Siyonist rejimde iç çatışma derinleşiyor
İsrail'de Savunma Bakanı Yisrael Katz ile Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi arasında tırmanan gerilim, siyaset ve ordu arasındaki ilişkilerin kırılganlığını gözler önüne seriyor.
Dindar Yahudilere zorunlu askerlik yasası, 7 Ekim başarısızlıkları ve siyasi entrikalarla birleşen bu kriz, ülke güvenlik kurumunu büyük bir sarsıntının eşiğine getirdi.
Neredeyse İsrail ordusunun kuruluşundan bu yana, Savunma Bakanı ile Genelkurmay Başkanı ya da Genelkurmay Başkanı ile yardımcısı arasında veya Genelkurmay üyelerinin pek çoğu arasında anlaşmazlıklar ortaya çıktı. Ancak bu anlaşmazlıklar genellikle uzun bir süre sonra ya da söz konusu yetkililerin anılarını kaleme almasıyla gün yüzüne çıkardı.
Bugün ise İsrail güvenlik kurumunun bu liderlik kademelerindeki anlaşmazlıklar bazen canlı yayına varacak kadar alenileşti. Örneğin, Genelkurmay Başkan Yardımcısı General Amir Baram'ın istifası, Genelkurmay içindeki görüş ayrılıklarının bir yansıması olarak gündeme geldi. Benzer şekilde, Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi arasındaki gerilimler de açıkça gözlemleniyor. Bunun yanında, dindar Yahudilere yönelik zorunlu askerlik yasasıyla ilgili mevcut siyasi kriz, "yük paylaşımı"nı etkileyerek ordunun daha fazla askere duyduğu ihtiyacı artırdı.
Katz, askeri bir deneyime sahip olmamasına rağmen, siyasi arenada deneyimli ve Likud’un aşırı sağcı isimlerinden biri olarak öne çıkıyor. Askeri kurumlarla çarpışmaktan çekinmeyerek gücünü kanıtlamaya çalıştı. Bu durum, birçok yorumcunun Katz ile ordu liderliği arasındaki çatışmanın tırmanmasını beklemesine neden oldu. Katz, önceki bakanın kabul etmediği hedefleri gerçekleştirmek üzere bu göreve atandı. Bu yüzden, Katz ve Halevi arasındaki "patlamaların" hızla bir kaynama noktasına ulaşacağı öngörülüyordu.
Katz'ın siyasi arenadaki doğası ve deneyimi, ilk andan itibaren şüphe ve güvensizlik yarattı. Netanyahu'nun ordunun hatalarını günah keçisi ilan etme politikasını uygulamakla suçlandı. Katz'ın, askeri liderlerin davranışlarını alenen eleştirmesi, medyada talimatlar dağıtması ve Genelkurmay Başkanı’na yönelik sert tutumları bu gerilimleri daha da artırdı.
Savunma Bakanı’nın orduyu "şeffaf olmamakla" suçlayarak, 7 Ekim’deki başarısızlıklara ilişkin soruşturmaları kısa sürede tamamlaması gerektiğini kamuoyuna duyurması, krizleri daha da derinleştirdi. Yorumculara göre, Katz’ın açıklamaları, ordunun liderliğini itibarsızlaştırma ve Genelkurmay Başkanı Halevi’yi suçlama çabası olarak görülüyor.
İsrail halkı, genel olarak orduya siyasi liderlerden çok daha fazla güven duyuyor. Ancak Savunma Bakanı’nın Genelkurmay Başkanı’nı alenen eleştirmesi, birçok kesimde tepkiye yol açtı. Eleştiriler, ordunun siyasallaştırılması olarak değerlendiriliyor.
Öte yandan, Genelkurmay Başkan Yardımcısı’nın istifası, ordunun üst kademelerindeki çalkantıları gözler önüne serdi. İstifa eden General Amir Baram’ın, Halevi ile yaşadığı anlaşmazlıklar kamuoyuna yansıdı. Baram’ın, Genelkurmay Başkanlığı’na aday olabileceği yönündeki açıklamaları ise dikkat çekti.
İşgal ordusu, 7 Ekim’deki başarısızlıkların soruşturmalarını tamamlayarak siyasi liderliğe sunmak zorunda. Ancak Gazze'deki ateşkes anlaşması ve esir değişimi konuları, resmi bir soruşturma komisyonunun kurulması talebini yeniden gündeme getirebilir. Bu durumda, ordu üzerindeki sorumlulukların bir kısmının siyasi liderliğe kaydırılması bekleniyor.
HABERE YORUM KAT