1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Siyonistler “ırkçı tasfiye” planını uyguluyor!
Siyonistler “ırkçı tasfiye” planını uyguluyor!

Siyonistler “ırkçı tasfiye” planını uyguluyor!

Ahmet Varol, işgal rejiminin Filistinlileri topraksız bırakmak için elinden gelen her şeyi yaptığını ifade ediyor.

20 Ekim 2023 Cuma 09:31A+A-

Ahmet Varol / Yeni Akit

Siyonist işgalin değişmeyen yöntemi: Irkçı tasfiye

İşgal rejimi, medya yorumlarında “etnik temizlik” diye isimlendirilen ancak bizim “ırkçı tasfiye” adını vermeyi uygun gördüğümüz politikayı kuruluşundan beri sürekli sürdürüyor. 

Siyonistlerin bu politikaları Batıda yaydıkları, “vatansız halka halksız vatan” diye ifade edilen, Filistin’in aslında boş ve sahipsiz olduğu kendilerinin ihya ettikleri sonra Arapların el koymak istedikleri yalanlarını da, Müslüman toplumlar arasında yaydıkları “Araplar topraklarını sattı” yalanlarını da açığa çıkarmaktadır. Tıpkı 17 Ekim Salı akşamı gerçekleştirdikleri korkunç hastane katliamlarının ardından hastaneyi Filistinlilerin vurduğu yalanları gibi. 

Siyonist terör örgütleri 1948’de “İsrail” adında bir devletin kuruluşunu ilan ettiklerinde, ele geçirdikleri bölgelerde yaşayan Filistinlileri göçe zorlamak için her tarafta korku ve dehşet yaymaya başlamışlardı. Amaçları onları evlerini terk etmeye zorlamaktı. 

1948 Savaşı’nda silahlı siyonist terör örgütlerinin sergilediği vahşet yüzünden silahsız Filistin halkında hasıl olan dehşet ve can korkusu, tehdit ve tehcir politikasının etkisini göstermesine neden oldu. 800 bin civarında Filistinli siyonist terör örgütlerinin kontrolüne geçen bölgeleri terk etti. Onların çoğunluğu o zaman henüz Ürdün’ün kontrolünde olan Batı Yaka ile Kudüs’e (günümüzde Doğu Kudüs olarak isimlendirilen Eski Kudüs ve çevresine) ve henüz Mısır’ın kontrolünde olan Gazze’ye yerleşti. Bir kısmı da civardaki Arap ülkelerine göç etti. 

1967 Haziran Savaşı’nda işgalcilerin Kudüs, Batı Yaka ve Gazze’yi ele geçirmesinden sonra uygulanan tehcir politikasında bu bölgelerdeki Filistinlilerin bir kısmı Ürdün, Lübnan ve Suriye’ye göç etmeye zorlandı. Ancak işgal edilen bölgelerdeki ahalinin önemli bir kısmı işgalcilerin baskılarına direnerek yerlerinde kalmayı tercih etti. Bunda Batı Yaka ve Kudüs’teki Filistinlilerle Ürdün hükümetinin Gazze’dekilerle de Mısır’ın irtibatı bir şekilde sürdürmesinin, onların idari ve iktisadi işlerine velayet etmelerinin rolü olmuştu. 

Ama işgal rejimi sonraki dönemde sürekli Filistinlilerin arazilerini gasp ederek, işgal ettiği bölgelerde yeni yahudi yerleşim merkezleri inşa ederken Filistinlilerin inşaat yapmalarına engel olarak, inşaat yapanların binalarını “ruhsatsız” gerekçesiyle yıkarak ırkçı tasfiye politikasını kesintisiz bir şekilde sürdürdü. 

1948’de işgal edilmiş bölgede yer alan ve Negev (Necef) Çölü olarak da isimlendirilen Nakab bölgesindeki Filistin köylerini resmen tanımamak, böylece bu köylerde yaşayan Filistinlileri “vatansız” durumuna düşürmek suretiyle göçe zorlamaya çalıştı. Bunlardan bazılarını resmen tanınmadıkları gerekçesiyle onlarca kez yıktı. Örneğin bunların en meşhurlarından olan Arakib köyünü en son geçtiğimiz Eylül ayında 222’nci kez yıktı. Tabii köylüler işgalcilerin köylerini yine yıkacaklarını bildikleri için son derece ilkel malzemelerle evlerini yeniden yaparak, köylerinde varlıklarını sürdürmeye çalışıyorlar. Ancak işgal rejiminin bu köyleri resmen tanımaması, ahalisini de kendi öz vatanlarında “vatansız” durumuna düşürmesi resmi kurumların sunduğu imkanlardan yararlanmalarına engel teşkil ediyor. 

Siyonist işgal rejimi şimdi de ırkçı tasfiye politikasını Gazze’de en katı şekliyle uygulamak ve bütün bölge ahalisini oradan sürgün etmek istiyor. ABD ve Batı emperyalizmi bu planda işgal rejimine tam destek veriyor. Hatta, ABD’nin Mısır’a Gazze ahalisinin Sina’ya sürgün edilmesini kabul etmesine karşılık borçlarını silme teklifinde bulunduğu muhtelif yorum ve haberlerde dile getirildi. İşgal rejiminin bölgenin gıdasını, suyunu, elektriğini kısaca yaşamak için gerekli olan her şeyi keserken üzerine de havadan ateş yağmuru yağdırmasının amacı budur.

Ama Gazze ahalisi, yeni bir sürgüne razı olmamak ve ne pahasına olursa olsun vatanlarında kalmak konusunda ısrarlıdır. İslam dünyasının siyonist katillere bu konuda fırsat vermemek ve Gazze ahalisine destek olmak için güçlü bir ittifak oluşturması gerekiyor. 

HABERE YORUM KAT