Siyonist İsrail Tarafından Katledilen Rachel Corrie'nin 14. Ölüm Yılı
Filistinli bir ailenin evinin yıkılmasını önlemek isterken Siyonist İsrail buldozeri tarafından ezilerek öldürülen ABD'li barış aktivisti Corrie'nin ölümünün üzerinden 14 yıl geçti.
Hayatını Filistinlilerin haklarını savunmaya adayan genç Rachel Corrie, 2003 yılında dayanışma için Gazze'ye giderek, "barışa olan inancı"nı tüm dünyaya göstermek istedi. Corrie, burada yürüttüğü faaliyetler ve çektiği videolarla İsrail'in hakları ihlallerini de gün yüzüne çıkardı.
ABD'li aktivist, 16 Mart 2003'te turuncu renkli ceketini giyerek, eline aldığı megafon ile İsrail buldozerlerine yöneldi. Amacı Refah kentindeki Filistinli bir ailenin evinin yıkılmasına ve topraklarının elinden alınmasına engel olmaktı. Yabancı olduğu için İsrail'in yıkım araçlarını durdurabileceğini zanneden Corrie, buldozerin önüne geçmişti ancak İsrail, Filistinlilere merhamet etmediği gibi ona da acımadı.
Corrie'nin ölüm haberini büyük bir şaşkınlıkla karşılayan Filistinliler, Corrie'yi "şehit" olarak nitelendirip, onun için büyük bir cenaze töreni düzenlemişti. Dünyanın her yerinde iyilik öncüsü olarak ebedileşen Corrie'nin adı, İrlanda'dan Gazze'ye yardım götüren gemiye verilmiş ve yine onun adına Filistinlilerin Gazze'deki sıkıntılarına ışık tutan çok sayıda film yapılmıştı.
Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Örgütü "Euro-Mid" Başkanı Rami Abdu, Corrie'nin ölümünün 14. yılında AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Corrie'nin dünyaya verdiği mesaj uzun yıllar canlılığını korudu. Bu şekilde İsrail'in Filistin halkını ve onlarla dayanışma içinde olan herkesi öldürme eylemlerini dünyaya duyurdu." dedi.
Abdu, İsrail'in insan hakları ihlalleri karşısında uluslararası toplumun sessizliğini eleştirerek, "Corrie, İsrail'in hak ihlallerini ortaya çıkarma noktasında bize canlı bir örnek oldu" ifadelerini kullandı.
"Hiçbir belgesel, hikaye bana buradaki olayı anlatamadı"
Filistin'de tanık olduğu olaylardan etkilendiğini her fırsatta dile getiren Corrie'nin, öldürülmeden bir süre önce ailesine gönderdiği mektuplardan birinde şu ifadeler yer alıyordu:
"Herhangi akademik bir çalışma, okuma, konferanslara katılma, bölge hakkında izlediğim belgesel, bir hikaye veya duyduğum bir olay, bana buradaki durumu anlatamamıştı. Buradaki durumu kendi gözlerinle görmediysen hayal etmen mümkün değil. Sonra uzun süre yaşadığın tecrübelerin, gerçeği yansıtıp yansıtmadığını düşünürsün."
AA
HABERE YORUM KAT