cepheye taşınmasından endişe ediyor. Böyle bir şeyin engellenmesi için Ürdün sınırını Ürdün hükümetinin, Mısır sınırını da Mısır hükümetinin koruyacağından şimdilik emin durumda. Lübnan hükümeti de işgal rejiminin saldırıları ve tehditleri karşısında acziyetini itiraf ederek imzaladığı anlaşmayla bir bakıma kendi sınırlarından işgalci katillere yönelik tehditleri engellemeyi taahhüt etti ki Lübnan’ın böyle bir anlaşma imzalaması ne yazık ki Filistin direnişine ağır darbe oldu.
Ama Suriye’de Baas diktatörlüğünün devrilmesinden sonra, bu ülkeyle arasındaki sınırlar konusunda kendini güvende hissetmiyor. O yüzden bir yandan Golan Tepeleri’ndeki askeri gücünü artırırken bir yandan da yeni Suriye yönetiminin böyle bir şeye fırsat vermemesi için gözünü korkutmak amacıyla sık sık saldırılarda bulunuyor ki son saldırılarında iyice azgınlaştığı ve haddi aştığı da bilinmektedir.
Uzun vadeli hesabı ise Suriye’de iktidarı ele alan kadronun Filistin’in işgalden kurtarılması ve özgürlüğüne kavuşturulması konusunda Filistin direnişinden farklı düşünmediğini bilmesiyle ilgilidir. Bugün Arap dünyasında, Filistin’in özgürlük mücadelesine destek konusunda samimiyetine güvenebileceğimiz ülke Suriye’dir. İşgal rejimi bu yönetimin şu an kendi yapısını kurmak ve 13 yıl süren savaşın sebep olduğu yıkımdan sonra ülkeyi yeniden inşa etmekle meşgul olması sebebiyle herhangi bir ülkeyle doğrudan savaşı göze almakta zorlanacağını ancak ileride bileğinin güçlenmesi, aynı zamanda bir bölgesel dayanışma oluşturması durumda kendisi için ciddi tehdit oluşturabileceğini o yüzden de elindeki askeri malzemelerin şimdiden imha edilmesi gerektiğini düşünerek bütün bu saldırıları gerçekleştiriyor. Şam’ın direniş güçleri tarafından ele geçirilmesinden hemen sonra gerçekleştirdiği saldırılarda askeri malzemelerin ve silahların saklandığı depolara nokta atışları yapabilmesi ise geçmiş yönetimden koordinatları almış olabileceği konusunda ciddi şüpheler oluşmasına neden olmuştur.
Burada şu gerçeğe de parmak basmadan geçemeyeceğiz: Evet, böylesi bir vahşete ABD ve Batı açıktan destek veriyor; ama onun İslam âleminin merkezinde varlığını sürdürebilmesi için güvence sağlayanlar da içimizdeki hainlerdir. Küresel emperyalizm de zaten siyonist işgalcileri güvenceye almak amacıyla bu hainleri iş başına getirmişti.
HABERE YORUM KAT